Bir diğer etkinliğimiz Türkiye'den İHH vasıtasıyla gönderilen adak kurbanlarının kestirilmesiydi. Adak kurbanlarının kestirildiği yerde aynı zamanda yine Türkiye'den İHH vasıtasıyla gönderilen yardımlarla alınan gıda maddeleri dağıtıldı.
Gıda yardımlarını almak için gelen ve çoğu dul yoksul hanımlar. Gayet onurlu bir görünüme sahiptiler ve gıda yardımı almak zorunda olmaları onların bu görünümlerini hiç değiştirmemişti. Ziyaretimizde bize yardım eden ve İHH kanalıyla ulaştırılan yardımların dağıtılması işlerini organize eden Zemzem Cemiyeti'nin merkezinde, cemiyetin genel başkanı Şuayb Abdüllatif Şeyh ile birlikteyiz.
Müslüman Kardeşler'in Somali kanadı durumundaki Somali İslâmî Hareketi'ne bağlı olarak faaliyet yürüten Zemzem Cemiyeti'nin genel merkezi Zemzem Cemiyeti'ne bağlı Özel Fecr Lisesi. Burada sembolik ücretlerle Somali'nin şartlarının çok üstünde Türkiye'deki birçok özel eğitim kurumunun bile seviyesinin üstünde bir eğitim veriliyor.
Fecr Lisesi'nin öğrencileri fizik, kimya, biyoloji gibi fen derslerini modern laboratuvarlarda yapıyorlar. Fizik - kimya laboratuvarında yapılan dersten bir başka görüntü.
Bu da Fecr Lisesi'nin biyoloji laboratuvarından bir görüntü. Biyoloji laboratuvarında gelişmiş mikroskopları da var.
Fecr Lisesi'nin modern bilgisayarlarla öğrencilere hizmet veren bilgisayar laboratuvarı Fecr Lisesi'nde kız öğrenciler ayrı sınıflarda ders görüyorlar. İhtilat yok. Kimse "bu iş laikliğe aykırı!" diye yaygara da koparmıyor. Herkes gayet memnun.
Zemzem Cemiyeti'nin halka oldukça sembolik ücretlerle çoğu zaman da ücretsiz hizmet veren bir hastanesi de var. Hastanenin dıştan görünüşü.
Hastanede bir katarakt ameliyatı. Katarakt ameliyatı devam ediyor.
Zemzem Cemiyeti'yle kardeş kuruluş durumundaki Hamdi Kadın ve Çocuk Eğitimi Merkezi de ziyaret ettiğimiz kurumlar arasındaydı. Hamdi Kadın ve Çocuk Eğitimi Merkezi'ni ziyaretimizden
Hamdi Kadın ve Çocuk Eğitimi Merkezi'nin eğitim binasının duvarına yazılı Arapça bir yazı. Anlamı: "Gayemiz Allah, önderimiz Peygamber, dusturumuz (anayasamız) Kur'an, kıblemiz Ka'be, yolumuz cihad, arzumuz Allah yolunda ölmektir." Müslüman Kardeşler'in ilkeler mecmuası. Hamdi Eğitim Merkezi'nde kendisine gelecek kazandırılması için çalışılan yetim çocuklardan biri.
Hamdi Eğitim Merkezi'nde ders gören çocuklar Burada da kızlar ayrı sınıflarda ders görüyorlar ve "laiklik" problemi yaşanmıyor. Çünkü insan fıtratını hiçe sayan, ahlâkî ölçüleri ayaklar altına alıp hayvanî zevkleri öne çıkaran zihniyetin orada pabucu dama atılmış.
Ziyaret ettiğimiz bir başka kurum: Mogadişu Üniversitesi. Büyük bir özveri ve gayretle Somali'ye parlak bir gelecek hazırlamak amacıyla inşa edilen Mogadişu Üniversitesi'nin fakültelerinden birinin iç kısmı Somali halkına öncülük etmek amacıyla kendilerini yetiştirmeye çalışan Mogadişu Üniversitesi öğrencileri.
Mogadişu Üniversitesi'nin rektörüyle birlikte. Rektörle üniversitenin projesi üzerinde konuşuyoruz.
Somali'nin geleneksel hafız yetiştirme kurslarından biri de özellikle ziyaret ettiğimiz yerlerdendi. Kurstan bir başka görüntü
Kursun kız öğrencileri. Bakın burada da ihtilat yok! Üstelik "asgari yaş" sınırlaması da yok! Malum medyanın haberi olmasın. Somali ahalisinin yoksulluğu ve açlığı onları ilgilendirmez ama bu konuları dikkatten kaçırmazlar. Hafız kursunun öğrencileriyle birlikte
Hafız hoca ortada durarak her iki tarafı birden idare etmeyi başarıyor. Hafız olmaya çalışan çocuklar âyetleri grup grup tahtalara yazarak oradan ezberliyorlar.
Müslüman Kardeşler'in Somali kanadının ileri gelen düşünür ve yazarlarından İbrahim Dusuki Dusuki'yle bir hatıra fotoğrafı
Mogadişu'nun genel görünümü. Bir bahçeler şehri gibi. Mogadişu'dan bir başka görüntü
Mogadişu'da bir halk pazarı Halk pazarından bir başka görüntü
Mogadişu'nun sabit pazarlarından biri Kenar mahallelerinden biri
Bir başka kenar mahallenin manzarası Bu da Mogadişu'nun emperyalist saldırıda ve iç savaşta tahrip edilen bölgelerinden bir manzara.
Mogadişu'nun yıkılan bölgelerinden bir başka görüntü Bir zamanlar modern binaymış. Şimdi harabe.
Bir zamanlar burası Mogadişu'nun lüks mahallelerinden biriymiş. Ama şimdi harabe. Bu bina eskiden Hint Okyanusu'na bakan lüks bir otelmiş. Diktatör Siyad Berri döneminde bu binada emperyalizmin kara yüzlülerine kadın ikram ediliyor, kumar oynatılıyormuş. Şimdi burası da harebeye dönen binalardan.
Harabeye dönen binaların arasında silahlı koruma görevlilerimizle birlikte bir hatıra fotoğrafı. Bu da yine koruma görevlileriyle özel bir hatıra fotoğrafı.
Mogadişu'nun tarihi camilerinden biri. Ancak tahrip edilen mahallede kaldığından o da ilgisizlik sebebiyle yıkıma terk edilmiş. Somali'deki dükkânların ilginç bir görünümü var. Dış cepheye içeride satılanların birer resmi çiziliyor. Somalice veya okuma yazma bilmenize gerek yok. Resim listesinden aradığınızı bulmanız mümkün.
Somalili Müslüman, kardeşlerinin davasına duyarsız kalmadığını dükkânına verdiği isimle bile ortaya koymaya çalışıyor. Yiyecek bir şeyler satarak kazanç sağlamaya çalışan bir Somalili bayan.
Seyahatlerimizde kullandığımız yollar. Devletin olmadığı yerde kabile başkanları da yollarla ilgilenmiyorlar. Sadece o yollara hâkimiyet sınırlarını belirleyen sopalar koymakla yetiniyorlar. Yollar
O yollarda bu kadar yük. Araba silkindiğinde bu insanların iç organları da kendilerini voleybol oynuyormuş sanabilir. Önlerine bizi oturttukları bu araçların arkalarına da koruma görevlilerimizi bindiriyorlardı.
Siz yollarda ilerlerken bazen önünüze deve sürüleri çıkabiliyor. Develer trafik kurallarını bilmiyorlar ama zaten Somali'de trafik polisleri de yok. Develer trafik kurallarını bilmiyorlarsa da kenara çekilip arabalara yol vermeyi biliyorlar. Bunu görünce Türkiye'deki yolculuklarımda yoğun trafik sebebiyle akışın son derece yavaş olduğu yollarda bile bir şeritten diğerine veya ışıkların olmadığı geçitlerde birinden diğerine geçmek için çektiğim sıkıntıları hatırlıyorum da "şu develer bizimkilere de yol vermeyi öğretseler!" diyorum.
Önünüze sadece develer çıkmıyor. Bazen öküzler de çıkabiliyor. Fakat dikkatimizden kaçmayan bir şey olmuştu: Somali'nin öküzleri sağa sola bakıyor ve yolun müsait olmaması durumunda beklemeyi tercih ediyorlardı. Işığa ve yoldaki hareketliliğe dikkat etmeden önünüze atlayanlardan farklılar yani. Yine bir deve sürüsü
Somali'de beyaz keçiler bayağı çok. İnsanları esmer ama keçileri bembeyaz. Yine bir beyaz keçi sürüsü
Somali'nin kırsal bölgelerinde bu tür kulübelere sıkça rastlıyorsunuz. Bu kulübelerin her biri bir oda hükmünde. Örneğin bir ailede anne baba için ayrı, kız çocuklar için ayrı, erkek çocuklar için ayrı kulübe yapılıyor. Yine kulübe odalardan bir görüntü.
Berri zamanında inşa edilmiş bir site. İlkel kulübelerin yanı sıra bu tür siteler de mevcut. Somali'nin iklimi oldukça ılıman. Bu yüzden ülkenin genelini yeşil bir örtü bürümüş durumda.
İştah kabarttığı kadar insanın gönlüne de ferahlık veren güzelim muz bahçeleri. Muzları toplamış götürüyorlar. Ama kime teslim edecekler acaba? Ne yazık ki Somali'nin muzlarının ihracat işlemleri sömürgeci Batı'nın birkaç firmasının tekelinde.
Bunlar da tropikal iklimin sembolik meyvelerinden olan mango ağaçları. Dev bir mango ağacı
Bulanık akan bir ırmak. Bu ırmak bulanık ama kirli değil. Çevredeki yeşil meyve bahçelerinin can damarı. Yeşilliklere hayat veren bir başka ırmak. Daha duru akıyor.
İspandis adını verdikleri bir başka tropikal meyve. Olsa da yesek! Mango ağacından geri kalmayan bir ispandis ağacı.
Bu da bir Hindistan cevizi. Altından geçerken dikkatli olmak zorundasınız. Çünkü Nasreddin hocanın başına düşen ceviz gibi değil. Sıra sıra Hindistan cevizleri
Bir mango ağacının gölgesinde öğle yemeği sonrası mango tatlısıyla ve muhtelif meyvelerle renklenen sohbet. Biz Zemzem Cemiyeti'nin başkanıyla sohbete devam ediyoruz.
Yine tropikal iklime özel papaya ağaçları. Baktığınızda "kavunun böyle ağaçta yetişeni de var mıymış?" diye sorma ihtiyacı duyuyorsunuz. Papaya ağacının yakından görünüşü
Hint Okyanusu'nun kıyısında. Yunus balıklarını da ilk kez burada görüyoruz. Kaldığımız otelin köşelerini süsleyen ve Somali'deki el sanatını yansıtan el işlemesi sandıklardan biri.
Yine Somali el sanatınını yansıtan ve Afrika ruhuna özel işlenmiş bir koltuk. Bu da aynı zamanda küçük bir müze görünümü veren kaldığımız Shamo Otel'den. Somali ormanlarında vurulan bir kaplanın derisi. Bu da kaldığımız otelin duvarlarından birini süslüyordu.
Bütün gezimiz boyunca bizi terk etmeyen koruma görevlilerimizden biri. Üzerinde o kadar mermi ve kocaman bir otomatik silah taşıdı ama hiç lâzım olmadı. Çünkü biz oraya Amerikalılar gibi savaşmak, insanları zorla yerlere yatırıp üstlerine basarak poz vermek için gitmemiştik. Biz oradaki Müslümanların dertleriyle dertlenmek, gönderilen yardımları iletmek, davalarını başkalarına duyurmak için gitmiştik. Ama buna rağmen bu silahlı kişilerin yanlarımızda bulunmaları zorunluydu. Çünkü her ne kadar iç savaş durmuşsa da henüz yabancıların serbestçe dolaşma imkânı bulabilecekleri bir güven ve istikrar ortamı oluşmamış. Somali'ye veda ediyoruz. Ama yeniden görüşme arzusuyla. Sevdik doğrusu bu güzel, yemyeşil ülkeyi. Ah bir de İslâm âlemi şu emperyalist fitne politikalarının pençesinden kurtulsaydı! Ne tatlı olurdu sahabilerin ilk hicret ettikleri bu güzelim ülkede dolaşmak.
Burası da Dubai havaalanı. Mogadişu havaalanına hiç benzemiyor doğrusu. Dubai havaalanından geriye kalan bir hatıra.
Dubai'nin yapay kanallarından birinde sandal gezisi. Doğrusu Dubai'nin güzellikleri pek sarmadı. Çünkü her şeyi yapay. Deniz kıyısında yüksek bir bordürün kenarında.
Yapay kanalın kıyısı boyunca sıralanmış yüksek binalar. Aynı kanalın kıyısından bir başka görüntü.
Aynı kanalın kıyısından bir başka görüntü. Aynı kanalın kıyısından bir başka görüntü.
Modern ve lüks villalar Modern bir alışveriş merkezinin içinden görüntü
Her şeyin yapay olduğu Dubai'de binalara da böyle yapay güzellikler kazandırılması için çalışılmış. Ama doğal güzelliklerin kenara itildiği ortamda yapay güzellikler pek de içaçıcı gelmiyor. O yüksek kulelerin ve modern binaların arasında camilere rastladığınız da oluyor tabii. Ne de olsa İslâm ülkesi!
Türkiye'de balayılarıyla meşhur olan yedi yıldızlı Burcu'l-Arab oteli. Bu otelin içini gezmek için bile para ödemek ve önceden randevu almak gerekiyor. Bizim o kadar çok paramız yoktu tabii ki! Bizim Burcu'l-Arab'da kalmaya yetecek paramız olmadığından geceyi gürültülü bir semtte yer alan bu tozlu Marhaba otelde geçirmek zorunda kaldık. Dubai'nin her türlü hizmetten mahrum bu tozlu otelinin bile geceliği 50 dolar. "Vermem" derseniz seçeneğiniz havaalanındaki oturakların arkasında yer alan boşluklara uzanıp yatmak. Yer bulabilirseniz tabii!
td> Bizim Burcu'l-Arab'da kalmaya yetecek paramız olmadığından geceyi gürültülü bir semtte yer alan bu tozlu Marhaba otelde geçirmek zorunda kaldık. Dubai'nin her türlü hizmetten mahrum bu tozlu otelinin bile geceliği 50 dolar. "Vermem" derseniz seçeneğiniz havaalanındaki oturakların arkasında yer alan boşluklara uzanıp yatmak. Yer bulabilirseniz tabii!