9 Şubat 2005 Çarşamba, Vakit gazetesi
İstanbul bugünlerde kara teslim. Dolayısıyla hareketlilik de biraz az. İstanbul'daki hava durumu da Türkiye'nin tümünü etkiliyor. Türkiye'de hava şartlarının hareketliliği ciddi şekilde engellemesine rağmen İslâm coğrafyasında hareketlilik kesintisiz bir şekilde devam ediyor.
Irak'ta bu sıralarda gündemi birinci derecede meşgul eden konu seçimler. Seçimlerden çıkan sonuçlar henüz tam netlik kazanmış değil. Ama sonuçların önceden tahmin edilenlerden farklı olacağını sanmıyoruz. Daha önce değişik vesilelerle dile getirdiğimiz üzere bu seçimlerin asıl amacı Irak halkının iradesinin tam olarak ortaya çıkmasına imkân sağlamak değil, işgalcilerin istedikleri tarzda bir yönetim biçimine meşruiyet kazandırmaktır. Dolayısıyla çıkacak sonuçlar ne olursa olsun ülkenin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine bir katkı sağlamayacaktır. Ayrıca ülke halkının önemli bir kesimi seçimleri boykot ettiğinden çıkacak sonuçlar çözüm getirmeyecektir. Çünkü çözüm ülke halkının tüm kesimlerinin temsil edilmesine imkân sağlayacak bir idari yapının ortaya çıkmasıyla ancak mümkün olabilir. Bu seçimlerde ise belli bir kesim kendi çalıp kendi oynamıştır. Dolayısıyla çıkacak sonuçlarda oy oranlarının sadece oy kullananların sayısına göre değil oy kullanma hakkına sahip olmaları gereken tüm ülke vatandaşlarının sayısına göre değerlendirilmesi gerekir. Yani sonuçları değerlendirirken boykot edenlerin oranlarının da göz önünde bulundurulması gerekir. Çünkü onlar da bir tercih yapmış ve oy kullanmamak suretiyle tavırlarını ortaya koymuşlardır.
Sonuçlara bu açıdan yaklaşılırsa, oy kullanmayanların oranlarının seçime giren partilerden en çok oy alanın aldığı oy oranından daha fazla olduğu görülür. O halde burada seçimi kazanan siyasi akım en fazla oy alan parti değil oy kullanmamak suretiyle tavır koyan, böylece işgale ve ona hizmet edecek kukla yönetime meşruiyet kazandırmak istemeyen akımdır. Seçimlerde kendileri çalıp kendileri oynayanların içinde en çok oy alanların "biz kazandık" demeleri realiteyi yansıtmaz. Irak seçimlerinin ayrıntısı üzerinde değerlendirme yapılabilmesi için sonuçların iyice netlik kazanmasını beklemekte yarar var.
Irak'ta seçim konusu gündemi büyük ölçüde meşgul ettiğinden eylemler çoğunlukla gölgede kalıyor. Oysa seçim günlerinde olduğu gibi seçimlerden sonra da birçok eylem gerçekleştirildi ve çok sayıda can kaybı oldu. Ne var ki bizim daha önce işaret ettiğimiz önemli tehlike yüzünü gösteriyor. Son günlerdeki olaylarda ağırlıklı olarak Irak'ta oluşturulan yerel yönetimin hizmetindeki polis merkezlerinin ve askeri noktaların hedef alınması dikkat çekiyor. Gerçi işgalci askerleri hedef alan eylemler de düzenlendi ama bu tür eylemler diğerlerinin yanında çok küçük çaplı kaldığından pek dikkat çekmedi. Böyle bir durumun ortaya çıkmasının sebebi elbette tek taraflı değildir. Kukla yönetiminin direnişle uğraşma işini devralma amacıyla polis ve asker mekanizmasını güçlendirme çalışmaları, bu mekanizmayı direnişi ezmek için aktif duruma geçirmesi karşıt saldırıların da muharrik sebebi oluyor. Ama sebep ne olursa olsun bu durum genel anlamda Irak halkının aleyhinedir ve fitne tohumlarının ekilmesine yol açmaktadır. Aynı zamanda, direnişle uğraşma işini tamamen kukla yönetime devretme ve Iraklıları birbirine kırdırma planları yapan işgalcilerin hesaplarına da yaramaktadır.
Bu sıralarda yaşanan bir başka hareketlilik ise Filistin'de ateşkesin sağlanması için düzenlenen Şarmu'ş-Şeyh zirvesidir. Aslında Şarmu'ş-Şeyh'teki zirve ile Irak'taki seçimler arasında mantık itibariyle büyük bir benzerlik vardır. Irak'ta işgale karşı tavır koyanların tercihlerinin nazarı dikkate alınmadığı bir seçim yapıldığı gibi Şarmu'ş-Şeyh'te de ateşkes için bir araya gelenler aktif çatışmanın tarafları değildir. Çatışmanın bir tarafı yani işgalci ve saldırgan taraf zirvede temsil ediliyor, ama saldırıya uğrayan ve meşru mücadeleyi sürdüren taraf temsil edilmiyor. Filistin tarafı sıfatıyla zirveye katılanlar aktif mücadelenin bilfiil içinde olanlar veya onları temsil edenler değildir. Aynen Irak'ta olduğu gibi, burada zirveye Filistin tarafı sıfatıyla katılanlardan, işgal karşıtı aktif mücadeleyi bastırma görevinin verilmesi amaçlanıyor. Onlar da oldukça basit karşılıklarla böyle bir göreve aday görünüyorlar. İnşallah bu zirveyi biraz daha ayrıntılı olarak ayrıca değerlendireceğiz.