İslam Aleminde Hareketli Gelişmeler

13 Mart 2001 Salı

Bu sıralarda Türkiye halkı kendi iç gündemiyle uğraşmaya mahkum edildiğinden dünyada olup bitenlerle ilgilenmeye pek fırsat bulamıyor. Bu yüzden de özellikle İslam coğrafyasında cereyan eden birçok önemli gelişme dikkatlerden kaçıyor. Bu, aslında İslam alemini kendi kontrollerinde tutmaya çalışan çağdaş sömürgeci güçlerin temel hedeflerinden biridir. Bu güçler İslam coğrafyasındaki dayanışma ve işbirliğini önleyebilmek için her yola başvuruyorlar. Bu amaçla coğrafi sınırları kullanmakla yetinmiyor, zihinlere de sınırlar koymaya çalışıyorlar. İnsanların zihinlerini sadece belli sınırların içinde vuku bulan gelişmelerin meşgul etmesini, kimsenin bu sınırların dışına taşmamasını istiyorlar. İletişim organlarının gelişmesi haberleşmeyi ve bilgilenmeyi kolaylaştırdığından, her ülkede o ülke halkını yeterince meşgul edecek yoğun gündem maddeleri ve problemler çıkarmaya çalışıyorlar. Türkiye halkı da, diyebiliriz ki 28 Şubat Süreci'nin başladığı günlerden buyana büyük ölçüde kendi iç gündemine kapanmak zorunda bırakıldı. Son zamanlarda ise ekonomik sıkıntılar yüzünden iyice beli burkulduğundan dolayı dünyada olan bitenlerle ilgilenmeye, onları gündemine almaya hiç fırsat bulamıyor. Ama buna rağmen biz yine de İslam coğrafyasında yaşanan bazı gelişmelere kısa notlar halinde temas etmeye çalışacağız.

Bu sıralarda İslam aleminde önemli gelişmeler oluyor. Rusya, Çeçenistan'dan yavaş yavaş çekilme sinyalleri vermeye başladı. Biz bundan önce değişik vesilelerle yaptığımız yorumlarda Rusya'nın Çeçenistan'da uzun süre tutunamayacağını dile getirmiştik. Rus işgal güçleri mücahitler karşısında fazla bir varlık gösteremediklerinden, daha çok sivillere yüklenerek mücahitlerin direnişlerini kırmaya çalışıyorlardı. Ancak mücahitler her şeye rağmen direnişlerini sürdürme konusunda kararlılıklarını korudular. Şimdi baharla birlikte Rus güçlerine yönelik yeni operasyonlar düzenleme imkanları da ortaya çıkacaktır. Moskova yönetimi bunun farkında olduğundan Çeçenistan'da büyük askeri kayıplar verebileceğini tahmin ediyor. Bu askeri kayıplar ise ülkede bazı toplumsal sarsıntılara yol açabilir. Bu yüzden o da İsrail'in Güney Lübnan'da yaptığı gibi Çeçenistan'ın kendisi için bir bataklık haline geldiğini ve bu bataklıktan kurtulmanın en kolay yolunun oradan çekilmek olduğunu kabullenme ihtiyacı duydu. Moskova yönetimi Çeçenistan'dan çekilirken burada kontrolün elinde olduğunu söylüyor. Buna kimi inandıracak. Askeri güçlerini orada tutarken bile kontrolü sağlayamazken askeri güçlerini çektikten sonra kontrolü nasıl sağlayacak? Rus işgal güçleri çekildikten sonra onlara yardım eden işbirlikçilerin durumu, Güney Lübnan'da işgalci siyonistler tarafından tampon güç olarak kullanılan SLA (Güney Lübnan Ordusu) milislerinin durumu gibi olacaktır. SLA milislerinin ne kadar zelil duruma düştüklerini bütün dünya gördü. Aslında işbirlikçi hainler er ya da geç böyle bir sona mahkumdurlar.

Önemli bir gelişme de Kosova'daki gerilla güçleriyle Makedonya askerleri arasında vuku bulan çatışmalar yüzünden Balkanlar'da yaşanan gerginliktir. Bu olaylarla ilgili haberlerde genellikle Kosova gerillaları saldırgan güçler olarak gösteriliyor. Ancak biz olayların arka planının haberlere çok fazla yansımadığını sanıyoruz. Olayların arka planında Makedonya hükümetinin gerek Kosova meselesine, gerekse Makedonya'da yaşayan Arnavutlara karşı izlediği tutumun yattığı kanaatindeyiz. Görünüşte Kosova'da çatışmaların yaşandığı günlerde Makedonya Kosovalı bazı mültecileri barındırdı. Ancak işin gerçeğinde Makedonya hükümeti Sırp yönetimiyle gizli bir işbirliği içinde olmuştur. Kosova'daki silahlı gerilla güçlerinin İslam aleminden destek görmelerinin engellenmesinde önemli rol oynamıştır. Çünkü Makedonya yönetimi bölgedeki Arnavutların kendi aralarında işbirliği içine girmelerinden korkuyor ve bağımsız bir Kosova istemiyor. Makedonya hükümeti ülkedeki Arnavutların ulusal kimliklerini korumalarına da engel olmaya çalışıyor. Bu yüzden Arnavutça eğitim verecek bir Arnavut Üniversitesi'nin açılması sebebiyle büyük hengameler koparmıştı. Gerçi Arnavutça ülkede resmi dil olarak kabul edilse de, Arnavutların kendi kültürlerini geliştirmelerine engel olunuyor. Bu arada Makedonya Cumhuriyeti'nin adına bile itiraz eden ve bu yüzden bu ülkeyle kavgalı olan Yunanistan'ın son olaylar üzerine hemen harekete geçmesi ve Kosovalı gerillalara karşı bu ülkeye destek vermesi düşündürücü. Aslında bu konu geniş ve ayrıntılı bir konu olduğundan bir makalenin içine sıkıştırılan bir paragraf içinde bütün boyutlarıyla ortaya konması zor. İnşallah gelişmelere paralel olarak daha geniş bir şekilde üzerinde durmaya çalışırız.

Bugünlerde Endonezya'da da önemli gelişmeler yaşanıyor. Filistin'de ise Ariel Şaron başbakanlık koltuğuna oturmakla birlikte çirkin yüzünü gösterme çabası içine girdi. Ama Filistin halkı onun bu yüzünden korkmuyor ve direnişini kararlılıkla sürdürüyor. Bu iki konuyu yani Endonezya ve Filistin'deki gelişmeleri Cuma dergisinin bu haftaki sayısı için yazdığımızdan burada sadece kısaca temas etmekle yetiniyoruz.