Mübarek'in Demokrasi Anlayışı

Mısır devlet başkanı Hüsni Mübarek, ABD tarafından demokrasi ödülüyle ödüllendirilmiş biridir. Böyle bir ödüle mazhar olmak öyle kolay bir iş değildir. Mısır aynı zamanda İsrail'den sonra en çok ABD yardımı alan ülkedir. Bu kadar yardıma lâyık olmak da kolay değildir. Bunların yanı sıra Mısır devlet başkanı siyonistlerin ileri gelenlerinin övgüsünü kazanabilmiş biridir. İsrail başbakanı İzak Rabin'in İslâmi hareketlerle ilgili özel müsteşarı Emanuel Sewen bir açıklamasında: "Köktenci İslâmi hareketler tehlikesinin atlatılması konusunda Mısır yönetiminin başarılı olacağına inandıklarını" söylüyor ve bunu da şu düşüncesine dayandırıyordu: "Baskı ve kuvvete başvurulmasının köktenci İslâmi hareketlerden kurtulmayı sağlamayacağı görüşü doğru değildir. Ancak meseleyi kökten çözebilecek bir şekilde kuvvete başvurulması şarttır."

Mübarek'in bütün bu ödüllere, övgülere ve yardımlara lâyık olabilmek için nasıl gecesini gündüzüne kattığını Mısır'ı tanıyanlar bilirler. Ona sömürgeci güçler nezdinde en çok değer kazandıran ameli yukarıdaki sözlerden de anlaşılacağı üzere İslâmi hareket üzerindeki baskısıdır. Onun baskı ve zulmünden bütün İslâmi cemaatler paylarını almaktadırlar. Son dönemde baskı ve zulmünü daha çok Müslüman Kardeşler cemaati üzerinde yoğunlaştırdı. Bunun sebebi ise yaklaşan genel seçimler. Müslüman Kardeşler cemaati önümüzdeki yıl içinde gerçekleştirilecek olan genel seçimlere İşçi Partisi'yle işbirliği yaparak katılacağını açıklayınca rejim bu cemaati her yönden kıskaca alma operasyonuna girişti. Çünkü bu cemaatin geniş bir halk tabanına sahip olduğunu, ayrıca seçimlere hile karıştırılmaması durumunda rejime tepki oylarının da Müslüman Kardeşler - İşçi Partisi ittifakına gidebileceğini biliyordu. Bu yüzden Müslüman Kardeşler'in ileri gelenlerinden seçimlerde aday olabileceklerinden ve halk üzerinde etkili olabileceklerinden endişe ettiği yüzlerce insanı tutuklattı. Üstelik tutukladıklarını sivil mahkemelere değil askeri mahkemelere sevk etti.

Normalde siyâsi sebeplerden dolayı tutuklanan sivillerin askeri mahkemelerde yargılanması askeri cuntaların ülkeye hâkim olduğu dönemlerde görülen bir durumdur. Demokrasi ödülüne de lâyık görülen Mısır cumhurbaşkanı ise kendisinin ülkesini demokrasiyle yönettiğini ileri sürüyor. Ancak söylenene değil yapılana bakmak gerekir. Sırf seçimlerde aday olacaklarından korkulduğu için ülkenin elit tabakasına mensup doktorlardan, mühendislerden, profesörlerden, din alimlerinden oluşan yüzlerce insanın tutuklanmasının, sonra da bu insanların askeri mahkemelere sevk edilerek yargılanmalarının ülkede ne tür bir rejimin hâkim olduğunu ortaya koyuyor.