Sezer, İran Sınavında

25 Mayıs 2000 Perşembe

Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin değişik şehirlerinde görünüşte, son on yıl içinde işlenmiş bazı faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması iddiasıyla birtakım operasyonlar gerçekleştirildi. Ancak gelişmeler bu operasyonların asıl hedefinin İran'ı töhmet altına sokmak olduğunu ortaya çıkardı. Çünkü elde hiçbir somut delil olmamasına rağmen bazı basın yayın organları derhal İran'ı suçlamaya ve cinayetlerin arkasında İran'ın olduğunu iddia etmeye başlamışlardı. Ancak şu ana kadar yapılan araştırmalar neticesinde olayların arkasında İran'ın olduğunu ispat edecek herhangi bir müşahhas delil ortaya çıkarılamadı.

Bu gelişmelerin tam İran'da 13 MOSSAD ajanının yargılandığı döneme denk gelmesi bazılarında bu kışkırtmaların ve İran'a yönelik suçlamaların arkasında İsrail'in planlarının olabileceği yönünde şüpheler uyandırdı. Gelişmelerin bir diğer düşündürücü yanı da tam Tahran'da düzenlenecek ECO (Ekonomik İşbirliği Organizasyonu) toplantısı öncesine denk gelmesiydi. Cumhurbaşkanlığına yeni seçilen Ahmet Nejdet Sezer daha göreve gelmeden önce bu toplantıya bizzat katılmayı arzuladığını ifade etmişti. Ancak Türkiye'yle İran arasındaki ilişkilerin ve işbirliğinin geliştirilmesini arzulamayan çevreler Sezer'in bu toplantıya katılmasını istemiyorlardı. Bu yüzden İran'ı töhmet altına sokmak ve Türkiye'de son on yıl içinde işlenen siyasi cinayetlerin çoğunun arkasında İran parmağı olduğu kanaatini hakim kılmak için yoğun bir kampanya başlatmışlardı. Bu kampanyanın arkasından yapılan bir açıklamada toplantıya Sezer'in katılmayacağı Türkiye'nin daha alt düzeyde bir temsilci vasıtasıyla temsil edileceği açıklandı. Ancak bugünlerde konu yeniden gündeme geldi. Bazı siyasi çevreler Türkiye'nin bu toplantıda cumhurbaşkanı düzeyinde temsil edilmesinin her yönden kendi yararına olduğunu vurguluyorlar.

Fazilet Partisi genel başkanı Recai Kutan konuyla ilgili açıklamasında zirvede Türkiye'nin çok önemli bir konumda olduğunu vurgulayarak: "İran bizim için çok önemli bir konuma sahip. İlişkilerimiz iyi bir düzeyde tutulmalı" dedi. Daha önce dış işlerinden sorumlu devlet bakanlığı yapmış olan FP Kayseri milletvekili Abdullah Gül de şunları söyledi: "Türkiye, Türk cumhuriyetlerinden dışlanmış durumda. ECO Zirvesi denince akla gelen Türk cumhuriyetleridir. Türkiye menfaatleri gereği bu toplantıya katılmak ve Rusya'nın etkinliğini artırdığı Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerini yeniden oluşturmak zorundadır."

Bazı yorumcular da Türkiye'nin, Kıbrıs meselesiyle ilgili tutumundan hiçbir şekilde taviz vermeyen Yunanistan'a gül uzatırken, Çeçenistan'da katliam gerçekleştiren Rusya'yla ilişkilerini geliştirirken, Filistinlilere zulümde sınır tanımayan İsrail'le çok sıkı münasebetler içine girerken İran'la ilişkilerini bozmasının hiç de akılcı olmadığını dile getirdiler.

Bu arada Türkiye Dışişleri bakanlığı müsteşarı Sermet Atacanlı, İran'la Türkiye arasındaki ilişkilerde herhangi bir kriz olmadığını açıkladı. Atacanlı: "İki ülke arasındaki ilişkilerin iktisadi, ticari ve siyasi boyutları var. Her iki ülkenin de yararına bunların devam ettirilmesini istiyoruz" dedi.