Türkiye'de Yeni Hükümet Senaryoları

Öncelikle okuyucularımıza şunu duyurmak istiyorum: Allah izin verirse bundan sonra her hafta es-Sebil okuyucularıyla birlikte olmaya çalışacağız. Yüce Allah fırsat verirse bu köşeden sizlere, özelde Türkiye'de, genelde ise bütün Türk dünyasında meydana gelen gelişmelerden önemli gördüklerimizi aktarmaya çalışacağız. Bilindiği üzere Türkiye ve Türk dünyası artık canlı ve hareketli gelişmelere sahne oluyor. Buralarda önemli gelişmeler oluyor ve sanıyoruz bu gelişmeleri bütün İslâm dünyasındaki kamuoyu merakla izliyor. Biz de es-Sebil okuyucularını bu konuda doğru bir şekilde bilgilendirebilmek ve olayların İslâmi bir bakış açısıyla değerlendirmesini yapabilmek için elimizden gelen gayreti sarf etmeye çalışacağız. Okuyucularımızın bu yazıları ilgiyle izleyecekleri kanaatindeyiz.

Bugünlerde Türkiye'de gündemin birinci sırasında yine hükümet senaryoları yer alıyor. Bu konuda iki şey konuşuluyor: Birincisi: RP ANAP koalisyonu çalışmaları neden sonuçsuz kaldı? İkincisi: Yeni hükümeti kimler kuracak?

RP ANAP koalisyonu çalışmalarının sonuçsuz kalması hakkında çeşitli iddialar var. Bazıları ordu istemediğinden dolayı ANAP'ın son anda her şeyi bozduğunu ve yeniden ANAYOL (ANAP DYP) formülüne döndüğünü ileri sürüyorlar. Hatta ismini açıklamayan eski bir DYP'li bakan: "Hükümeti kurun dediler kuruyoruz" şeklinde açıklama yaparak yeniden ANAYOL hükümetinin kurulması yolunda çalışmaların başlatılması talimatının askeriyeden geldiğini ima etti. Hatta The Guardian adlı bir yabancı yayın organı "İslâmcıların hükümet kurmaları engellendi" şeklinde bir haber yayınlayarak, ANAP'ın RP'yle arasındaki bağları koparmasının kendi kararı olmadığını, gelişmelerin partiler üstü birtakım çevrelerin talimatları doğrultusunda yönlendirildiğini dile getirdi. RP'nin, büyük parti olduğu halde başbakanlık makamını ANAP'a bırakmak dahil Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş tavizler vermesine rağmen ANAP'ın ani bir şekilde her şeyi terk ederek yeniden ANAYOL formülüne dönmesi de işin kendisini aşan bir yanının olduğunu ortaya koyuyor. İsrail başbakanı Şimon Peres'in de Türkiye'de İslâmcı bir partinin ortak olacağı hükümetin kurulmasına izin vermeyecekleri yolunda açıklama yaptığını hepimiz hatırlıyoruz. Gerçi Peres daha önce bu açıklamasının yanlış anlaşıldığını ileri sürdüyse de neyi kastettiği ifadelerinden gayet net bir şekilde anlaşılıyordu. Zaten ANAP'ın da RP'yle görüşmeleri sürdürürken bir yandan da DYP'yle gizli görüşmeleri sürdürdüğü son gelişmelerden sonra ortaya çıktı. ANAP'ın siyâsi ahlâkla uyuşmayan bu davranışı değişik çevrelerin de tenkidine yol açtı.

Şimdi yeni hükümet senaryolarına gelelim. Hükümeti kurma çalışmaları yine ANAP genel başkanı Mesut Yılmaz tarafından sürdürülüyor. Fakat bu kez DYP'nin ortak olacağı bir hükümet formülü üzerinde duruluyor. Ne var ki, DYP'nin ortak olmasıyla iş bitmiyor. Çünkü ANAP ve DYP'nin meclisteki sandalye sayısı bir hükümet kurmaya yetmiyor. Üçüncü bir partinin desteğine ihtiyaç var. Üçüncü parti ise mutlaka iki sol partiden biri olacak. Yani ya eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in liderliğindeki Demokratik Sol Parti (DSP) veya hâlen Tansu Çiller hükümetinde dışişleri bakanlığı yapan Deniz Baykal'ın liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olacak. Fakat bu konuda da çeşitli pürüzler var: Her şeyden önce adı geçen sol partilerden hiçbiri hükümete girmek istemiyor. Çünkü bu partiler birbirlerine rakip durumdalar. Türkiye'nin ağır ekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğu şu dönemde hangisi hükümete girerse gelecek seçimlerde o zararlı çıkacak. Yani eğer DSP hükümete girerse önümüzdeki seçimlerde sol oylar CHP'ye kayacak, CHP girerse bu kez DSP'ye kayacak. Sol partiler bunu bildiklerinden hep rakiplerini hükümete girmeye zorluyorlar. Ama hiçbiri hükümete girmeye yanaşmıyor. Sadece Ecevit, RP'siz bir hükümet kurulabilmesi için ANAYOL hükümetine dışarıdan destek verebileceğini yani hükümete ortak olmadan sadece mecliste güvenoyu verebileceğini söyledi. Ancak son açıklamaları bu konuda da tereddütlü olduğunu gösteriyor. Çünkü son açıklamalarında: "Güven oylamasında "evet" oyu verirsek, hükümetin bütün hatalarına ortak oluruz. Dolayısıyla bizim yapacağımız oylamada çekimser kalmaktır" ifadelerini kullandı. Sol partilerin çekimser kalmaları durumunda ise ANAYOL (ANAP-DYP) hükümeti meclisten güvenoyu alamayacağından iş yine çözümsüz kalacak. Bunun yanı sıra başbakanlık konusu yine sorun olmaya başladı. ANAP, RP'yle köprüleri attığında ortalıkta DYP'nin ilk başbakanlığın Mesut Yılmaz'a verilmesini kabul ettiği söylentileri vardı. Ama öte yandan ANAP'ın RP'yle koalisyon çalışmalarına nokta koyarak yeniden ANAYOL formülüne dönmesine tepki gösteren Büyük Birlik Partisi'ne mensup 7 milletvekili ANAP'tan istifa etti. (Bunlar genel seçimlerde ANAP'la işbirliği yaparak onun listesinden meclise girmişlerdi). Bu istifa olayı üzerine ANAP'ın meclisteki milletvekili sayısı 126'ya düştü. Bunu fırsat bilen Tansu Çiller kendi partisinin büyük parti olduğu iddiasıyla ilk başbakanlık sırasının kendi hakkı olduğunu ileri sürmeye başladı. Bundan dolayıdır ki, ANAP'la DYP arasında gerçekleştirilen ilk resmi görüşmelerden bir sonuç çıkmadı.

Gelişmeler gösteriyor ki, hükümet konusu Türkiye'de daha bir süre tartışılacak. Sonuçta bir hükümet kurulup kurulamayacağı ise meçhul. RP'nin iktidara gelmesini istemeyenler yakın bir gelecekte seçime gidilmesinden de korkuyorlar. Çünkü böyle bir seçimde RP'nin oylarını artıracağı kesin. Öteki tarafta ise değişen bir şey olmayacak.