Tıbbi ihmal, idamın modern yöntemi

24 Aralık 2022 Cumartesi, Yeni Akit

Çağdaş zulüm düzenleri, teknolojiyle birlikte zulüm yöntemlerini de geliştiriyor. Yeni teknikler üretiyor, yasal olarak uygulamadan kaldırılan bazı cezalandırma türlerini farklı yollarla yine bir şekilde sürdürüyorlar.

Bilindiği üzere bugün birçok ülke idam cezasını uygulamadan kaldırmıştır. Ama fiiliyatta mevcuttur. Bazı ülkelerde de idam cezası uygulaması sürdürülse de, bir kişi hakkında suçlamalar idam cezasını gerektirecek düzeyde olmaz. Ama siyasi yönetim onu mutlaka idamla cezalandırmak ister. Dolayısıyla hakkında mahkeme idam kararı vermese bile yönetim farklı yöntemlerle idam cezasını uygular.

Yargısız idam yöntemlerinden biri de kasıtlı tıbbi ihmaldir. Bugün bu yönteme sıkça başvuran iki rejimin, Filistin toprakları üzerindeki siyonist işgal rejimiyle, askeri darbe yoluyla gayri meşru bir şekilde Mısır’da siyasi iktidarı gasp eden cuntanın uygulamalarına dikkat çekmek istiyoruz.

Siyonist işgal rejimi, yasal olarak idam cezasını uygulamadan kaldırmış rejimlerden biridir. Çelişkilerle dolu siyonist işgal rejiminin uygulamada özellikle Filistinlilere karşı idam cezasına sıkça başvurduğu ise bilinen bir gerçektir. İşgal rejiminin yeni hükümetini kuran Netanyahu’nun daha önce uygulamaya koyduğu bir düzenlemeye göre bir işgalci asker, eğer bir Filistinlinin eylem teşebbüsünde bulunacağından şüphelenirse ona ateş etme hakkı vardır. Bu yüzden meydana gelen ölümden dolayı da asker cezalandırılmaz. Örneğin bir işgalci asker bir Filistinliyi öldürür, mahkemede de; “Cebini karıştırıyordu. Ben de bıçak çıkaracağından şüphelendim o yüzden ateş ettim. Ben aslında kafasını değil ayağını hedef almıştım ama korkup yana kıvrılınca mermi kafasına denk geldi o yüzden öldü.” diye ifade verirse beraat eder. Bunun örnekleri çoktur.

20 Aralık tarihinin ilk saatlerinde, Filistin direnişinin esir komutanlarından Nasır Ebu Hamid, işgal rejiminin hastanelerinden birinde hayata veda etti. İşgal rejiminin zindanlarındaki sağlıksız şartlar yüzünden hasta olan birçok esir gibi o da kansere yakalanmıştı. İşgal yönetimi önce onu tamamen ihmal etti ve hastalığıyla ilgilenmedi. Hastalığı ilerleyince tedaviye aldı ama tabii ki iyileştirme amaçlı değil “dostlar alışverişte görsün” tarzı göstermelik bir tedavi yöntemiyle. Bu yüzden hastalığı hızla ilerledi. Sonrasında sağlık durumu iyice kötüleşince, aralarında uluslararası insan hakları kurumlarının da bulunduğu muhtelif sivil toplum kuruluşları onun hapisten çıkarılmasını ve tedavisinin ailesine devredilmesini istedi. Ama işgal rejimi kabul etmedi. Sonunda durumu iyice kötüleşti ve nihayet vefat etti. İşgal rejimi şimdi de onun naaşını ailesine teslim etmeyerek Filistinlilerle esir takası pazarlığında kullanmak için bekletiyor. Fakat asıl endişesi onun için çok büyük bir cenaze töreni düzenleneceğinden, bu törende işgal rejimine karşı tepkilerin dile getirileceğinden ve böyle bir cenaze töreni sonucu olayın tüm dünyada yankılanacağından, dolayısıyla Ebu Hamid’in kasıtlı tıbbi ihmal sebebiyle öldüğünden dünya kamuoyunda daha çok kimsenin haberdar olacağından endişe etmesi.

İşgal zindanlarında şimdiye kadar daha birçok esir bu yöntemle idam edilmiştir.

Ebu Hamid’in ölümünden bir gün sonra 21 Aralık Çarşamba günü, Mısır’ın ünlü iş adamlarından olan ve cunta yönetimi tarafından hapiste tutulan Cihad Abdülğani’nin yakalanmış olduğu kanser hastalığı sebebiyle kasıtlı tıbbi ihmal sonucu hayatını kaybettiği Mısır İnsan Hakları Ağı tarafından duyuruldu. Onun da son zamanlarında ailesine teslim edilmesinin ve tedavisiyle ailesinin ilgilenmesinin istenmesine rağmen cuntanın kabul etmediği dile getirildi.

Ne yazık ki cuntanın zindanlarında da yüzlerce kişi bu şekilde kasıtlı tıbbi ihmal sonucu hayatını kaybetti.

Mısır cuntası yasal olarak idam cezasını uyguluyor. Ama mahkemelerin verdiği idam kararlarını yeterli bulmadığından birçok kişiyi de yargısız infazla idam ediyor. İnfaz yöntemlerinden biri de kasıtlı tıbbi ihmal.

Yok aslında birbirlerinden farkları!