Kanlı Elleri Öpenlerin “Barış”ı!

30 Temmuz 2010 Cuma, Vakit gazetesi

Kavram sömürüsü yine karşımızda. Katillerin ellerindeki kanların temizlenmesi ve hiçbir şey olmamış gibi gösterilmesi için yapılan girişimlerin adı “barış!” Bu iş için devreye girenler de kendilerini “Arap Barış Girişimi” olarak adlandırıyor. Yazıklar olsun! Sadece Filistin davasına, şehitlerimize, Özgürlük Filosu gönüllülerine değil, kullandığınız logoda “Arap” kelimesini kullanarak tüm Arap halklarına ihanet ediyorsunuz. “Araplara İhanet Girişimi” deseydiniz pek yakışırdı. Ama yine de “efradını cami” olmazdı. Çünkü sadece Araplara değil tüm Müslüman halklara ve insanlığa ihanet ediyorsunuz.

Nerden çıktı bu “barış” numarası ve neden ihtiyaç duyuldu?

Terörü, şiddeti, zulmü ve baskıyı amaçlarına ulaşmanın en geçerli yolu olarak gören siyonist işgalcilerin Mavi Marmara katliamından sonra yaşanan gelişmeler onları zora soktu. Bunu işgal devletinin en üst kademesindeki yetkililer de itiraf ettiler. Katliam günü insanlığın ayağa kalkması üzerine işgal devleti cumhurbaşkanı Peres yaptığı açıklamada “Bu İsrail'in en zor günüdür!” demişti. Gelişmeler yüzünden işgal devleti Ticaret Bakanı Benyamin ben Eliazer de “Artık kuşatma altında olan Filistin değil biziz” ifadesini kullandı. Mavi Marmara'ya yönelik operasyonu yöneten Savaş Bakanı Ehud Barak bile ortaya çıkan durumu kabullenerek İsrail'in maruz kaldığı siyasi ablukanın sona ermesi için bir atak yapılması gerektiğini söyledi. Yorumcuların dediği gibi siyonist devlet adeta boğazı sıkılan bir adam gibi olmuştu. Bundan dolayı başbakanı Netanyahu “Arap liderler eğer barış için girişimde bulunurlarsa ertesi gün beni yanıbaşlarında bulurlar” diyerek maruz kaldıkları siyasi ablukanın, yalnızlığın ve itilmişliğin son bulması için çağrılar yaptı.

Netanyahu bir yandan da ABD'nin devreye girmesi için harekete geçerek Temmuz ayı başlarında bu ülkeyi ziyaret etti. Netanyahu ile göreşmelerinden sonra Obama'nın açıklamalarının tümü siyonistlerin hesabınaydı. Hatta yorumcular onun Netanyahu'nun verdiği talimatlar doğrultusunda konuştuğunu ve geçmişte İsrail'i rahatsız eden yanlışlarını düzeltmeye çalıştığını vurguladılar. Çok geçmeden Obama Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell'i bölgeye gönderdi. Mitchell, 17 Temmuz 2010'da başlayan ziyaretinde İsrail ile Abbas arasında dolaylı görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağını söyleyerek doğrudan görüşmelere geçilmesini istedi. Bunun için Arap dünyasındaki işbirlikçi rejimlerin liderlerinin de devreye girmesini istedi.

Abbas'ın Obama'dan gelen talimata itiraz imkânı yoktu. Doğrudan görüşmelere geçmesi gerekiyordu. Ama bu konuda kendini rahat hissetmesi için Arap Birliği'nin ve işbirlikçi liderlerin ona arka çıkması, destek vermesi gerekiyordu. Bu amaçla onları toplantıya çağırdı ve doğrudan görüşmelerin başlaması için karar vermelerini istedi. İşbirlikçi rejimler de güya “Arap Barış Girişimi” logosunu kullanarak harekete geçtiler. Biz bu satırları yazarken onlar da doğrudan görüşmeler konusunu ele almak üzere toplantı yapıyorlardı.

Ne oldu, Filistin halkı ve davası yararına bir ümit ışığı mı doğdu ki doğrudan görüşmelere geçiliyor? İşgal devleti yahudi yerleşim merkezleri inşaatını durdurmayacağını söylüyor. Kudüs'te Filistinlilerin evlerini yıkmayı sürdürüyor. Onun da ötesinde Filistin'in 1948'de işgal edilmiş bölgesinde yer alan Nakab'daki köyleri bile yıkma kararı aldı ve bir gece sabaha doğru 1500 asker baskınıyla gerçekleştirdiği yıkımla Arakib köyünü tamamen yerle bir ederek işe başladı. Mescidi Aksa'nın muhafızı Raid Salah kutsal mabede sahip çıkmasından dolayı zindana atıldı. İşgalci saldırgan devlet Mavi Marmara katliamından dolayı Türkiye'nin ileri sürdüğü şartların hiçbirini kabul etmeye yanaşmıyor. Esir değişimiyle ilgili herhangi bir olumlu gelişme de yaşanmadı.

Bütün mesele eli kanlı Netanyahu'nun ellerindeki kanların temizlenmesidir. Bu işi de Mahmud Abbas'a yaptırmak istiyorlar. Şimdi Abbas, Netanyahu'nun ellerini yalayarak o kanları temizlemeye hazırlanıyor. Bunun adı da “doğrudan barış görüşmeleri”. Bu işte Abbas'ın çok fazla ayıplanmaması için de Arap dünyasındaki işbirlikçi rejimlerin temsilcileri “Arap Barış Girişimi” adıyla kamuflaj işlemi yapıyorlar. Her zaman olduğu gibi “barış” kavramı kamuflajın maskesi. Gerçekte ise yapılan katilleri siyasi ablukadan kurtarmak ve rahatlatmak. Kısacası tam bir ihanet. Ama ihanetin resmi adı “barış” ve “doğrudan barış görüşmeleri”.

Bu görüşmelerden ne çıkabileceği hakkında bir öngörüde bulunabilmek için Abbas'ın hali pür melalini gözden geçirmekte yarar var.

Farenin Kediyle Doğrudan Görüşmesi

31 Temmuz 2010 Cumartesi, Vakit gazetesi

Siyonist katillerin Mavi Marmara katliamında suçlarını kabule ve cezalarını çekmeye zorlanmaları için onları köşeye sıkıştırma amaçlı politikalara destek verilmesi gerekirdi. Fakat ne yazık ki sözde “Arap Barış Girişimi” tam tersini yaparak Filistin'in, Gazze'nin, Mescidi Aksa'nın özgürlüğü için verilen mücadeleye, bu mücadelede şehit olanlara ihanet etti. Bu, içinde zilleti barındıran bir ihanettir.

Öncelikle, Mahmud Abbas'a güya işgal devletiyle doğrudan görüşme yetkisi veren sözde “Arap Barış Girişimi”nin konumuna bakalım. Siyonist işgalden dolayı mağdur edilen, haksızlığa uğratılan taraf Filistin halkıdır. Dolayısıyla burada hak mücadelesinin ve gerekirse pazarlığın birinci derecede tarafı Filistin halkıdır. “Arap Barış Girişimi” logosunu kullananlar kim adına ve hangi yetkiyle Abbas'a doğrudan görüşme yetkisi veriyorlar? Filistin halkı veya bu halkın desteğiyle oluşturulmuş kuruluşlar, onun adına mücadele eden direniş hareketleri, siyasi mekanizmalar onlara kendilerini temsilen karar vermeleri için vekalet mi verdi? Tam aksine Filistin halkını temsil eden kurumlar ve direniş hareketleri bu halk yararına hiçbir olumlu işaretin alınmadığı ortamda işgalcilerle görüşmenin kendi açılarından abesle iştigal anlamına geldiğini, öte yandan işgalcileri zorlayan siyasi ablukanın kalkmasını sağlayacağı için tamamen onların işine yarayacağını dile getirdiler.

Sözde “Arap Barış Girişimi”nin böyle bir yetkiyi kullanmaya kalkışabilmesi için en azından Filistin halkının ve davasının yararına bir şeyler yaptığını, niyet ve amellerinin bu doğrultuda olduğunu ispat etmesi gerekir. Tam aksine ABD Ortadoğu Özel Temsilcisi Mitchell'in talimatları doğrultusunda ve tamamen siyonist işgalcileri rahatlatma amacıyla hareket ettikleri hadiselerin gelişme sürecinden ve sergilenen tutumdan anlaşılıyor.

Yine George Mitchell'in talimatlarıyla ve Filistin halkından alamadığı yetkiyi “Arap Barış Girişimi” adlı göstermelik organizasyondan alan Abbas'ın da bu meselede Filistin halkını temsil ve onun adına pazarlık yetkisi yoktur. Çünkü her şeyden önce Filistin Özerk Yönetimi Anayasası'na göre başkanlık süresi 9 Ocak 2009'da sona ermiştir ve o tarihten bu yana Özerk Yönetimin değil ABD Özel Sorumlusu General Keith Dayton'un başkanıdır. Dürüst bir seçim yapılması durumunda yeniden başkanlığa seçilmesi ihtimali bulunmadığını çok iyi bildiği için şartların müsait olmadığı gerekçesine dayanarak başkanlık seçimlerini sürekli ertelemekte, koltuğu Meclis Başkanına devretmeyerek Dayton'un verdiği yetkiyle gaspetmektedir.

Meşru yetkiden yoksun Abbas'ın pazarlık gücü var mı? Onun işgalci siyonistlerle görüşmesi farenin kediyle görüşmesi gibidir. Bir iki örnekle açıklığa kavuşturalım.

Geçtiğimiz Mart ayında Çeçenistan'daki işbirlikçi yönetimin başkanı Kadirov'un annesi Kudüs'ü ziyaret ediyor. Abbas'ın eşi de ona refakat ediyor. Çeçen bayan Mescidi Aksa'ya girerek namaz kılmak istiyor. Abbas'ın eşi de onunla birlikte girmeye kalkışıyor, ama işgalci askerler “sen giremezsin” diyerek geri itiyorlar. Ne bu muameleye maruz kalan bayan ne de onun eşi sözde “başkan” bir itirazda bulunabiliyor. Üstelik bu olayla ilgili haberi de İsrail'in Yediot Aharanoot gazetesi, adeta Abbas'ı ve konumunu hafife alıcı bir üslupla yayınladı. Şimdi düşünelim hanımının Mescidi Aksa'ya girmesinin engellenmesine ve aşağılanmasına itiraz edemeyen Abbas doğrudan görüşmelerde neyin pazarlığını yapacak ve nasıl bir performans ortaya koyabilecek?

Bir diğer örnek: Ramallah'ta oluşturulan kukla yönetimin başkanı Abbas, bu şehirden yine ona bağlı Beytulahim'e seyahat için işgal yönetiminden izin istemek zorundadır. Aksi takdirde işgalci askerler güvenlik kontrol noktasında durdurup geri çevirebilirler. Bu durumdaki bir kişinin doğrudan görüşmelerinin Filistin halkı ve davası yararına ne sonuç vermesi beklenebilir?

Bu görüşmeler tamamen siyonist işgalcileri rahatlatma ve düzlüğe çıkarma amacıyla yapılıyor. İşte bu Abbas, sırf Batı Yaka'daki direniş gruplarına karşı İsrail hesabına savaşmak amacıyla ABD'den 400 milyon dolar yardım almıştır. Diğer amaçlarla aldıkları bunun dışındadır.

O savaşı nasıl yürüttüğü hakkında Filistin Enformasyon Merkezi Türkçe bölümünde (www.filistinhaber.com) “Abbas Milisleriyle Siyonist İşgal Devleti Direnişe Karşı El Ele” başlıklı dosya yayınlandı. Mutlaka okuyun. 20 dakikanızı alır. Filistin iç barışı konusunda zihinlerinizi zorlayan sorulara cevap bulmak için 20 dakikanızı feda edin. Okuduğunuzda işbirlikçi Abbas'ın Karzai'yi ve Kadirov'u ne kadar geride bıraktığını da göreceksiniz. Filistin iç görüşmelerinde dayattığı şartlardan bir adım geri atmazken, Mitchell'in bir işaretiyle işgalcilerle doğrudan görüşmelere geçen Abbas'la neden iç barış sağlanamadığını da daha iyi anlayacaksınız.

İrtibatlı Yazılar:

  • Doğrular Belgelendi
  • Tabela Devleti Oyunu
  • Gabi Eşek-Nazi ve Gabi Abbas
  • Boğazına Kadar Batmış İşbirlikçi
  • Skandallar Üst Üste
  • Feyyad Kendisini Tanıttı
  • Diyaloğun Önündeki Engel
  • Kaddumi Ortalığı Karıştırdı
  • Fetih'in Altıncı Kongresi
  • Goldstone ve Abbas
  • HAMAS ve Fetih Diyaloğu
  • Abbas'ın Diyaloğu Bombayla
  • Filistin'deki Fitne Bombalarının Tahlili
  • Abbas - Suud - Mısır Üçlüsünün Gazze'ye Hacc Komplosu
  • Filistin'de Yaşanan Son Gelişmeler Üzerine
  • Gazze'de Neler Oluyor?
  • Fitneye Silah İthali
  • Filistin'e Fitne Oyunu
  • Gazze'ye İçten Operasyon
  • Vahşetin Önünü Açan Fitne
  • Filistin'de Yaşananlar ve Saptırmalar
  • Saptırmalar ve Gerçekler
  • Yalansavar
  • Filistin'de Olanları Doğru Okumak
  • Fitneye Teşhis Koymak
  • Fitnecilerin Annapolis Hazırlığı
  • Perez ve Abbas'ın Ziyareti
  • Çetelerden Çektiğimiz
  • Direniş ve İhanet
  • Önden Vuranlarla Arkadan Hançerleyenler Arasında Filistin
  • Abbas Cuntası