16 Nisan 2001 Pazartesi
İsrail işgal devleti Filistin topraklarında, savunmasız ve silahsız halka karşı vahşi saldırılarını sürdürüyor. |
İsrail, Hizbullah milislerinin Güney Lübnan sınırında bulunan bir İsrail tankını havaya uçurmaları ve bir askerini de öldürmeleri olayı üzerine Suriye'ye saldırı gerçekleştirdi. Bu eylem İsrail'in gözünü bayağı korkuttu. Çünkü daha önce Güney Lübnan'da Hizbullah'la epey uzun süren bir savaş yaşadı. Sonuçta bu savaşta yenilgi bayrağını çekerek askerlerini geri çekmek zorunda kaldı. Hizbullah milislerine nispetle çok daha geniş ve modern teknik imkanlara sahip olmasına rağmen böyle bir yenilgiyi kabullenmek zorunda kalmasının sebebi askerlerinin moral yönünden yıpranmasıydı. |
İsrail işgal devleti Filistin topraklarında, savunmasız ve silahsız halka karşı vahşi saldırılarını sürdürüyor. Biz bu savaşa geçen hafta yazdığımız "Kasabın Savaşı" başlıklı yazımızda temas etmiştik. Ayrıca Cuma dergisinin bu haftaki sayısı için yazdığımız yazıda da "Kasabın Savaşı" hakkında ayrıntılı bilgiler vermeye çalıştık. Fakat bu yazımızda, siyonist işgal devletinin Lübnan'daki Suriye radar istasyonuna saldırarak iki askeri öldürüp altı askeri yaralaması olayına ve bu olay sebebiyle oluşan havaya temas etmek istiyoruz.
Bilindiği üzere İsrail, söz konusu saldırıyı, Hizbullah milislerinin Güney Lübnan sınırında bulunan bir İsrail tankını havaya uçurmaları ve bir askerini de öldürmeleri olayı üzerine gerçekleştirdi. Bu eylem İsrail'in gözünü bayağı korkuttu. Çünkü daha önce Güney Lübnan'da Hizbullah'la epey uzun süren bir savaş yaşadı. Sonuçta bu savaşta yenilgi bayrağını çekerek askerlerini geri çekmek zorunda kaldı. Hizbullah milislerine nispetle çok daha geniş ve modern teknik imkanlara sahip olmasına rağmen böyle bir yenilgiyi kabullenmek zorunda kalmasının sebebi askerlerinin moral yönünden yıpranmasıydı. Öyle ki bazı askerleri Güney Lübnan'a gitmemek için intihar yolunu bile seçebiliyorlardı. Şimdi Hizbullah milislerinden kaynaklanan tehlikenin işgal altında tutulan Filistin topraklarıyla Lübnan arasındaki sınırı korumakla görevlendirilen askerleri tehdit etmesi burada görevlendirilecek askerlerin de ciddi endişe ve sıkıntı içine girmelerine sebep olacaktır. Hatta dün Güney Lübnan'da zorla tutulan işgal kuvvetlerini kuşatan psikolojik durum bugün sınırı korumakla görevlendirilen askerleri kuşatacaktır. Böyle bir şey ise sınırı tehdit eden tehlikenin aşağılara doğru inmeye başlaması anlamına gelir.
İsrail işgal devleti böyle bir gelişme karşısında Hizbullah'ı karşısına almasının kendini daha da zor durumda bırakacağını, hatta Güney Lübnan'daki yenilginin benzerinin sınırdaki çatışmalarda da yaşanmasına sebep olabileceğini düşündü. Bu durumda onu arkadan sıkıştırabilmek için Suriye radar istasyonunu hedef aldı. Bununla bir bakıma Suriye'ye: "Eğer sen Hizbullah milislerini dağıtmazsan ben de intikamımı senden alır, senin askeri noktalarını hedef alırım!" mesajını vermek istedi.
İsrail, bu saldırısıyla biraz Suriye'yi çatışmanın içine çekmeyi hedefliyor da olabilir. Çünkü Suriye'nin İsrail işgal devletiyle silahlı bir çatışma içine girmesi, İsrail'in saldırı dairesini genişletmesine imkan sağlayacak, buna karşılık Suriye ona karşı ciddi bir varlık gösteremeyecektir. Bilakis böyle bir ortamda işgal devleti Lübnan'daki Hizbullah ve Suriye hedeflerine yönelik saldırısını artırması için kuvvetli gerekçeler elde ettiğini düşünecektir. Fakat Suriye'nin bu durumun farkında olduğunu ve işgal devletiyle sıcak bir çatışmanın içine girmeyi tercih etmeyeceğini sanıyoruz. Bu açıdan son saldırının hemen hızlı bir şekilde sıcak çatışmaların kapısını açacağını kuvvetli bir ihtimal olarak görmüyoruz.
Bir de: "İsrail işgal devletinin Hizbullah'ın eylemlerinin intikamını Suriye'den alması Suriye'yi bu örgütün askeri gücünü dağıtmaya yöneltebilir mi?" sorusu var. Biz şimdilik bunun da söz konusu olmadığını düşünüyoruz. Çünkü özellikle Kasap Şaron'un her tarafa ateş saçtığı bir dönemde Hizbullah milislerinin dağıtılması İsrail tehdidinin Beyrut kapılarına kadar yanaşması anlamına gelir. Üstelik böyle bir şeye Lübnan ve Suriye halkı da razı olmaz.
Olayın bir de Arap dünyasıyla ilgili boyutu var. "Acaba bu saldırılar Arap dünyasında bir dayanışmaya ve İsrail'e karşı ortak tavır takınmaya sebep olabilir mi?" Bizim tahminimize göre bu gelişmelerle birlikte Arap dünyasında yeniden bir diplomatik trafik ve beyanat hareketlenmesi başlayacaktır. Ama İsrail'i dize getirecek fiili bir dayanışma ve işbirliği çok yakın bir ihtimal olarak görünmüyor. Bunun da sebebi Arap dünyasındaki yönetimlerin çoğunun göbeklerinden Amerika'ya bağlı olmaları ve kendi halklarıyla pek barışık olmamalarıdır. Zaten İsrail işgal devletini saldırılarında bu kadar serbest ve bu kadar cesur davranmaya yönelten en önemli sebeplerden biri budur. Bütün bunlara rağmen İsrail işgal devletinin şu an ciddi bir sıkıntı içinde olduğunu ve gittikçe yıprandığını düşünüyoruz.