4 Aralık 2021 Cumartesi, Yeni Akit
Uluslararası emperyalizmin doğrudan sömürgecilik sürecinden dolaylı sömürgeciliğe geçişi aşamasında Fransa, Arap dünyasında ağırlıklı olarak Kuzey Afrika bölgesindeki ülkelerde, doğu ülkelerinde ise kısmen Suriye’de ve büyük ölçüde de Lübnan’da etkili oldu. Suriye’nin daha sonra doğu blokuna, Humeyni devriminden sonra da aynı zamanda İran’a meyletmesiyle Fransa bu ülke üzerindeki siyasi tesirini tamamen kaybetti. Lübnan’da nispeten devam etti ama sömürgeci güçlerin izlediği fitne politikalarının bu ülkede yol açtığı sorunların çözüme kavuşturulması için sorumluluk yüklenmeye pek yanaşmadı.
Son dönemde özellikle ekonomik krizden dolayı Lübnan, Fransa’ya da elini uzatmak istedi ama Fransa Cumhurbaşkanı Macron, siyasi etki gücünü korumak için bu ülkeye bir ziyaret düzenlediyse de sıkıntılarının hafifletilmesi için elini taşın altına koymaya yanaşmadı.
Lübnan’da sıkıntıların azaltılması için sorumluluk yüklenmek istemeyen Macron, bu günlerde Körfez ülkelerine bir ziyaret düzenliyor. Lübnan’a sadece ümit dağıtan ve teselli ziyareti düzenleyen Macron, Körfez ülkelerine kalabalık bir ekiple ziyarette bulunuyor. Ekibinde bakanlar ve resmi danışmanların yanı sıra iş adamları, büyük şirket sahipleri yani büyük göbekliler mevcut. Çünkü Lübnan istiyordu, Körfez ülkeleri verecek. Lübnan yardım talebiyle elini uzatmıştı, bunlar mal almak, yatırım anlaşmaları yapmak için keselerini açmışlar.
Macron’un dün (Cuma) başlayan Körfez ziyaretinin sadece iki gün süreceği, bu süre içinde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar ve Suudi Arabistan’ı ziyaret edeceği belirtildi.
İlk önce BAE’yi ziyaret eden Macron, ayağının tozuyla 17 milyar dolara 80 adet Rafale tipi savaş uçağı, 12 adet de Caracal tipi savaş helikopteri sattı. BAE, ne yapacak bu kadar savaş uçağını ve helikopteri? Zaten küçük bir ülkesi var. Bu kadar savaş uçağını saklayabileceği yer kaldı mı? Belki Yemen’e gönderecektir. Ya da Libya’da ortalık yine karışırsa Hafter’e uçak desteği gerekebilir diye şimdiden hazırlık yapıyor olabilir.
Yapılan anlaşmaların hepsi bu kadardan ibaret değil. Ancak ayrıntılarına girmemize gerek yok. Macron yaptığı anlaşmaların “iki dost ülke” arasında en büyük stratejik ortaklık olduğunu ifade etti.
Ziyaretin amacı sadece ekonomik bağlantılar kurmak, ittifak anlaşmaları yapmak ve mal satmak değil. Bu arada Fransa, siyasi konularda da bölgede denge unsuru olmak için varlığını hissettirmeye çalışıyor. Ziyaret öncesinde yapılan açıklamalarda da görüşmelerde terör ve aşırılıklarla mücadele, Lübnan krizi, Libya seçimleri, İran’la nükleer teknoloji konusunda yeniden anlaşma yapılması gibi konular başta olmak üzere muhtelif siyasi konuların ele alınacağı dile getirildi. Fransa’nın yapmak istediği bu konularda kendi varlığını daha etkin bir şekilde hissettirmek ve paranın cazibesinden dolayı yükselen bir değer olarak görülen Körfez ülkeleriyle işbirliğini geliştirmek.
Macron’un Körfez ziyaretiyle aynı gün, bir açıklamasından dolayı Lübnan ile Suudi Arabistan ve ona destek veren Körfez ülkeleri arasında bir krize neden olan Lübnan Enformasyon Bakanı George Kardahi’nin istifa etmesi de Fransa’nın bölge siyasetinde etkisini göstermesiydi. Zaten Kardahi de istifasının amacının Macron’un Suudi Arabistan ziyaretine destek olduğunu dile getirdi. Onu istifaya ikna edenin de Macron olduğu tahmin ediliyor. Bu konuda etkisini göstermekle hem Lübnan’ın söz konusu kriz sebebiyle içine düştüğü ekonomik sıkıntıları siyasi amaçla değerlendirmeyi, hem de bölgedeki dengeleri etkilemede varlığını hissettirmeyi başarmıştır. Lübnanlının sofrasına ekmek göndermekten kaçınan Macron, bakanını postu terke ikna ederek etkisini gösterebilmiştir. Bu da onun açısından yabana atılacak bir şey değildir.
Macron’un bu çıkartması aynı zamanda, birinci turu önümüzdeki Nisan ayında gerçekleştirilecek ve bir dönem daha başkanlık sarayında kalmaya devam etmek için aday olduğu cumhurbaşkanlığı seçimleri için de önemli bir hazırlık niteliği taşıyor.