26 Mart 2004 Cuma, Vakit gazetesi
HAMAS'ın genel yöneticisi olarak seçilen Halid Meş'al, çevresinde Ebu'l-Velid künyesiyle tanınır. Künye verilmesi işi tüm Araplarda olduğu gibi Filistinlilerde de yüzyıllardan beridir devam eden bir gelenektir ve şu anki özerk yönetim lideri Yasir Arafat'ın künyesi de Ebu Ammar'dır.
Halid Meş'al 1956'da Filistin'in Batı Yaka bölgesinde bulunan Ramallah şehrinin Selvad kazasında dünyaya geldi. İlköğrenimini doğum yeri olan Selvad'da tamamladı. 1967 Haziran Savaşı'nda İsrail işgal kuvvetlerinin Batı Yaka bölgesini işgal etmeleri üzerine ailesiyle birlikte Kuveyt'e göç etti. Orta, lise ve üniversite öğrenimini de Kuveyt'te tamamladı. Kuveyt Üniversitesi'nde öğrenci olduğu sırada buradaki Filistinli öğrenciler arasında İslami akımın başkanlığını yaptı. İslami anlayışa sahip öğrencilerle Hak Grubu adlı bir öğrenci grubu oluşturdu. Bu grubun adayı olarak Filistinli Öğrenciler Birliği'nin başkanlık seçimlerine girdi. Üniversite öğrenimini Fizik dalında tamamlayan Meş'al, mezun olduktan sonra Kuveyt'te Fizik öğretmeni olarak görev yapmaya başladı. Ancak 1990 Körfez krizi dolayısıyla çok sayıda Filistinliyle birlikte o da Kuveyt'i terk etmek zorunda bırakıldı. Bu olaydan sonra Ürdün'e yerleşen Halid Meş'al HAMAS'ın Siyasi Birimi içinde görev yapmaya başladı. Dr. Musa Ebu Merzuk'un ABD'de tutuklanmasından sonra 1996'da bu birimin başkanlığına seçildi ve o tarihten buyana da söz konusu birimin başkanlığını sürdürmektedir. Halid Meş'al Filistin İslami Direniş Hareketi'nin kurucuları arasında yer almıştır.
Hemen bütün Filistinli liderler gibi Halid Meş'al de siyonist işgalcilerin hain suikast girişimine maruz kalmıştır. Bu girişim İsrail işgal devletinin başbakanlık makamında Benjamin Netanyahu'nun bulunduğu dönemde, bizzat Netanyahu'nun kararıyla ve takibiyle 25 Eylül 1997 tarihinde Ürdün'ün başkenti Amman'da gerçekleştirildi. MOSSAD ajanları bu girişimde çok farklı bir metot kullanarak silah yerine solunum organlarına zararlı zehirli bir madde saçan cihaz kullanmış ve amaçlarını arkadan yanaşarak gerçekleştirmeye çalışmışlardı. Dolayısıyla Meş'al bu cihazın yaydığı maddeden bayağı etkilendi ve epey bir süre hastanede tedavi gördü. Ancak Allah'ın izniyle kurtarıldı. Suikast girişiminin o zamanki ABD Dışişleri bakanı yahudi asıllı Albright'ın Ortadoğu ziyaretinin hemen ardından gerçekleştirilmesi dikkat çekiciydi ve Netanyahu'nun suikast planını ona danışarak hazırladığı tahmin ediliyordu. Ancak sahte Kanada pasaportu taşıyan suikastçılar başarılı olamadılar ve koruma görevlileri suikastçı iki kişiyi yakalayarak Ürdün güvenlik teşkilatına teslim ettiler. Ne var ki zamanın Ürdün kralı Hüseyin, İsrail başbakanı Netanyahu ile pazarlık yaparak, o sıralarda işgal devleti zindanlarında olan Şeyh Ahmed Yasin'in serbest bırakılması karşılığında söz konusu suikastçı ajanları işgal devletine teslim etti. Bu pazarlıkta ne HAMAS'ın ne de serbest bırakılan Şeyh Ahmed Yasin'in payı olmuştur. Pazarlık tamamen Kral Hüseyin'le siyonist Netanyahu arasında tahakkuk etmiştir.
Ürdün yönetimi daha sonra işgalci siyonist devletle işbirliği yaparak HAMAS'ın Amman'daki bürosunu kapattı ve hareketin siyasi kanadını temsil eden dört liderini sürgün etti. İşte o sürgün olayında Halid Meş'al de Ürdün'ü terk etmeye zorlandı. (Diğer üçü: Dr. Musa Ebu Merzuk, Muhammed Nezzal, İbrahim Goşe)
Meş'al'le muhtelif uluslararası toplantılarda bir araya gelme fırsatı buldum ve kendisiyle bazı röportajlar da yaptım. Bunlardan biri üç aylık Kudüs dergisinde yayınlandı. Kendisi güler yüzlülüğü, mütevaziliği, cana yakınlığı ve muhatabının gönlünü kuşatan sıcak bakışlarıyla dikkat çeker. Akılcı, vakıayı iyi tahlil eden ve hayalperest olmak yerine şartlara göre proje geliştirmek için zihnini yoran biridir. Yüce Allah'tan kendisine ağır sorumluluğunda muvaffakiyet diliyor, siyonist vahşilerin şerlerinden korumasını diliyorum.
Bugünkü yazımızı tamamen Meş'al'e tahsis ettiğimizden, Rantisi'den söz edemedik. İnşallah ondan ve HAMAS, içinde bölünme olacağı iddialarının ne amaç taşıdığından yarınki yazımızda söz edeceğiz.