7 Temmuz 2022 Perşembe, Yeni Akit
Cezayir, 5 Temmuz 2022 Salı günü bağımsızlığının 60. yıl dönümünü görkemli törenlerle kutladı. Törenlerde ülke dışından da önemli davetliler vardı ve onlar da bu ülkenin bağımsızlık yıl dönümü münasebetiyle yaşadığı sevince ortak olmaya çalıştı.
Cezayir 1830'dan 1962'ye kadar yani toplam 132 yıl süreyle Fransa'nın işgalinde kaldı. Bu süre içinde Cezayir halkı kesintili olarak bağımsızlık savaşları verdi. Ancak en şiddetli savaş 1954-62 arasında gerçekleştirilen yani sekiz yıl süren büyük bağımsızlık savaşıdır. Bu süre içinde Fransız işgalciler bir buçuk milyon Cezayirliyi hunharca katletti.
Fransa, Cezayir'i işgal ettikten sonra ülkenin yerli halkını yönetmek amacıyla "Arap Büroları" adı verilen askeri merkezler oluşturdu. Bunlar zulüm ve baskı anlayışına göre oluşturulmuştu. Bu yönetim biçimi 1870’e kadar sürdü. Tamamen işgal güçlerinin kontrolünde olan bu merkezler bir bakıma sıkıyönetimi hakim kılan askeri merkezler durumundaydı.
1870'te sivil yönetime geçildi ve Cezayir, Fransa İçişleri Bakanlığı'na bağlandı. Ama bundan sonra da zulüm uygulamaları ve halkın bu uygulamalara tepki ve başkaldırıları devam etti.
Fransa'nın uyguladığı baskı politikası Avrupa'dan getirilen göçmenlerle işgal yönetimiyle işbirliği içindeki küçük bir azınlık dışında bütün Cezayir halkını ikinci sınıf vatandaş durumuna sokmuştu. Bu yüzden ülkenin asıl sahibi durumundaki kalabalık kitleler fakirleştirilmiş, oldukça büyük sıkıntılarla karşı karşıya bırakılmıştı. İşte bu vahşet uygulamaları ülke halkının sürekli tepkilerine, protestolarına sebep oluyordu. Ancak Fransa'nın ülkeye hakim kıldığı despotik yönetim bütün tepkileri insanlık dışı metotlarla susturuyordu. Ayrıca uygulanan özel metotlarla ülkedeki kabile düzenlerinin bozulmasına ve böylece halkın birlikte hareket etmesinin engellenmesine çalışılıyordu. Bütün bu olumsuzluklara rağmen yine Cezayir halkı işgale boyun eğmek istemediğini çeşitli şekillerde belli ediyordu.
Cezayirliler işgale karşı tepkilerini ortaya koymak için zaman zaman muhtelif sivil teşkilatlar kurdular. Fakat bu teşkilatlar genellikle kısa ömürlü oldu. Çünkü Fransa, bunların işgale karşı tehdit oluşturabilecekleri kanaatine varınca hemen kapatıyordu. Fakat bunların içinde Abdülhamid bin Badis'in önderliğinde 1931'de kurulan Müslüman Alimler Cemiyeti (Cemiyetu'l-Ulemai'l-Muslimin)'nin büyük bir etkisi oldu. Bu hareket ülkede bir milli kültür hareketi ve Cezayir halkını Avrupalılarla eşit haklara sahip hale getirmek için mücadele başlattı. Fakat ne yazık ki Bin Badis'in 1940'ta vefat etmesi üzerine bu hareket de dağıldı. Bununla birlikte II. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında ortaya çıkan hava Cezayir halkındaki bağımsızlık ruhunun daha da canlanmasına sebep oldu.
Bağımsızlık mücadelesinin organize edilmesi için gereken hazırlıklar yapıldıktan sonra 1 Kasım 1954'te bir bildiriyle halk silahlı ayaklanmaya çağrıldı ve işgale karşı silahlı mücadele başlatıldı. Önce Avles ve Kabiliye'de başlatılan silahlı mücadele çok kısa sürede bütün ülkeye yayıldı. Ayaklanmanın merkezileştirilmesi amacıyla Ulusal Kurtuluş Ordusu adında bir teşkilat oluşturuldu. Birlik ve Eylem İçin Devrimci Komite Teşkilatı (CRUA) da bu silahlı teşkilatın siyasi oluşumu oldu. Bunun yanı sıra ayaklanmanın siyasi ve askeri boyutunu organize etmek amacıyla Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) ve Ulusal Kurtuluş Ordusu (ALN) kuruldu. Birlik ve Eylem İçin Devrimci Komite Teşkilatı (CRUA) da Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne iltihak etti.
Fransa'nın bütün zulüm uygulamalarına ve katliamlarına, küresel emperyalizmin de ona tam destek vermesine rağmen buradaki direniş kararlılıkla sürdürüldü.
5 Temmuz 1962'de de bağımsızlık ilan edildi. Ülke halkının 8 yıl süren kararlı mücadelesi karşısında işgalciler bu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Ama ne yazık ki, küresel emperyalizmin etki gücünü artırdığı son dönemde İslam âleminin birçok farklı bölgesinde olduğu gibi Cezayir'de de cephede kazanılan zafer, siyaset sahnesinde işbirlikçilere kaptırıldı.