Aşura Katliamları

4 Mart 2004 Perşembe, Vakit gazetesi

Bundan önceki yazımızda emperyalizmin "ılımlı İslâm - radikal İslâm" ayrıştırması üzerinde durmuş ve müteakip yazımızda bu konuda ne gibi malzemelerden ve tecrübelerden yararlanmaya çalıştığı hakkında bilgi vereceğimizi belirtmiştik. Ancak bu arada Kerbela katliamının yıldönümü programlarında gerek Irak'ta ve gerekse Pakistan'da büyük katliamlar meydana geldi. Bu olayları atlamamız mümkün değildir. Dolayısıyla bugünkü yazımızda söz konusu katliamlarla ilgili açıklamaların ışığında tespit ve değerlendirmelerimizi aktarmaya çalışacağız.

ABD, katliamların hemen ardından suçu yine el-Kaide'ye yükleyip kendisi aradan sıyrılabilmek için yoğun bir propaganda faaliyeti başlattı. Bu konuda Irak'taki beslemelerinden de yararlanmaya çalışıyor. Bu beslemelerden, Geçici Yönetim Kurulu üyesi Muvaffak er-Rubai, CNN televizyonuna sıcağı sıcağına bir açıklama yaparak Bin Ladin'in Irak'ta iç savaş çıkarmak amacıyla Şiilere karşı saldırılar gerçekleştirdiğini iddia etti. Oysa Irak'ta iç savaş çıkarmak isteyen Bin Ladin değil ABD'dir. Eğer Bin Ladin'in Irak'ta işgale karşı savaşta bir etkinliği varsa iç savaş onun hiç işine yaramaz. Çünkü bu durumda işgale karşı savaşanların gücü yıpranır, işgalcilerin gücü artar. Aksine ABD, bu ülkede bağımsızlık mücadelesi yürütenleri birbirlerine düşürmek suretiyle kendi işgal güçlerini rahatlatmak istiyor. Zaten böyle bir iç savaş bağımsızlık mücadelesinin de önünü tıkayacaktır. Dolayısıyla ABD tıpkı siyonistlerin Filistin'de yaptıkları gibi fitne çıkarmaya çalışıyor. Eğer ki Filistin'de direnişin içinde olanlar bu fitne çabalarına karşı dikkatli ve duyarlı davranmasalardı, şimdiye kadar yapılan girişimler sebebiyle birbirlerine düşmüş olabilirlerdi.

Irak'taki Şii cemaatin ileri gelenlerinden olan ve son zamanlarda yaptığı çıkışlarla bayağı ismini duyuran Ayetullah Ali es-Sistani katliamlardan dolayı Amerika'yı suçladı ve Iraklıları bu oyunlar karşısında dikkatli olmaya, birliklerini korumaya çağırdı. Sistani, Irak halkından hâkimiyetlerini geri alabilmeleri için birlik ve bütünlük içinde hareket etmelerini, düşmanın hilelerine aldanmamalarını istedi.

Irak'taki Şii cemaatin ileri gelenlerinden İmam Muhammed Mehdi el-Halisi de olaylarla ilgili açıklamasında Bağdat'ta ve Kerbela'da meydana gelen patlamalardan en başta yararlananın ABD olduğunu vurguladı. el-Halisi, bu olayların arkasında Sünnilerden herhangi bir oluşumun bulunmasına ihtimal vermediğini ifade etti.

ABD stratejisi üzerinde uzman olan araştırmacı Münzir Süleyman da yaptığı açıklamada, ABD'nin kendisine karşı yürütülen silahlı mücadeleyi kademeli bir şekilde Şiilerle Sünniler arasında bir iç savaşa dönüştürmek için uğraştığına dikkat çekti.

Bütün bu açıklamalar ve gerek Şii gerekse Sünni cemaatin ileri gelenlerinin takındığı tavırlar, Amerikan emperyalizminin Iraklı Müslümanları birbirine düşürme planının tutmayacağını göstermektedir. Fakat bütün bu olaylar Irak topraklarında işgalin devamının bu ülke halkı açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu, dolayısıyla buna son vermek için halkına ve vatanına değer veren herkesin direnişe aktif destek vermesi gerektiğini ortaya koymaktadır.