5 Mayıs 2022 Perşembe, Yeni Akit
Orta Afrika ülkelerinden ve nüfusunun %90’ı Müslüman olan Mali'deki cunta yönetimi, Fransa'yla 2014'te imzaladığı askeri işbirliği anlaşmalarını iptal ettiğini açıkladı. Gerekçesi Fransa'nın ülkesinin egemenlik haklarını ihlal etmesi.
Mali, Fransa'nın kendine danışmadan Barkhane Operasyonu'ndaki asker sayısını azaltma kararı almasını ve Fransız askeri uçaklarının izinsiz uçuşlar yapmasını egemenlik haklarının ihlali olarak değerlendirdiğini belirterek anlaşmalarını iptal ettiğini açıkladı.
Fransa yönetimi ise Mali'nin anlaşmaları iptalinin yasal olmadığını ileri sürdü.
Gerçi Fransa daha önce yaptığı açıklamada, bu ülkede yaşadığı krizler sebebiyle askerlerini çekeceğini bildirmiş, bazı bölgelerdeki askerlerini çekme işlemini de başlatmıştı. Ancak gerek gördüğünde yine müdahale edebilmesi, Mali üzerindeki siyasi ve askeri gücünü ve otoritesini koruması için anlaşmaların korunmasını istiyordu. Fakat amacı Mali'ye yönelebilecek tehditlere karşı bu ülkenin himaye edilmesi değil kendisinin bu ülke üzerindeki askeri ve siyasi otoritesini, etkisini korumaktı.
Bazı yorumculara göre Mali'deki cuntanın Fransa'ya tavır koymasında ve anlaşmaları bozma cesareti göstermesinde Rusya'nın profesyonel askeri şirketi Wagner ile anlaşması etkili oldu. İlk bakışta Wagner ile anlaşma bu şirketin para karşılığı "savunma hizmeti" vermesi anlamına geliyor ve ülkenin siyasi otoritesi üzerinde baskı aracı oluşturmuyor. Ancak konuya dışarıdan bakanlara göre Wagner, Rusya'daki yönetimin dış politikalarından tamamen bağımsız çalışan ve sadece "savunma hizmeti" veren bir profesyonel askeri firma niteliği taşımıyor. Rusya aynı zamanda onun vasıtasıyla dünyadaki siyasi gücünü ve etkisini genişletmeye çalışıyor.
Fakat Ukrayna Savaşı kısmen Wagner'i de zorlamaya başladı, Çünkü Putin, Ukrayna'da amacını kısa sürede gerçekleştiremeyince ve önemli kayıplar vermeye başlayınca Wagner'in imkanlarından daha çok yararlanma ihtiyacı duydu. O yüzden bu şirketin dışarıya gönderdiği profesyonel askerlerinden bazılarını geri çağırmaya başladığı haberlerde dile getiriliyor.
Mali'de 22 Mart 2012'de darbe gerçekleştiren cuntacıların ülkede kontrolü sağlayamamaları üzerine bir siyasi otorite boşluğu meydana gelmiş ve bundan yararlanan bazı silahlı örgütler ülkenin farklı bölgelerinde kendi otoritelerini oluşturmuşlardı.
Bunun üzerine ülkeyi siyasi yönden etki altında tutmaya devam eden Fransa, merkezi hükümetin otoritesini güçlendirmek ve örgütsel otoriteleri etkisiz hale getirmek amacıyla askeri müdahalede bulundu. Tabii böyle bir müdahalenin birinci amacı da kendisinin bu ülke üzerindeki çıkarlarını ve etki gücünü korumaktı.
Fransız güçleri Mali'de karadan ve havadan birçok saldırı düzenledi. Bu saldırılarında zaman zaman sivil hedefleri de vurarak ciddi katliamlar gerçekleştirdiler. Malum olduğu üzere bu tür katliamların gerekçesini bulmak ABD için hiç zor olmadığı gibi Fransa açısından da zor değildi. "Yanlışlık oldu" dedin mi mesele bitiyor ve öldürülen onca masum insanın hesabının sorulmasına gerek bile duyulmuyordu.
İşin gerçeğinde Fransız askeri güçleri bu ülkeye müdahalede bulundukları tarihten itibaren ülkenin egemenlik haklarını sürekli ihlal etmişlerdir. Ama halklarının desteğiyle değil de dış güçlerin yardımlarıyla siyasi hakimiyetlerini sürdürmek zorunda kalan yönetimler bu tür ihlallere her zaman suskun kalma ihtiyacı duymuşlardır.
Fransa'nın Mali'deki askeri varlığı söz konusu müdahalenin ardından imzalanan anlaşmalarla aynı zamanda bir prosedüre bağlanmıştı.
Fransa'nın desteklediği ve 28 Temmuz 2018 seçimlerini kazanarak cumhurbaşkanı olan İbrahim Ebubekir Keita'nın yönetimine 18 Ağustos 2020'de gerçekleştirilen darbeyle son verilmesi Fransa'yla ilişkilerin bozulmasına yol açtı. 24 Mayıs 2021'de gerçekleştirilen darbe içi darbeyle ilişkiler daha da kötüleşmeye başladı.
Ama bugün Fransa'yla askeri anlaşmaların bozulmasını ülkenin gerçek anlamda bir siyasi egemenliğe kavuşması olarak değerlendirmek mümkün değildir.