1997 Değerlendirmesi

Taliban'dan Dostum'a Darbe

Afganistan'da işgalci Rus kuvvetleri karşısında yıllarca destansı bir mücadele veren grupların kendi içlerindeki uzlaşmazlıklarının Taliban diye bilinen yapay bir grubun ortaya çıkmasına ve bu grubun Kabil'de yönetimi ele geçirmesine zemin hazırladığını biliyoruz. Afganistan'da güç dengeleri içinde belli bir yer edinen ve özellikle "Özbek" kökenli olması dolayısıyla arkasında basite alınamayacak bir kuvvet oluşturan Necibullah dönemi kalıntısı bir general vardı: Raşid Dostum.

Raşid Dostum, Necibullah sonrasında kendini öyle hassas bir noktaya yerleştirmeyi başarmıştı ki, çoğu zaman onun oturduğu kefe daha ağır gelebiliyordı. Bu yüzden karşıt taraflara üstünlük sağlamak isteyenler onu kendi taraflarına çekebilmek için önemli tavizler vermekten, siyasi senaryolara girmekten çekinmiyorlardı. Rabbani'nin "Pençir Aslanı" diye anılan komutanı Ahmedşah Mes'ud, Necibullah sonrasında Kabil'e girebilmek ve rakip gruplara üstünlük sağlayabilmek için onunla anlaşmıştı. Mes'ud'un bu davranışı üzerine Hikmetyar, Kabil'in önemli tepelerinden birine kuvvetlerini yerleştirerek şehri bombalamaya başlamıştı. Hikmetyar'ın bu şekilde davranmasında en çok dayandığı gerekçesi Mes'ud'un Dostum'la anlaşarak cihad süresince etkinlik gösteren muhtelif grupları devre dışı bırakmaya çalışmasıydı. Ancak gün geldi, devran geçti Hikmetyar'ın kendisi de bazı dengeleri lehine çevirebilmek için Dostum'la işbirliği içine girdi.

Şu var ki Dostum'la yapılan anlaşmaların ortak yanı pragmatist yani çıkarı, kişisel hesabı esas alan anlayış üzere şekillenmesiydi. Pragmatist hesapların ise belli bir ilkesi olmayacağından şartlar doğrultusunda şekillenmesi doğaldır. Ama Dostum kendisinin oturduğu o hassas noktayı çok iyi kullanarak, arkasına topladığı güçle bazı önemli noktaların kontrolünü ele geçirmeyi başarmıştı. Fakat Dostum'un arkasında toplananlar ona bağlılıklarından ve onu çok sevdiklerinden gelmemişlerdi. Bunların önemli bir kısmı eski komünist rejimin kalıntılarıydı ve Dostum'u bir tür şemsiye olarak kullanıyorlardı. Bazıları gidecek başka yerleri olmadığı için onu tercih etmişlerdi. Bazıları da ulusal hesaplar peşindeydiler. Yani Dostum'un etrafını saranlar genellikle inançlı bir kadro değil çıkarcı bir kadro oluşturuyorlardı.

İşte bu kadronun önemli elemanlarından olan General Abdülmalik'in Dostum'a karşı ayaklanarak Taliban tarafına geçmesi kısa sürede bütün dengelerin Dostum aleyhine değişmesine yolaçtı. Ayaklanmacılarla Taliban birlikleri ortak hareket edince Dostum kontrolündeki şehirleri tek tek kaybetti. Tehlikenin kapıya kadar dayandığını görünce de ortalıktan kayboldu. Afganistanlılar: "Bu adam nereye kaçtı?" derken biribirden Ankara'da ortaya çıktı. Ve Özbek asıllı General Abdürraşid Dostum Türkiye yönetiminden siyasi sığınma hakkı taleb etti. Böylece Türkiye'den de "bir önemli adam (!)" siyasi sığınma hakkı taleb etmiş oldu.