Cunta yargısının terörü

28 Mart 2015 Cumartesi, Yeni Akit

Mısır'daki cuntanın yargısı Filistin İslamî Direniş Hareketi'nin askerî kanadı İzzettin Kassam Birlikleri'nin terör örgütü sayılması için açılan davayı önce reddetti. Sonra aynı amaçla açılan bir başka davayı gündemine aldı ve Mısır medyasının hukuki açıdan hiçbir geçerliliği olmayan iftiralarına, yalanlarına dayanarak terör örgütü sayılmasına hükmetti. Çok geçmeden Mısırlı bir avukatın siparişle açtığı tahmin edilen bir davaya binaen doğrudan Hamas'ın terör örgütü sayılmasına hükmetti.

Konuşmalarında cuntanın uzaktan kumandalı adamı olduğunu belli eden Av. Semir Sabri, kendisinin Kahire Acil İşler Mahkemesi'nde Hamas'ın terör örgütü sayılması için açtığı davaya binaen verilen hükümden feragat ettiğini bildirdi. Verilen bilgilere göre dava sahibinin feragati, hükmü geçersiz kılacak ve Hamas hakkındaki "terör örgütü" ithamı geçersiz sayılacak. Fakat dava bugün (28 Mart) yeniden görüşülecek. Çünkü davacının hükümden feragati sebebiyle baştan görüşülmesi gerekiyor.

Normalde suçlamalar, ileri sürülen gerekçeler ve kullanılan iddialar tamamen hukuk dışıydı. Mahkeme bir avukatın iddiasıyla gündemine aldığı dava dosyasında hukuk temelli hiçbir sorgulama yapmamış, sadece medyanın birçoğu akıl dışı iftira ve iddialarını gerekçe olarak kullanmıştı.

Hamas'ın Mısır'ın Sina bölgesindeki eylemlerle ilgisine delalet edecek en ufak bir işaret olmadığı gibi bu hareketin silahlı mücadeleyi Filistin sınırları dışına taşımamayı ilke edindiği ve bugüne kadar siyonist işgalcilere karşı bile bu ilkesini ihlal etmediği çok iyi biliniyor.

Mahkemenin son kararının ne olacağı hakkında henüz kesin bilgimiz yok. Ama davacı avukatın hükümden feragatinin söz konusu mahkeme kararının bu sıralarda Mısır yönetimini Arap dünyasında, diplomatik alanda ve bölgesel ilişkilerde zora sokması sebebiyle olduğu tahmin ediliyor. Çünkü böyle bir yargı kararı Mısır'ın Filistin'le ilgili konularda aracılığını engelleyecek. O durumda Mısır tamamen kenara çekilmek ve Filistin meselesiyle ilgili görüşmelerin ev sahipliğini de, aracılığını da başka bir ülkeye devretmek zorunda kalacaktır. Şu anki Mısır yönetimi her ne kadar Filistin halkının davasına sahip çıkmıyor, Gazze'ye uygulanan ambargoda işgalcinin kapıcılığını yapma ısrarını sürdürüyorsa da Filistin meselesinden tamamen el etek çekmek de istemiyor.

Hamas'ı muhatap almadan, onu yok sayarak Filistin meselesiyle ilgili konularda aktif rol oynayabilmek mümkün değildir. Onu "terör" örgütü saymak ise yasa dışı ilan etmeyi, dolayısıyla muhatap almamayı gerektirir. Bu yönüyle Kahire Acil İşler Mahkemesi'nin hükmü hukuki dayanaktan tamamen yoksun olduğu gibi stratejik açıdan da son derece yanlıştı.

Fakat bunların hepsinden daha ilginç olanı, devletin diplomatik alandaki konumunu ve tavrını belirleyecek, stratejik çizgisini ve aktivitesini etkileyecek konuda bir avukatın saçmalarından hareketle yargı hükmü verilebilmesi ve yine böyle bir konuda devletin önünün açılması için o avukatın hükümden feragat etmesine ihtiyaç duyulmasıdır. Oysa iddia, itham ve hüküm kişi hukukuna taalluk etmiyor. Böyle bir konuda bir avukatın dava açması kendi hakkını araması değil yargıyı bilgilendirmesi ve söylenenlerin doğruluk derecesini araştırmasını istemesi anlamına gelir. Avukat yaptığı suçlamada kendine karşı işlenmiş bir hukuksuzluktan söz etmiyor ki daha sonra hükümden feragat etme hakkı olsun. Her ne kadar suçlama haksız ve gerçek dışı olsa da şahsa değil doğrudan devlete ve kamuya karşı işlenmiş suçtan söz ediliyor. Böyle bir ithamda ancak suçlamanın yanlış olduğuna kanaat edildiğinde hüküm değişir. Yoksa bir şahsın veya kurumun hakkından feragat etmesiyle değil. Fakat zaten hüküm hiçbir araştırma yapılmadan ve ithamı haklı çıkaracak delil olmaksızın verilmişti. Bu da adaletin icrası değil yargı terörüdür. Dolayısıyla burada terör örgütü ilan edilmesi gereken Hamas değil Kahire Acil İşler Mahkemesi'dir.

İşin gerçeğinde açılan dava ve verilen hüküm tamamen siyasi nitelikli ve Filistin direnişini zorlama amaçlı idi. Ama yaşanan süreçte özellikle son dönemdeki gelişmeler Arap dünyasında stratejiyi belirleyen bazı merkezlerin, Filistin direnişine karşı Mısır cuntasının izlediği politikanın yanlış olduğunu görmelerini sağladı.

İrtibatlı Yazılar:

  • Mısır'ı İsrail işgal etmiş olsaydı!
  • Sisi cuntasının Sina oyunları
  • Sisi Cuntası Bir İşgal Yönetimi
  • Altı ayaklı cunta
  • Sisi'nin idam sehpaları devrede
  • Sisi'nin Libya'ya Hain Tuzağı
  • Husiler Sisi'nin izinden gidiyor
  • Mısır devriminin yıl dönümü
  • Cuntaya karşı kitlesel eylem
  • Sisi zindanlarından tabutla çıkılıyor