el-Hakim'den Beklemezdik

17 Aralık 2004 Cuma, Vakit gazetesi

Türkiye'nin son günlerde Irak'tan önemli bir misafiri vardı. Dışişleri bakanıyla ve başbakanla uzun görüşmeler yapan bu zatı önceden biz daha farklı biliyor veya bilmek istiyorduk. Ama sadece Allavi'nin ağzından duymayı kabullenebileceğimiz sözleri onun ağzından duyunca büyük hayal kırıklığına uğradık.

Osman Atalay kardeşimiz söz konusu zattan duyduğumuz sözlerin arka planına işaret eden bazı önemli hususları dile getirdiği yazıları yazdığında, kendilerine saygı duyduğumuz bazı zevat şiddetle tepki göstermiş ve bir Şii-Sünni fitnesinin altının kaşındığı endişelerini dile getirmişlerdi. Osman Atalay kardeşimiz o yazıları yazmadan önce beni arayarak yarım saate yakın bir süre fikirlerini ve endişelerini izah etmişti. Ben o zaman kendisine meseleyi Şii-Sünni zeminine çekmekten son derece kaçınmasını ve Şii cemaati temsil konumundaki bazı kişilerin kişisel hataları olarak ele alıp endişelerini, rahatsızlıklarını ortaya koymasını tavsiye etmiştim. O da bu uyarımı haklı bularak konuyu gündeme getirirken bu hususa dikkat edeceğini söylemişti. IHH'nın dış yardımlar bölümünde uzun süredir çalışmakta olan Osman kardeşimi hemen hemen orada çalışmaya başladığı tarihten buyana tanırım ve Müslümanların bütünlüğünü savunma konusunda benden farklı düşünmediğini bilirim. Bir Şii-Sünni fitnesinin, beni ve onun yazılarına tepki gösteren zevâtı ne kadar rahatsız edecekse Osman kardeşimi de aynı derecede rahatsız edeceği hususunda tereddüdüm yoktur. Ama vakıayı görmezlikten gelmek, olanı değil arzulananı vakıa gibi göstermek de sonucu değiştirmiyor.

Irak İslâm Devrimi Yüksek Konseyi, Saddam rejimine karşı takdire değer mücadele verdi. Çalışmasının bir boyutunu da Irak'taki Şii cemaatin zulme karşı imânî mücadele azmiyle donatılması ve bilinçlendirilmesi oluşturuyordu. Hareketin eski lideri Ayetullah Muhammed Bakır el-Hakim'le Tahran'da bir saate yakın bir süre oturup sohbet etme fırsatı bulmuştum. (*) Sıcakkanlı, mütevazı ve sevimli bir insandı. Bana Lübnan'daki Hizbullah'ın manevi lideri Ayetullah Hüseyin Muhammed Fadlullah gibi ümmet bilincine sahip biri olduğu hissi vermişti. Ben Fadlullah'ın birçok konuşmasını dinledim ve her konuşmasında bu bilincin öne çıktığını hissettim. Bu duyarlılığından dolayı Lübnan'daki tüm Müslümanların hatta bütün halkın sevgi ve sempatisini kazanmıştır.

Irak'taki Şii cemaat içinde önemli bir karizma elde eden Muhammed Bakır el-Hakim bir Cuma namazı sonrası haince suikastle şehit edilince yerine kardeşi Abdülaziz el-Hakim seçildi. İşte bu zat geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin resmi konuğuydu ve son derece garip açıklamalarıyla bizleri büyük hayal kırıklığına uğrattı.

Sözleri medyaya yansıdığından biliniyor. Ancak biz bu sözlerin tahlilini, biraz genişçe yapabilmek için müteakip yazımıza bırakıyoruz. Bu sözlere tepkilerimizi bir Şii-Sünni zeminine çekmeye kimsenin hakkı olmadığını da öncelikle hatırlatalım.

*) Türkçe kaynaklarda onun ve kardeşinin nispet adı çoğunlukla Hekim olarak yazılıyor. Ama ismin başındaki hâ, Arap alfabesinin altıncı harfidir ve kalın harflerdendir. Dolayısıyla üstündeki fethanın "a" olarak okunması daha doğrudur.

Devamı için tıklayın