Mescidi Aksa'ya Yönelen Tehlikeler

Ağustos 2011, Vuslat

Mescidi Aksa'nın Tanımlaması

Mabetlerin konumu ve tanımı hangi amaç için inşa edilmişlerse ona göredir. Mabetler herhangi bir ailenin, kabilenin, aşiretin veya ulusun mirası olarak devredilmez. İsimleri de bazen görünümleriyle, bulundukları yerle, inşa ettirenlerin adlarıyla veya dönemleriyle ilgili olabilir. Örneğin Ka'be, küp şeklinde olmasından dolayı böyle adlandırılmış sonra da bu adla anılır olmuştur. Ama inşa edilmesinin amacı Allah'a kulluk görevi yerine getirenlerin toplanmaları, ümmet bilinciyle bir araya gelmeleri ve kulluk görevlerini birlikte ifa etmeleri için bir işaret noktası olmasıdır. Dolayısıyla burası tevhid inancına göre kulluk görevinin yerine getirileceği bir mabet olmuştur. Şirk inancına sapanların bu mabedin içine yerleştirdikleri putlar birer kirden ibaretti ve asıl mahiyetini değiştirmiyordu. Yapılması gereken Ka'be'nin o putlara göre konumunun değiştirilmesi değil o putlardan arındırılmasıydı. Resûlullah (s.a.s.) de bu görevi yerine getirmek suretiyle Ka'be'yi o kirlerden arındırmış ve gerçek mahiyetine döndürmüştür.

Kudüs'teki Mescidi Aksa'nın inşa edilmesinin amacı da insanlara tevhid inancının tebliği için bir merkez ve bu inanca göre kulluk görevinin yerine getirileceği mabet olmasıydı. Hz. Süleyman (a.s.)'ın inşa ettiği mabedin mahiyeti de buydu. Dolayısıyla herhangi bir kavmin, ulusun atalarından devraldığı kültürel miras değil tevhid çizgisinden sapmayanların kulluk görevlerini yerine getirecekleri bir mabettir. Tanımlaması da bu sıfata göre yapılmalıdır. O sebeple bunu, yahudilerin atalarından devraldıkları kültürel miras olarak gösteren tanımlama yanlıştır. Zaten Hz. Süleyman (a.s.)'ın mirasını devralmaya lâyık olanlar da onu bir kral olarak gören ve peygamber olduğuna inanmayan yahudiler değil peygamber olduğuna inanan mü'minlerdir.

Bunun yanı sıra Mescidi Aksa'nın ilk şeklinin Hz. Süleyman tarafından değil ondan önce inşa edildiği rivayet edilmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in konuyla ilgili hadislerinden de bu anlaşılıyor. Bu kutsal mabedi devralanlar ve ona sahip çıkanlar da zaten orayı tevhid inancının tebliği için bir merkez ve mabet olarak değerlendiren peygamberler ve onların peşlerinden gidenlerdir. Kur'an-ı Kerim'de bunu ortaya koyan birçok âyeti kerime mevcuttur. Ancak biz bu konuda daha önce birçok araştırma yazısı yazdığımızdan ve burada Mescidi Aksa'nın bugünkü durumu üzerinde durmak istediğimizden söz konusu âyetlerin meallerini aktarmayacağız. Bu mealleri içeren yazılarımızı kişisel web sitemizde (www.vahdet.info.tr) Mescidi Aksa'yla ilgili bölümde bulabilirsiniz.

Bazı yorumcular, Kur'an-ı Kerim'de isra olayıyla ilgili âyeti kerimede zikredilen Mescidi Aksa'nın Kudüs'teki Mescidi Aksa değil Mekke'de bir mabet olduğunu ileri sürüyorlar. Bu iddialarına gerekçe olarak da o zaman Kudüs'teki Mescidi Aksa'nın yıkık halde olması yönündeki bilgileri gösteriyorlar. Bu iddia tamamen yersiz ve tutarsızdır. Çünkü o dönemde Mekke'de bu isme sahip bir mabet bulunduğuna dair sahih bir rivayet mevcut değildir. Kudüs'teki mabedin yıkık olması ise tamamen yok olduğu anlamına gelmez. Bazı bölümleri yıkıktı ama bazı bölümleri muhafaza ediliyordu. Zaten muhafaza edilen kısımları da ilgili âyette "kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için..." denirken kastedilen işaretlerdir. Bu işaretler geçmiş peygamberlerden ve onların tevhid mücadelelerinden izler taşıyordu. Mescidi Aksa'nın böyle yanlış tanımlanması o kutsal mabedi ortadan kaldırmak isteyen işgalci siyonistlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz. Burada biraz da isra mucizesiyle ilgili akılcı yorum kendini gösteriyor. Oysa mucizeler aklın ihata gücünü aşar. Eğer o olmasaydı zaten konuyla ilgili tartışma ve müşriklerin itirazları da yersiz olurdu.

Mescidi Aksa'nın tanımlamasıyla ilgili düzeltilmesi gereken bir husus da Kubbetu's-Sahra'yla yani altın kubbeli sekizgen mabetle karıştırılmasıdır. Aslında Mescidi Aksa denirken kastedilen, Kubbetu's-Sahra'yı da içine alan ve Aksa Külliyesi olarak da adlandırılan bir kilometre karelik alanın tamamını kapsayan bölümdür. Türkiye'de son dönemde Mescidi Aksa olarak ünlenen kısma tek başına Kıble Camisi deniyor. Bu külliyenin bütün bölümleri yine bizim kişisel web sitemizde fotoğraflı bir şekilde ayrıntılarıyla tanıtılmaktadır. Yukarıda verdiğimiz web adresinin ana sayfasında Slaytlı Tanıtım linkine tıkladığınızda bu tanıtım karşınıza çıkar.

Bugünkü Mescidi Aksa'ya Yönelen Tehlikeler

Mescidi Aksa'nın bulunduğu Doğu Kudüs kısmı 1967'de siyonist güçler tarafından işgal edildi. Onların bunu başarabilmeleri Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin ihanetlerinin bir sonucudur ve özellikle Mescidi Aksa bölgesinin işgali o zamanki Ürdün Kralı Hüseyin bin Talal'ın bir ihanetidir. Siyonist işgal Mescidi Aksa için başlı başına bir tehdit ve tehlikedir. Dolayısıyla işgalin başlamasıyla birlikte bu kutsal mabede yönelen tehditler de başladı. İşgalciler daha ilk günlerden itibaren çevresinde yıkım faaliyeti başlattılar. Kapılarından birinin anahtarını zorla gasp etti ve o kapıdan Müslümanların girmesini engellemeye başladılar. En önemlisi ise 1969'da Denis Ruhan adlı bir yahudinin yangın çıkarması, yangın esnasında itfaiye araçlarının yanaşmasının işgal güçleri tarafından engellenmesi ve caminin önemli bir kısmının yakılmasına yol açılması olmuştur. Nureddin Zengi'nin eliyle işleyip Mescidi Aksa'ya hediye ettiği tarihi minber, Mervani Mescidi ve daha birçok tarihi mekân bu yangında tamamen imha edilmiştir. Müslümanlar o olayda yakılan kısımları yeniden hayata kavuşturabilmek için yıllarca uğraştılar ve bunun için önemli miktarlarda yardıma ihtiyaçları oldu.

Süleyman Mabedi İddialarının Asıl Amacı

Bilindiği üzere siyonist işgalcilerin bu kutsal mabedi ortadan kaldırmak için kullandıkları iddia yerinde daha önce Siyon Mabedi veya Süleyman Heykeli adını verdikleri bir binanın bulunduğu söylentisidir. Oysa yukarıda ifade ettiğimiz üzere Hz. Süleyman (a.s.)'ın inşa ettiği de bir Mescidi Aksa'ydı. Üstelik işgalci siyonistlerin kaynaklarında, sözünü ettikleri binaların bulunduğu yer hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. Bazı kaynaklarında Siyon Dağı adını verdikleri bir tepede bulunduğu söylenir ki orası Mescidi Aksa'nın bulunduğu yerden farklıdır.

İşgalci siyonistlerin Mescidi Aksa'yı hedefe yerleştirmelerinin ve onu ortadan kaldırma çabalarının asıl amacı İslâm âleminin Kudüs'le irtibatını kesmektir. Mescidi Aksa, Kudüs ve Filistin davasıyla İslâm âleminin irtibatının kalıcı olmasını sağlayan en önemli araçtır. Bunu çok iyi biliyorlar ve söz konusu irtibatı kesmek, kutsal köprüyü yıkmak amacıyla bu kutsal mabedi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

Altına Kazılan Tüneller

Mescidi Aksa'ya yönelen tehditlerin başında altına kazılan tüneller geliyor. Önceleri bu tünelleri kazma işini gizlice yapıyorlardı. Ortaya çıkması üzerine tarihi eserler aradıkları iddiasında bulunmaya başladılar. Herhangi bir esere rastlayamamaları üzerine Kudüs'ün bir tarafıyla diğer tarafı arasında yer altı bağlantısı kurmak istedikleri iddiasını kullanmaya başladılar. Kudüs Müslümanları, işgalci siyonistlerin kazdığı tünelleri açığa çıkaran ve Mescidi Aksa'ya bu tünellerden dolayı yönelen tehlikeleri dünya Müslümanlarının dikkatine sunan görüntüleri yayınladılar. Tüneller kutsal mabedin bazı duvarlarında çatlamalara yol açtı.

Çevresindeki Müslüman Mahallelerinin Yıkılması

İşgalci siyonistlerin Mescidi Aksa'yı tehdit eden en önemli faaliyetlerinden biri de çevresindeki Müslüman mahallelerini yıkma çabalarıdır. Bu mahallelerin yıkılmasının amacı yerlerine yahudi mahalleleri ve park alanları inşa etmek suretiyle etrafının tamamen yahudi kuşatmasına alınmasıdır. Bu şekilde yahudi kuşatması altına alınması durumunda sivil görünümlü yahudi teröristler vasıtasıyla Müslümanların Mescidi Aksa'ya girmelerini engellemeyi planlıyorlar. O durumda bu kutsal mabet aynı zamanda dört cihetinden tam bir yahudi sarmalına alınmış olacaktır.

İşgalci siyonistler Mescidi Aksa çevresindeki Müslüman mahallelerini yıkma faaliyetini ilk olarak 1967 işgalinin hemen ardından başlattılar. O zaman Mağribliler Mahallesini tamamen düzleyerek, bu mahallede oturan Müslümanları sürgün etti ve evlerinin yerine yahudiler için evler ve iş yerleri inşa ettiler. Aynı zamanda caminin bu mahalleye açılan kapısının yani Mağripliler kapısının anahtarını gasp edip Müslümanların o kapıdan girmelerini engellemeye, orayı yahudi göçmenlerin ve askerlerin girmesinde kullanmaya başladılar.

Şimdi de işgal yönetimine bağlı belediye kutsal mabedin etrafındaki Silvan, Şeyh Cerrah ve Bustan mahallelerini tamamen yıkma kararı aldı. Bu mahallelerde oturan Müslümanlara evlerinin yıkılacağına dair talimatlar göndererek çıkmalarını istedi. Müslümanlar evlerini yıktırmamak için sürekli başında nöbet tutmak zorunda kalıyorlar. Bazı evler de baskınlarda yıkıldı. Ayrıca bazı evlere sivil görünümlü yahudi gaspçılar el koydu. Müslümanlar bu şekilde gasp edilen evlerini geri almak için uzun süre mahkemelerle uğraşmalarına rağmen çoğu zaman bir sonuç alamıyorlar.

Siyonist işgal güçleri yıkılacak mahallelerin yerine yahudiler için Davud Sitesi ve Tevrat Parkı adını verdikleri bir yerleşim düzenlemesi yapmayı planlıyorlar.

Yahudileştirme Faaliyeti

Siyonist işgalcilerin Mescidi Aksa'yı ve Kudüs'ü tehdit eden en önemli faaliyetlerinden biri de yahudileştirmedir. Bu yöndeki faaliyetlerinin başında da isimlere müdahale edilmesi geliyor. Bu kutsal mabetle ve Kudüs'teki İslâmî mirasa dair kültürü ifsat etmek amacıyla isimleri değiştirerek yahudi kültürüne ait isimler kullanıyorlar. Bu isimleri kullanmalarının amaçlarından biri de o eserlerin birer yahudi kalıntısı olduğu intibaı vermektir. Dolayısıyla Müslümanların bu isim değiştirme politikalarına karşı dikkatli olmaları ve işgalci siyonistlerin güdümündeki medyanın oyununa gelmemeleri gerekir.

Siyonistlerin isim değiştirme politikalarının en önemli örneklerinden biri Burak Duvarı'nın Ağlama Duvarı olarak kabul ettirilmesidir. Son dönemde isim değiştirme faaliyetlerini bir hayli artırdılar. Sadece Mescidi Aksa çevresinde değil Kudüs ve Filistin'in tamamında bu faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürütüyorlar.

Yahudileştirme faaliyetlerinden biri de Müslümanlara ait sembol ve işaretleri sökerek yerine yahudi sembollerini yapıştırmalarıdır. Üstelik yalancı tarihi görüntüyle söz konusu eserlerin geçmişteki yahudi nesillerden kalma olduğu imajı vermeye çalışıyorlar.

Ayrıca Aksa sitesini tamamlayan birtakım tarihî eserleri yıkarak, yok ederek yerine yahudi kültürünü yansıtacak binalar inşa ediyorlar. Rahmet Kabristanını yıkmaları, Me'menullah Kabristanını yıkarak yerine Hoşgörü Müzesi inşa etmeleri buna birer örnektir.

Müslümanlara Yaş Kısıtlaması Getirilmesi

Siyonist işgal güçleri bir yandan da Mescidi Aksa'daki cemaati azaltmak amacıyla Müslümanlara birtakım kısıtlamalar uyguluyorlar. Örneğin Gazze ve Batı Yaka bölgelerinde ikamet eden Filistinlilerin girmesini tamamen engelliyorlar. Kudüs'te ikamet edenlere de 45 yaş sınırlaması getiriyor, bu sınırlamanın altındaki gençlerin ve çocukların girmesine mani oluyorlar. O yüzden Şeyh Raid Salah'ın önderliğindeki İslâmî hareket bu kutsal mabetteki cemaatin azalmamasını sağlamak amacıyla 1948'de işgal edilmiş bölgenin muhtelif mıntıkalarından Bayrak Seferleri adını verdiği otobüs seferleri düzenledi. Bu seferlerle Kudüs'e getirilen Müslümanlardan Mescidi Aksa'da ibadet ederek, itikafa girerek bu kutsal mabetteki cemaatin korunması çabalarına katkıda bulunmalarını istedi.

Mescidi Aksa'yı Himaye Çabaları ve Raid Salah

1948'de işgal edilmiş bölgedeki İslâmî hareketin lideri Şeyh Raid Salah, Mescidi Aksa'nın restorasyonu ve himayesi için çok büyük hizmetlerde bulunmuş, bu mescide yönelen tehditleri İslâm âlemine duyurmak için yoğun çaba sarf etmiştir. Ondan dolayı Mescidi Aksa muhafızı olarak tanınır. İşte bu vasfından dolayı geçtiğimiz Haziran ayı sonunda davetli olarak İngiltere'ye gittiği sırada İngiliz sömürgeciler tarafından tutuklandı. Bilindiği üzere siyonist işgal devleti İngiltere sömürgeciliğinin gayri meşru çocuğudur. Bugün de ona sahip çıkmak amacıyla uzak karakolu görevi görüyor. Raid Salah'ı tutuklaması da ona hizmet içindir.

Mescidi Aksa Ümmete Emanettir

Mescidi Aksa sadece Kudüslülere veya Filistinlilere değil tüm İslâm âlemine emanettir. Dolayısıyla üç kutsal mekândan biri olan bu mabede ümmet bilinciyle sahip çıkmak, siyonist işgale karşı hep birlikte tavır koymak gerekir.

İrtibatlı Yazılar:

Mescidi Aksa Durağı

***

Siz bu yazıyı okumamış mıydınız?: Yurda Dönüş Hakkından Vazgeçilemez