Terör ve Meşruiyet Kargaşası

1 Kasım 2003 Cumartesi, Vakit gazetesi

Kavram kargaşası çağımızın en önemli problemlerinden biridir. Özellikle medya kuşatmasının insanların zihinlerinde oluşan bu kargaşada önemli rolü olmaktadır. Bu yüzden doğru ile yanlış, hak ile bâtıl birbirine karışıyor. Kavram kargaşasının en önemli cihetlerinden birini de "meşruiyet" konusu oluşturmaktadır. Kuvvete başvurulmasının meşruluğu ve gayri meşruluğu konusunda da insanlar yanıltılıyor. Çağdaş emperyalizme hizmet eden medya organları ve onlara yön veren güç merkezleri bu konuda da hakkı bâtıl, bâtılı ise hak olarak göstermektedirler. Bunu başarabilmek için de en çok "terör" kavramı ve olgusu etrafında oluşturulan fırtınadan yararlanıyorlar.

Aslında meşruiyet ölçüleri anlaşılmayacak kadar karmaşık ve çetrefil değildir. Önemli olan burada tarihin bize verdiği dersleri anlayabilmemiz, hakkaniyet ölçülerini bilmemiz ve çifte standartçı değil adil davranmamızdır. Hakkaniyet ölçülerini kendimiz ya da bize yakın gördüklerimiz için olduğu gibi, başkaları hakkında kuşa çevirerek uygularsak ya da hiç uygulamazsak meşruiyet konusunda doğru tespitlere ulaşamayız. Türkiye'de işgale karşı verilen mücadeleyi "İstiklal Savaşı" olarak kutsayıp bu savaşta gösterilen her başarıyı yıldönümünde ihya ederken vatanları işgal edilen ve kendilerine her türlü zulüm reva görülen Filistinlilerin bağımsızlık ve özgürlük mücadeleleri hakkında bizi yanıltan medya organlarının yönlendirdiği tarzda düşünür ve o mücadeleyi "terör" olarak göstermek isteyenlerin etkisinde kalırsak meşruiyet konusunda adil davranmış olmayız. Doğru olan oradaki mücadelenin de Türkiye'de verilen İstiklal Savaşı'yla aynı olduğunu görebilmemizdir. Aynı şey Irak'ta işgale karşı verilen mücadele için de söz konusudur. Eğer bunu anlarsak, orada ABD güdümündeki "koalisyon güçleri"ne destek için asker göndermenin geçmişte Çanakkale Boğazı'na dayanan "koalisyon güçleri"ne asker katmaktan farklı olmayacağını da anlarız. Ama makyavelist, pragmatist felsefeyle doğruyu sadece çıkar hesaplarında ararsak o zaman da ABD'nin malum enformatik savaşına iştirak eder ve Irak'ta işgale karşı verilen mücadeleyi "terör" olarak nitelendirenlerin arasına gireriz.

Bu açıklamalardan ve örneklerden de anlaşılacağı üzere çağdaş sömürgeci güçler terör fırtınasından meşru mücadeleleri gayri meşru gösterebilmek için yararlanıyorlar. Başarılı olabilmek için de doğruyla yanlışı birbirine karıştırıyorlar. Bu amaçla bazen üzerinde ciddi sır perdeleri olan ve ne amaçla gerçekleştirildiği belli olmayan şiddet olaylarını haklı ve meşru mücadeleleri karalamakta değerlendiriyorlar.

Bu konunun bir cihetini de meşru olmayan şiddet ve saldırılara meşruiyet kazandırılması amacıyla "terör"den yararlanılması oluşturulmaktadır. Irak'ta, Filistin'de, Afganistan'da, Çeçenistan'da ve daha başka yerlerde meşru olmayan işgallere, saldırılara ve şiddete meşruiyet kazandırılması için sürekli "terör" olgusu ve kavramı kullanılıyor.