Küresel emperyalizmin "terör" çifte standardı

17 Kasım 2022 Perşembe, Yeni Akit

Bir tarafta PKK diğer tarafta PYD adı kullanıyorlar. Sonra politik alanda kendilerine yer açabilmek için bir sivil bir de askerî kanat oluşturmuş görünerek YPG dedikleri yapı oluşturuyorlar. Hepsinin tek merkezden yönetildiği ve aynı amaca hizmet ettikleri kendileri tarafından da itiraf edilen bir gerçektir.

Fakat ne kadar ilginçtir ki küresel emperyalizm birini diğerinden ayrı tutuyor. Böyle bir ayrıştırmaya ihtiyaç duymasının sebebi ise silahlandırma konusunda kendisine kapı açması.

ABD yönetimi, PYD'nin askeri kanadı durumundaki YPG'nin IŞİD'e karşı savaştığını iddia etti ve o yüzden Türkiye'de gerçekleştirdiği muhtelif terör eylemlerine rağmen bu örgüte desteğini çekmedi ve örgütün militanlarını askeri yönden eğitmeye devam etti. Bu konuda sergilediği tutum terör konusundaki çifte standartçılığını açığa çıkardığı gibi gerçekte terörün arkasında durduğunun ve ona destek verdiğinin ispatıdır. Terörü böyle açıktan desteklemesi de kendi çıkarlarıyla ilgili politikaları uygulamadaki arsızlığını gösteriyor.

ABD yönetimi, PYD'nin askeri kanadı durumundaki YPG'nin militanlarını eğitme ve silahlandırma işlemine gerekçe olarak sürekli onların IŞİD'e karşı savaştığı iddiasını kullandı.

IŞİD, işin sadece bahanesidir. YPG'ye verilen silahların PKK'nın savaşında kullanılmak üzere Türkiye'ye nakledildiği biliniyor. Dolayısıyla ona verilen silahlar gerçekte PKK'ya verilmektedir. Bunu ABD de biliyor. Buna rağmen böyle bir örgütü silahlandırması Türkiye'ye karşı sürdürülen savaşın dolaylı yoldan silahla desteklenmesi anlamına gelir.

Bundan önce ve son olarak Beyoğlu'nda sivil kalabalıkların hedef alındığı eylemlerin sadece örgütün Suriye kanadının elemanları tarafından planlanması ve uygulanması mümkün değildir. Buradaki ortamı, trafiği ve akışı iyi bilen ve önceden her türlü hazırlığı yapan bir ekibin desteğiyle gerçekleştirilmiş olacağı açıktır.

Küresel emperyalizmin başını çeken ABD, terörü iki ucu keskin kılıç gibi kullanıyor. Yeri geldiğinde terörden, kendisinin haksız ve gayrimeşru saldırıları, işgalleri için bir gerekçe olarak yararlanır. Ama bazen bu gerekçeyi de teröre gaz vererek kendisi oluşturur. Yeri geldiğinde de terör örgütlerinden kendisinin kirli oyunları ve hesapları için yararlanır. Normalde sürekli teröre karşı savaş verdiğini söylediği, kendi saldırılarında terörü bir gerekçe olarak kullandığı halde terör örgütü oldukları tescillenmiş birtakım silahlı gruplara da açıktan destek vermekten, onlara silah temin etmekten, hatta askeri eğitim vermekten çekinmez.

Bu iki farklı politikanın yani terörün iki ucu keskin kılıç olarak kullanılmasının Suriye'de karşımıza çıkan en bariz örnekleri ise IŞİD ve PKK örnekleridir.

Bu iki örgütün aslında her ikisi de ABD'nin oyunlarıyla, taktikleriyle ve politikalarıyla Suriye'de güç ve saha kazanabilmiştir. Ancak ABD birinden kendince teröre müdahale için gerekçe olarak yararlanmış, birini de bu gerekçeden yararlanarak ve bölgede kendisinin hesaplarının bekçiliğini yapacak yeni bir otorite ortaya çıkarmak amacıyla desteklemiştir.

Ancak birine perdenin arkasında destek verirken perdenin önünde ona karşı tavır aldı. Onunla savaş halinde olduğunu ortaya koymaya çalıştı. Bu savaşından da diğerine destek vermek, terörü bir araç olarak kullandığı ve terör örgütü olduğu tescillenmiş bir örgüte verdiği desteği meşru göstermek için yararlandı.

Küresel emperyalizm terör konusunda sürekli çifte standartçı bir tutum izlediğinden ve yeri geldiğinde onu kendi politik hesapları için de kullanabilmek amacıyla müşahhas bir tanımını yapmaktan ve insanların neyin terör olup neyin olmadığını anlamalarına yarayacak şekilde hukuk ilkelerine göre şekillenecek sınırlarını çizmekten ısrarla kaçınıyor. Her yıl kendince “terör örgütleri” ve “teröre destek veren ülkeler” listeleri yayınlayarak bu konuda yine karar merciinin kendisi olduğunu, hukuki temellere göre değil kendisinin siyasi tercihlerine göre bir kategorilendirme yapmak gerektiğini ortaya koymaya çalışıyor.