Yemen Seçimleri - 1993 -I

Yemen, Türkiye'de çok fazla tanınmayan bir ülkedir. Ancak bu ülke özellikle son yıllarda önemli gelişmelere sahne oldu. İki Yemen'in birleştirilmesi tüm Yemen halkı açısından güzel ve olumlu bir gelişme olmuştu. Ancak Güney Yemen'deki eski Sosyalist rejimin tek partisi durumundaki Sosyalist Parti demokratik yollarla elde edemeyeceği bazı şeyleri pazarlık ve tehdit yoluyla elde etmeye kalkışınca çok uzun sürmeyen bir iç savaş yaşanmıştı. Bu iç savaşın uzun sürmemesinin en önemli sebebi ise Sosyalist Parti'nin halk desteğinden tamamen yoksun olmasıydı. Zoraki savaştırmaya kalkıştığı askerler de savaşmayı değil Kuzey Yemen güçlerine teslim olmayı tercih edince de, başta Ali Salim el-Biyd olmak üzere Sosyalist Parti'nin ileri gelenleri ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlardı. Oysa bu savaşta ABD, başta İngiltere olmak üzere bütün Batılı güçler ve onların Ortadoğu'daki temsilcilerinden olan Suud yönetimi Sosyalist Parti'yi destekliyorlardı. Ancak onların bütün desteklerine ve maddi açıdan yardımcı olmalarına rağmen halk desteğinden mahrumiyet ve diktacı zihniyetin halk üzerinde bıraktığı olumsuz etki Sosyalist Parti'nin büyük bir hezimete uğramasına yol açmıştı. Aslında bu olaydan bütün diktacı ve baskıcı zihniyet sahiplerinin ibret almaları gerekirdi. Ama bugün hala birçoklarının sultalarını baskıcı ve devlet şiddetini esas alan uygulamalarla sürdürebileceklerine inandıklarını görüyoruz.

Yemen'de 27 Nisan 1993 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerde eski Kuzey Yemen'in cumhurbaşkanı olan ve halen birleşik Yemen Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığı görevini sürdüren Ali Abdullah Salih'in liderliğini yaptığı Yemen Halk Kongresi 301 üyeli parlamentoda 122 sandalye kazanarak birinci parti olmuştu. İslami çizgide olan ve Müslüman Kardeşler cemaatinin Yemen kolunun siyasi kanadı niteliği taşıyan Yemen Islah Birliği de 63 sandalye kazanarak ikinci parti olmuştu. Bu iki parti ülkede halen iktidarda olan koalisyon hükümetinin ortakları durumundadırlar.

Yemen'de 27 Nisan 1997 tarihinde yani önümüzdeki Pazar günü yeni bir genel seçim yapılacak. Seçimin en güçlü partileri olarak yine adı geçen iki parti görülüyor. İç savaşta taraf olan sosyalist liderler her ne kadar ülkeyi terk ettilerse de Yemen'de Sosyalist Parti varlığını yine sürdürüyor. Partinin yöneticileri genellikle eski Güney Yemen'in sosyalist kadrolarından oluşuyor. Ancak bu partinin ileri gelenleri seçimlerin adil ve dürüst bir şekilde gerçekleştirileceğinden şüpheli olduklarını söyleyerek önümüzdeki Pazar günü gerçekleştirilecek seçimleri boykot kararı aldılar. İşin gerçeğinde Sosyalist Parti seçim yoluyla bir başarı elde edemeyeceğini bildiğinden halk desteğinden bütünüyle yoksun olduğunun açığa çıkmaması için seçimlere katılmamayı tercih ediyor ve bu hareketine de belirtilen şekilde gerekçe oluşturuyor.

Öte yandan Yemen Halk Kongresi ile Abdullah ibnu Huseyn el-Ahmer'in liderliğindeki Yemen Islah Birliği seçimlerin adil bir şekilde gerçekleştirilmesi ve gereken tedbirlerin alınması için aralarında bir anlaşma imzaladılar. Bunun yanı sıra cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih uluslararası kuruluşlardan Yemen'deki seçimleri yakından izlemek üzere gözlemci göndermelerini istedi.

Bu ülkede 1993 seçimlerine 22 parti katılmıştı. Bu seçimlere de bir hayli parti katılıyor. Bunların başında gelen ve yukarıda sözünü ettiğimiz Genel Halk Kongresi liberal çizgidedir. İslami çizgiyi temsil eden parti ise Yemen Islah Birliği'dir. Diğerleri genellikle sosyalist, Nasırcı (eski Mısır diktatörü Abdunnasır'ın anlayışını savunan), kavmiyetçi veya muhafazakar partilerden oluşmaktadır.

Yemen'de İslami açıdan olumlu ve önemli değişimler yaşanmaktadır. İslami hareket de günden güne güçleniyor. İslami hareketin başını ise Müslüman Kardeşler cemaatinin bu ülkedeki kolu çekmektedir. Her ne kadar Yemen'deki gelişmeler bizim ülkemizde çok fazla kimsenin ilgisini çekmiyorsa da çağdaş sömürgeci güçler bu ülkedeki gelişmeleri yakından izliyor ve ülkedeki İslami hareketin güçlenmesinden, yönetime ortak olmasından ciddi şekilde rahatsız oluyorlar. Bölgedeki bazı saldırgan güçleri üzerine kışkırtmaları da bu yüzden.

Yemen Seçimleri - 1993 -II

Yemen seçimlerinin kesin sonuçları açıklandı. Yapılan açıklamalara göre İslami hareketi temsil eden Yemen Islah Birliği'nin parlamentodaki üye sayısı 63'ten 53'e geriledi. Liberal çizgide olan ve genel başkanlığını cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in yaptığı Genel Halk Kongresi ise 187 sandalye alarak 301 üyeli parlamentoda tek başına hükümeti kurabilecek bir çoğunluk elde etti. 54 sandalyeyi bağımsızlar aldı. Kalanı da bazı küçük partiler paylaştılar.

Seçim öncesinde Genel Halk Kongresi'yle Yemen Islah Birliği seçimlerin dürüst olması ve herhangi bir hile yoluna başvurulmaması üzere bir anlaşma yapmışlardı. Bu anlaşma aslında Genel Halk Kongresi'nin Yemen Islah Birliği'ne bir taahhüdü anlamı taşıyordu. Çünkü hükümetin güçlü partisi o olduğu gibi cumhurbaşkanlığı da onun elinde olduğundan seçimlerde dürüstlüğü sağlayacak mekanizmaların kontrolü bu partinin elindeydi. Ancak şimdi Yemen Islah Birliği, Genel Halk Kongresi'ni taahhüdünü yerine getirmemekle ve seçimlerde hile yoluna başvurmakla suçluyor. Seçimleri yakından takip eden bazı kişilerin de seçimlere hile karıştırıldığı ve kontrol mekanizmalarının büyük ölçüde Genel Halk Kongresi'nin elinde olmasından dolayı bu partinin daha çok oy almasının sağlandığı yolunda yorumlar yaptığına şahit oldum.

Genel Halk Kongresi'nin lideri ve Yemen cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih geçen dönemde Yemen Islah Birliği'yle koalisyon hükümeti kurmasına ve son seçimler öncesinde bu partiyle bir anlaşma yapmasına rağmen seçimlere kısa bir süre kala Islah Birliği'ni sert bir şekilde tenkit eden ve bu partiye yönelik ağır ithamlarda bulunan bir konuşma yapmıştı. Bu konuşmada ve Ali Abdullah Salih'in tutumunda belki Batı ve ABD'nin baskısının etkisi olabilir. Çünkü Yemen, Körfez savaşında Irak'ın yanında yer almasından ve İslami bir partiyi hükümete ortak etmesinden dolayı son birkaç yıldır şiddetli bir dış baskıya, komplolara ve saldırılara maruz kalmaktadır.

Seçimlerde liberal çizgideki Genel Halk Kongresi'nin oylarını artırmasında belki yapılan birtakım hilelerin etkisi olmuş olabilir. Ancak bizce eski Güney Yemen halkının oylarının bu noktada nazarı dikkate alınması gerekir. Güney Yemenliler, iki Yemen'in birleşmesinden önce oylarını Sosyalist Parti'ye vermek zorunda kalıyorlardı. İki Yemen'in birleşmesinden hemen sonra ve bundan dört yıl önce yapılan seçimlerde de yine Güney Yemen'de Sosyalist Parti'nin borusu ötüyordu. Çünkü Sosyalist Parti'nin güdümündeki Güney Yemen ordusu ve silah gücüne sahip diğer organları henüz dağıtılmamıştı. Bu güçlerin kaynaştırılması ve iki Yemen arasında tam bir birleşmenin sağlanması ancak 1994'teki iç savaştan sonra mümkün olabildi. İç savaş öncesinde Güney Yemen'de hala Sosyalist Parti'nin borusu öttüğünden 27 Nisan 1993 seçimlerinde bu parti Yemen parlamentosunda 56 sandalye kazanmayı başarmıştı. Sosyalist Parti, hile yapılacağını ve seçimlerin dürüst olmayacağını gerekçe göstererek son seçimlere katılmadı. Asıl endişesi ise önceden devletin baskı gücünü kullanarak aldığı oylarını alamaması ve böylece gerçekte hiçbir halk desteğine sahip olmadığının ortaya çıkmasıydı. İşte bu partinin eski tabanının oylarının önemli bir kısmının Genel Halk Kongresi'ne kaymış olması muhtemeldir. Öte yandan Islah Birliği'nin oylarında sayı itibariyle düşme olmasa da, Genel Halk Kongresi'nin oyları artınca, seçim sisteminde uygulanan formül gereğince parlamento aritmetiği bu parti lehine değişmiş bu durum da Yemen Islah Birliği'nin sandalye sayısını olumsuz etkilemiştir. Çünkü Yemen'de de Türkiye'deki gibi nispî temsil sistemi uygulanmaktadır. Örneğin on bin seçmeni olan bir bölgede 1993 seçimlerinde Sosyalist Parti'nin 3900, Yemen Islah Birliği'nin 3100, Genel Halk Kongresi'nin de 3000 oy aldığını ve buradan iki parlamenter çıktığını farz edelim. Oy sıralaması gereği bu parlamenterlerin biri Sosyalist Parti'den diğeri Yemen Islah Birliği'nden olacaktır. Son seçimlerde bu bölgede Yemen Islah Birliği'nin oy sayısını aynen koruduğunu ancak Genel Halk Kongresi'nin Sosyalist Parti tabanından gelen oylarla bu bölgede oy sayısını 6500'e çıkardığını farz edelim. Bu durumda Genel Halk Kongresi'nin oylarının yarısı 3250 olacağından ve bu sayı Islah Partisi'nin toplam oy sayısını geçeceğinden her iki parlamenter de Genel Halk Kongresi'nden olacak dolayısıyla Islah Partisi buradan aldığı sandalyeyi kaybetmiş olacaktır.

Seçim sonuçları Islah Partisi açısından sevindirici olmasa da biz daha önce söylediğimiz: "Yemen'de ümit verici gelişmeler var" sözümüzü tekrar ediyoruz. Allah'ın izniyle bütün İslam aleminde İslami uyanış hareketi açısından ümit verici gelişmeler var. Temennimiz parçaların bir araya gelerek bir bütün oluşturulmasıdır. İşte o zaman ümmet yeniden izzetine kavuşmuş olacak.

Yemen Seçimleri - 1993 -III

Geçen ayki yazımızda İslam aleminde yapılan seçimlerin genel değerlendirmesini yapmış bu arada Yemen'de gerçekleştirilecek genel seçimlerden de kısaca söz etmiştik. Bu sayıda Yemen seçimlerinin sonuçları üzerinde durmak ve bu sonuçların genel bir kritiğini yapmak istiyoruz.

Yemen seçimlerinde, liberal çizgideki Genel Halk Kongresi 301 üyeli parlamentoda 187 sandalye kazanarak tek başına hükümeti kurabilecek kadar bir çoğunluğu elde etti. İslami hareketi temsil eden Yemen Islah Birliği'nin sandalye sayısı ise 63'ten 53'e geriledi. 54 sandalyeyi bağımsızlar kazandılar. Geriye kalan 7 sandalyeyi de bazı küçük partiler paylaştılar.

Yemen Islah Birliği, genel başkanlığını cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in yaptığı Genel Halk Kongresi'ni seçimlere hile karıştırmakla suçladı. Aslında seçim öncesinde, koalisyon hükümetinin iki ortağı durumundaki Yemen Islah Birliği ile Genel Halk Kongresi, seçimlerin hilesiz bir şekilde gerçekleştirilmesi üzere aralarında bir anlaşma imzalamışlardı. Bu anlaşma Yemen Islah Birliği'nden çok Genel Halk Kongresi'ni sorumluluk altına sokuyordu. Çünkü bu parti hem cumhurbaşkanının partisi olması, hem de hükümetin büyük ortağı ve aynı zamanda sistemi temsil eden parti olması dolayısıyla seçimin hilesiz bir şekilde gerçekleştirilmesinde rol oynayacak parti durumundaydı. Ancak gerek Yemen Islah Birliği'nin açıklamaları ve gerekse Yemen'den direk olarak aldığımız birtakım haberler adı geçen partinin seçim öncesinde imzaladığı anlaşmaya bağlı kalmadığını, devletin imkanlarını kendi adamlarının kazanması için kullandığını ortaya koymaktadır. Genel Halk Kongresi'nin ve onun lideri durumundaki Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in böyle davranmasında birtakım dış güçlerin baskısının da önemli rol oynadığını sanıyoruz. Nitekim ABD'nin Yemen'deki seçimlerin sonuçlarından memnun olduğunu açıklaması bunu göstermektedir. Çağımızın sömürgeci güçlerinin başını çeken ABD için önemli olan oyunun kurallarına göre oynanması değil, herhangi bir ülkede kendi çıkarlarını muhafaza edecek kadronun iktidarının garanti altında tutulmasıdır. ABD ve İsrail geçtiğimiz dönemde Yemen Islah Birliği'nin hükümete ortak olmasından ciddi şekilde rahatsız oluyordu. Bu ülkeye uygulanan ekonomik baskı, Eritre'nin ABD ve İsrail'in tahrikleriyle Kızıldeniz'de bulunan ve Yemen'e ait olan Hanniş adalarını işgal etmesi, Suudi Arabistan'ın Yemen'le arasındaki bir sınır meselesini bu dönemde özellikle gündeme getirmesi ve problem çıkarması hep bu yüzdendi. Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih de zaten liberal çizgide olduğundan İslami bir siyasi partiyi tasfiye etmek onun işine geliyordu. Bu yolla hem kendisini sıkıştıran ABD vs. gibi dış güçleri rahatlatmayı hem de kendi partisinin iktidardaki gücünü artırmayı yani bir taşla iki kuş vurmayı hedeflemiş olabilir. Güya demokrasi gözcülüğü yapan birtakım uluslararası organlar da çağdaş sömürgeci güçlerin işlerine gelen hile ve oyunları görmezlikten geldiklerinden Ali Abdullah Salih bu yönden de kendisini rahat hissetmiştir.

Bu gerçekleri göz önünde bulundurmakla birlikte Yemen Islah Birliği'nin parlamentodaki sandalye sayısının azalmasını sadece seçimlerdeki hilelere ve devlet imkanlarının Genel Halk Kongresi lehine kullanılmasına yüklemek de doğru olmaz. Bizim kanaatimize göre Genel Halk Kongresi'nin oylarının artmasında eski Güney Yemen'de iktidarı elinde bulunduran Sosyalist Parti'nin etkisiz hale gelmesinin de önemli rolü olmuş olabilir. Geçen ayki yazımızda da dile getirdiğimiz üzere Sosyalist Parti, dürüstçe yapılmayacağını ileri sürerek 27 Nisan 1997 seçimlerini boykot etmişti. Ancak Sosyalist Parti'nin asıl endişesi Güney Yemen'de dizginlerin elinden alınması dolayısıyla geçmişte Sosyalist Parti'ye oy vermekten başka seçenekleri olmayan kitlelerin bu sefer istedikleri partiye oy verme gibi bir imkanı elde etmiş olmalarından kaynaklanıyordu. İnsanların tek tercihli seçim sisteminden çok tercihli seçim sistemine geçmeleriyle birlikte Sosyalist Parti ister istemez marjinal bir parti durumuna düşmüş oldu. Ancak geçmişte bu partiye oy vermek zorunda bırakılanların önemli bir kesiminin liberal çizgideki Genel Halk Kongresi'ne oy vermiş olmaları mümkündür. Yemen'de nispî temsil sisteminin uygulandığı düşünülürse oy oranındaki artışın parlamentodaki sandalye sayısına katlanarak yansıdığı anlaşılır. Bu durumda ikinci sırada gelen partinin oy oranında bir azalma olmasa bile sandalye sayısında azalma olması mümkündür. Çünkü bilindiği üzere nispî temsil sisteminde herhangi bir partinin oy oranı diğerine nispetle arttığında ikinci partinin oylarında bir değişme olmasa bile onun daha önce kazanmış olduğu sandalyeyi alabilir.

Bununla birlikte, dış baskılara, şu anda Yemen'deki rejimin emniyet sübabı niteliği taşıyan Genel Halk Kongresi'nin seçimlerde siyasi oyunlara başvurmasına ve Sosyalist Parti'nin devre dışı kalmasından kaynaklanan oy kaymasına rağmen Yemen Islah Birliği'nin sandalye sayısını 53'te muhafaza etmesi bu partinin oturmuş bir tabanının olduğunu ortaya koymaktadır. Fakat elde edilen sonucu da iyi kritik etmek gerekir. "Sosyalist Parti'nin tabanının Islah Partisi'ne kayması sağlanamaz mıydı?" sorusu sorulabilir. Ancak geçmişteki sosyalist diktatörlük döneminde insanların dini hayattan büyük ölçüde uzaklaştırılmış olduklarını ve çağdaş medya organlarının İslami hareketi olduğundan farklı göstermeye çalışmalarını da nazarı dikkate almak gerekiyor.

27 Nisan 1997 seçimleri sonuçlarının Islah Partisi açısından sevindirici olmamasına rağmen bu ülkede İslami açıdan ümit verici gelişmeler olduğu sözümüzü bu yazımızda tekrar etmek istiyoruz. ABD'nin, Yemen'deki rejimin emniyet sübabı olarak gördüğü Genel Halk Kongresi'nin seçimlerde birtakım siyasi oyunlara başvurma gereği duyması da bu ülkedeki İslami uyanışın oldukça etkili bir konuma gelmesinden duyduğu rahatsızlıktan kaynaklanmaktadır. Ancak bugün için bir çıkış yolu olarak görülen siyasi oyunların İslami uyanışın ilerleyişini durduramayacağı bir gerçektir.

Yemen'de İslami faaliyetler sadece siyasi çalışmadan ibaret değildir. Siyasi parti boyutu ülke genelinde yürütülen faaliyetlerin sadece bir yönünü oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra eğitimden, basına; sağlıktan spora çok değişik alanlara yönelik İslami amaçlı faaliyetler yürütülmektedir.

Seçim sonrasında Genel Halk Kongresi'nin hükümete ortak olması çağrısına rağmen Yemen Islah Birliği muhalefette kalmayı tercih etti. Genel Halk Kongresi, kendisinin tek başına iktidarda kalabilecek bir parlamento desteğine sahip olduğu sürece Islah Birliği'nin karar mekanizmasında herhangi bir rolünün olmayacağını bilakis bu partinin kendisinin iktidar yüküne ve icraattan kaynaklanan yıpranmaya ortak olacağını biliyordu. Bundan dolayı ona iktidara ortak olması çağrısını yöneltmekten çekinmedi. Islah Birliği de doğal olarak bu durumu gördüğünden iktidara ortak olmayı değil muhalefette kalmayı tercih etti.

Yemen'deki İslami hareketin gelişmeleri iyi değerlendireceğini, çağdaş sömürgeci güçlerin siyasi oyunlarına karşı sağlam binalar oluşturabilmek ve parlak bir gelecek hazırlamak için gayret sarf edeceğini umuyoruz.

Bilindiği üzere iktidarda olmanın birtakım avantajları olsa da dezavantajları da olmaktadır. Özellikle koalisyon hükümeti içinde ya da rejimin baskı ve dizginleme mekanizması içinde iktidara gelmenin dezavantajları daha çoktur. Yemen Islah Birliği'nin son seçimlerde önemli bir başarı gösterememesinde de daha önce iktidara ortak olmasının rolü olmuş olabilir. Çünkü iktidara bir koalisyon hükümeti içinde ortak olduğundan karar mekanizmasını yeterince etkileyemiyor, dolayısıyla kendi programını tam olarak uygulayamadığı gibi icraattan kaynaklanan yıpranmadan payını almak zorunda kalıyordu. Bu dönemde muhalefette kalması dolayısıyla böyle bir dezavantajı olmayacaktır. Yaşadığı tecrübelerden de dersler çıkararak bu dönemde uzun vadeli hedefler için çalışmaları hızlandıracağını umuyoruz.