24 Aralık 2015 Perşembe, Yeni Akit
Arsızlıkta sınır tanımayan biri yalancılık ve sahtekârlıkta da sınır tanımaz. Çünkü bu gibiler bütün örtüleri atmış, bütün ölçüleri dağıtmış, bütün sınırları aşmışlardır. Söylediklerinin yalan olduğunun gayet açık ve insanların gözlerinin içine bakarak bu yalanları söylediklerinin herkesçe biliniyor olması da kendilerini rahatsız etmez.
Arsızlıkta sınırı iyice aşan Mısır diktatörü Sisi, geçen yıl hem Mevlid hem de Noel programına katılmıştı. Ancak Mevlid programında yaptığı konuşmada Müslümanlara hakaret ederek Noel programında ise piskoposları yağlayarak her iki konuşmasıyla da ciddi çalkantılara neden olmuştu.
Mevlid programında Ezher şeyhinin ve ulemasının da önünde yaptığı konuşmada Müslümanları insanlıkla savaşmakla suçlamış, böyle bir savaş içinde olmalarından da kutsal metinlerini sorumlu tutmuş ve bu metinleri yeniden gözden geçirmek, üzerinde tekrar düşünmek gerektiği iddiasında bulunmuştu. Kendisinin o makama, halka karşı korkunç ve vahşi bir savaş vererek, meydanlarda insanları katlederek geldiğini, saltanatını da yine bu katliamlarla ve zindanlara doldurduğu insanları korkunç işkencelerle infaz ederek sürdürdüğünü görmek istemezken; insanlığa adalet ve barışı öğreten bir din ve inancın kutsal metinlerinin yeniden gözden geçirilmesini isteyecek kadar edepsizleşebiliyordu.
Aynı Sisi, bir hafta sonra yine bir doğum yıl dönümü bu kez Hz. İsa (a.s.)'nın doğum yıl dönümü olduğu iddia edilen Noel gecesi münasebetiyle hıristiyanların programında ve Kıpti katedralinde konuşma yapmıştı. Ama ağzını tamamen değiştirmişti. Sanki insanlığa barış sunan kutsal metinlerin öğreticilerinin önünde konuşuyor gibiydi. Onlara yaptığı konuşmanın özünü ve özetini ise şu mesajda toplamıştı: "İnsanlığa uygarlığı siz öğrettiniz!"
Yani Sisi'ye göre Müslümanlar insanlıkla savaş halindeydi ve suç kutsal metinlerdeydi; hıristiyan piskoposlar, papazlar ve patrikler ise insanlığa uygarlığı öğreten kişilerdi. Bu tavır da Sisi'nin kimlerin borusunu öttürdüğünü, kimlerin hesabına kılıç salladığını ve kimlerin adamı olduğunu gösteriyordu.
O aynı zamanda Mısır'ın İslâm hâkimiyetine geçmesinden bu yana devlet başkanı yani kral, emir veya cumhurbaşkanı düzeyinde hıristiyan kilisesinde Noel törenine katılan ilk kişi oluyordu.
Sisi'nin kıpti piskoposlardan öğrendiği uygarlığın insanlığa ne verdiğini ise Avrupa Parlamentosu'nun raporları ortaya koymuştu. Bu raporlarda Sisi cuntasının yönetime el koymasından sonra yapılan tutuklamalar sebebiyle Mısır zindanlarında kırk binden fazla siyasi tutuklu olduğuna dikkat çekildi. Bu insanlar sırf inançlarından ve siyasi tercihlerinden dolayı hapse atılmışlardı. Haklarında siyasi sebeplerle dava açılanlardan 528 kişi 24 Mart 2014'te Minye Ceza Mahkemesi tarafından topluca idama mahkûm edilmiş, haklarında soruşturma yapılmasına ve gerçekten suç işleyip işlemediklerinin tespitine dahi ihtiyaç duyulmamıştı. Sonra bunlardan 491 kişinin cezası müebbet hapse çevrildi. Ama hemen ardından bir başka davada 683 kişi yine toplu cezalandırmayla idama mahkûm edildi. Fakat ilginç olan bir şey de Sisi'nin bu idamları Kıpti piskoposlara değil, insanlıkla savaştıklarını ileri sürdüğü ve kutsal metinlerini gözden geçirmeye çağırdığı kesim adına fetva veren müftüye onaylatması, onun da tereddütsüz onaylayarak Allah'ın ulvi şeriatına iftira atma yüzsüzlüğü göstermekten çekinmemesiydi.
Diktatör Sisi bu yılın Mevlid Gecesi törenlerinde yine utanmadan halkın karşısına çıkıp konuştu. Muhtemelen yarın akşam (25 Aralık'ta) da Kıpti katedralinde Noel törenlerinde konuşacaktır.
Bu yıl Vakıflar Bakanlığı'nın düzenlediği Mevlid töreninde yaptığı konuşmada, halkın seçtiği cumhurbaşkanını silah gücüyle görevden alıp onun makamını gasp ettiğini dünya bilmiyormuş gibi, kendisini halkın göreve getirdiğini ileri sürdü. Bir de halkın tümünün istemesiyle orada duruyormuş gibi, tümünün istemesi durumunda bir saniye bile kalmayacağını söyledi.
Sisi; "ulusal, ahlâkî ve insanî onurum bana halkın iradesine karşı bir saniye bile durmama izin vermez" dedi. Bütün bunlar kendisinde varmış gibi. Olsaydı şimdiye kadar ülke halkının iradesine karşı gasp ettiği makamda gerçekten bir saniye bile kalmaması gerekirdi. Ama olmadığı için böyle rahat rahat konuşabiliyor.