12 Şubat 2022 Cumartesi, Yeni Akit
Libya’da halk devriminin kazanımlarının geri alınması ve aynen Mısır’daki gibi dikta rejimine dönülmesi amacıyla ortaya çıkarılan fitne hareketinin başına geçirilen Halife Hafter, Trablus’taki yönetimi ele geçirebilmek için iki kez darbe girişiminde bulundu. Ancak bunların ikisi de başarısız oldu.
Bunun üzerine, Tobruk Temsilciler Meclisi adını verdiği ayrı bir meclis oluşturdu ve meşruiyetini bu meclisten alan paralel bir hükümet kurdu. Bu hükümet ve meclisin hiçbir meşruiyetinin olmamasına rağmen dış güçler hızla Hafter’in kurduğu paralel yönetimi Libya’nın meşru yönetimi olarak tanımaya başladı. Trablus’taki hükümeti de onun tahakkümüne girmeye zorlamaya çalıştılar. Trablus’taki yönetimin kabul etmemesi üzerine Arap dünyasındaki dikta rejimleri, Fransa ve Rusya Hafter’e para ve askeri destek sağlayarak bileğini güçlendirdiler. Hafter, onların sağladığı imkanlarla muhtelif Afrika ülkelerinden paralı militanlar getirtti. Cepheye bu militanları sürerek cephe gerisinde de Fransa, Mısır ve Rusya’nın teknoloji, strateji ve askeri organizasyon desteğinden, finansman konusunda da BAE ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap dikta rejimlerinin yardımlarından yararlanarak hakimiyet alanını hızla genişletti ve Trablus kapılarına kadar dayandı.
Ama daha sonra Trablus’taki hükümetin Türkiye’yle anlaşma yaparak aldığı destek bu hükümetin bileğini güçlendirdi ve Hafter’in milislerine önemli kayıplar verdirdi. Zaten belli bir ideal için değil para için savaşan militanlar canlarının tehlikeye girdiğini görünce kaçtılar ve Hafter’in adamları ele geçirdikleri yerlerin epey bir kısmını kaybetti.
Bunun üzerine uluslararası güçlerin de devreye girmesiyle bir uzlaşma sağlandı. Bu uzlaşmaya göre Trablus’ta bir geçici hükümet kurulacak ve bu hükümet Tobruk’taki Temsilciler Meclisi tarafından onaylanacaktı. Yani bir bakıma Hafter tarafı Trablus’taki siyasi yapıyı, o da Tobruk’taki Meclis’i tanımış olacaktı. Ama bir taraf hükümete, diğer taraf da Meclis’e adamlarını sokarak gücü paylaşacaklardı. 24 Aralık 2021’de de normal Meclis’in ve hükümetin belirlenmesi için seçim yapılacaktı.
Ama seçimin prosedürü konusunda anlaşma sağlanamadığı için ertelendi.
Bu konuda yasal çerçevenin ve seçimlerin güvenilir olması açısından dikkat edilmesi gereken hususların belirlenmesi amacıyla çalışmalar sürdürülürken Tobruk’taki Meclis, geçici dönem başbakanı Dibeybe’nin süresinin dolduğu iddiasında bulunarak kendince başbakan seçimi yaptı ve eski İç İşleri Bakanı Fethi Başağa’yı bu göreve seçtiğini duyurdu.
Oysa geçiş sürecinin bitmiş olması için genel seçimlerin yapılmış, normal Meclis’in oluşturulmuş olması gerekir. Eğer bu süreçte Trablus’taki hükümetin süresi dolduysa Tobruk’taki Meclis’in süresinin de dolmuş olması ve onun kendi kafasına göre herhangi bir başbakan seçme yetkisinin olmaması gerekir. Bu konuda Tobruk’taki Meclis’in kafasına göre başbakan seçmesi yapılan uzlaşma anlaşmasından çıkması anlamına gelir.
Tobruk Temsilciler Meclisi’nin yeni bir başbakan tayin etmesi ülkede yeniden bir paralel yönetim ortaya çıkmasına neden olmuştur. Şimdi söz konusu Meclis’in başbakanlığa seçtiğini söylediği Fethi Başağa’yı hükümet kurmakla görevlendireceği söyleniyor. O durumda bölünme ve paralel iki hükümet süreci daha da kökleşecek ve uzlaşma anlaşması da geçerliliğini kaybedecek, dolayısıyla sıfır noktasına geri dönülmüş olacaktır.
Ancak asıl mesele bölgesel ve küresel güçlerin kumanda ettiği Halife Hafter’in ülkede siyasi iktidarı ele geçirmek için dümenler çevirmekte ısrarlı olmasından kaynaklanıyor. Hafter, dürüst bir seçim yoluyla iktidarı ele geçiremeyeceğini bildiği için kendi kontrolündeki bölgelerde seçimlere istediği gibi müdahale etmesine imkan verecek bir seçim sistemi istiyordu. Buna diğer taraf razı olmayınca seçimin yasal çerçevesi ve prosedürü konusunda ittifak sağlanamadı. Ertelenmesine sebep olan da bu oldu. Şimdi de anlaşma yoluyla değil dayatma yoluyla istediklerini kabul ettirmeye çalışıyor.