Seçim mi Oyun mu?

21 Ekim 2004 Perşembe, Vakit gazetesi

Geçen haftanın başında seçim konusuna girerken vurguladığımız bir husus vardı: Seçimin bir meşrulaştırma aracı olarak kullanılması. İşte Afganistan'da yapılan da budur. İslâm coğrafyası bugün dolaylı veya doğrudan işgal gerçeğiyle karşı karşıyadır. Bu işgallere karşı yeniden Müslüman halkların iradelerinin hâkim olması için muhtelif tartışmalar oluyor. Seçim de bu konuda bir araç ve metot olarak görülüyor.

Seçim eğer ki gerçekten hür iradenin ortaya çıkabileceği şartlarda gerçekleşir ve sadece yönetenlerin değil yönetimdeki anlayışın, hâkim zihniyetin değişmesine de imkân verecek olursa halkların iradesinin sisteme taşınması için faydalı bir metot olacaktır mutlaka. Çünkü bu metodu, bize demokrasiyi ihraç iddiasındaki sömürgeci güçler uygulamadan önce bizim Peygamberimiz (s.a.s.) uygulamıştır. Ayrıca seçim sadece demokrasinin tecellisi için bir zorunlu şart olarak değil hür iradenin ortaya çıkmasının aracı olarak görülmelidir.

Ne var ki seçim, hür iradenin ortaya çıkmasına imkân sağlamak amacıyla değil meşru olmayana meşruiyet kazandırma amacıyla kullanılıyorsa orada durup düşünmek gerekir. İşte Afganistan'da cumhurbaşkanlığı seçimi için hazırlıklara başlandığında böyle bir amacın güdüldüğü kanaatine varmıştım. Bu konudaki tereddütlerimi Kabil'den gelen dostuma da açtım. Muhtelif açıklamalar ve yorumlar yaptı ama bunlar zihnimdeki tereddütleri gidermeye yetmedi. Aynı husus Irak'taki seçim hazırlıkları için de söz konusudur ki inşallah bu konuyu ayrıca ele alacağız.

Afganistan'daki Amerikan işgalinden, menfaat işbirliği içinde olanların dışında herkesin rahatsız olduğu bir gerçektir. Bazıları bu işgale karşı silahlı mücadeleye devam ediyor. Bazıları ise güçler arasında büyük bir fark, dengesizlik olduğunu dolayısıyla bu yolla sonuca ulaşılamayacağını seçimle bir yerlere gelmenin daha kestirme bir yol olacağını düşündüler. Yani bazıları silahları, bazıları da oyları konuşturma yolunu seçtiler.

İşbirlikçiler hariç, oyları konuşturma düşüncesinde olanların da amaçları ülkelerini işgal kirinden temizlemekti. Ama bunu hür iradelerin ortaya çıkabileceği ortamda değil işgalin gölgesinde yapmalarına imkân veriliyordu. Asıl amaç da zaten işgalin son bulmasına gidecek yolun önünü açmak değil kendilerine hizmet edecek bir yönetimi halka onaylatmak, böylece ona meşruiyet kazandırmaktı. Bu durumda sahneye atılmak işte o meşrulaştırma oyununa alet olmak olacaktı. Seçim gününün yaklaşmasıyla birlikte bu gerçek daha net bir şekilde anlaşıldı ve birçok aday sahneden çekilmeyi tercih etti. Ama bu çekilme oyunun bozulmasını sağlayamadı.

Şimdi Afganistan'da kaplumbağa hızıyla oylar sayılıyor. Bizim kanaatimize göre bu da oyunun bir parçasını oluşturmaktadır. İnsanlar, sonuca kademeli bir şekilde yaklaştırılıyorlar. İlk sayım sonuçlarında ABD'nin adamının aldığı oy oranları bayağı fazlaydı. Sonra biraz düştü ama yine % 60'ların üstünde kaldı. Artık sonuçlar büyük ölçüde belli olmuştur. Ama işgalci emperyalizm, söz konusu meşrulaştırma oyununu tutturmak için psikolojik yönlendirme politikasını sinsi bir şekilde uygulamaktadır.

Peki, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları Afganistan'da problemi sona erdirecek mi ve kukla yönetimin oturtulması mümkün olacak mıdır? Bu konuyla ilgili kanaatlerimizi de inşallah müteakip yazımızda serd edeceğiz.