21 Ekim 2021 Perşembe, Yeni Akit
İki gün önce yani 19 Ekim, Bosna-Hersek'in tarihe iz bırakan ve bütün Müslümanların sevgilerine mazhar olan lideri Aliya İzzetbegoviç’in vefatının 18. yıl dönümüydü.
Oldukça zor dönemlerde Bosna - Hersek Müslümanlarının öncülüklerini ve yöneticiliklerini yapan İzzetbegoviç aynı zamanda önemli bir fikir adamıydı.
İzzetbegoviç, 1925'te Bosna-Hersek'in kuzeybatısında bulunan Bosanska Krupa şehrinde İslami duyarlılığa sahip bir ailede dünyaya geldi. Saraybosna'da bir Alman lisesinde tahsil görürken Meladi Muslumani (Müslüman Gençler Kulübü) adlı bir cemiyet kurarak İslami amaçlı faaliyetler başlattı.
Ülkesi, II. Dünya Savaşı esnasında Nazi Almanların işgaline girdi. O dönemde savaştan etkilenen ve mağdur olan Müslümanlara yardımcı olmak için önemli faaliyetler yürüttü. Onun yaşadığı Bosna- Hersek'in de içinde bulunduğu Yugoslavya 13 Ocak 1946'da bağımsız oldu. Fakat bu bağımsızlıktan sonra ülke yönetimini komünistler ele geçirdiler. Komünistler dine karşı savaş açtıklarından İzzetbegoviç büyük zorluklar çekti. 1949'da İslamcılık suçlamasıyla beş yıl hapse mahkum edildi. Fakat o yılmayarak ülkesinin halkını İslami yönden aydınlatmak ve bilgilendirmek amacıyla faaliyet yürütmeye devam etti. O aynı zamanda fikirleriyle Batı ve Doğu kültürü arasında bir köprü kurmaya çalışıyordu.
1980'de diktatör Tito'nun ölmesinden sonra Yugoslavya yeni bir döneme girdi. Bu dönemde ülkede bir yumuşama süreci başlamıştı. Ama hakim sistem İzzetbegoviç’in 1983’te İslami Manifesto adlı kitabının yayınlanmasına tahammül edemedi ve onu Avrupa'nın merkezinde İslami bir yönetim kurmaya çalışmakla “suçlayarak” 14 yıl hapse mahkum etti. Ceza daha sonra 11 yıla indirildi ve 1988'de çıkarılan bir afla da serbest bırakıldı.
Hakkındaki hapis cezası, İzzetbegoviç'in daha çok öne çıkmasına, fikirlerinin gerek Bosna-Hersek, gerekse genelde dünya Müslümanları arasında daha çok yayılmasına sebep oldu. Bu hadise aynı zamanda onu, ülkesinin Müslümanları arasında karizmatik bir lider yaptı.
Hapisten çıkmasından sonra Yugoslavya dağılma sürecine girmişti. O da Bosna-Hersek Müslümanlarını organize etmek amacıyla siyasete girdi ve Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA) kurdu. Bu parti çok kısa zamanda geniş bir kitlenin desteğini kazandı ve girdiği ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı. Böylece partinin lideri İzzetbegoviç, o zaman henüz Yugoslavya Federasyonu içinde olan Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanı oldu.
Bosna–Hersek, 1 Mart 1992'de yapılan referandumda %62,8'in tercihiyle bağımsızlığını ilan etti. Ama buna karşı çıkan Sırp çetnikler Müslümanlara savaş açtı.
İzzetbegoviç, önce Müslümanları, Avrupa'nın üçüncü büyük ordusu olan Yugoslavya Federal Ordusu'nun bütün imkanlarını kullanan Sırp çetnikleriyle savaşa sokmamak için bütün yolları denedi. Ama onların şiddetli saldırıları karşısında Müslümanların savunma mücadelesi içine girmekten başka seçenekleri yoktu.
1994 sonunda Müslümanlardan 250 bin kişi öldürülmüş, bir milyon kişi de göçe zorlanmıştı. Başını ABD’nin çektiği uluslararası güçler bu şartlarda Dayton Anlaşması'nı dayattı. Anlaşma azınlık durumundaki Sırplara ülkenin %49'unu, Müslümanlarla Hırvatlara %51’ini veriyordu. Oysa savaşın başlamasından hemen önce gerçekleştirilen 1991 sayımına göre Müslümanların oranı %44, Hırvatlar %17, Sırplar %31, kalanı da diğer etnik unsurlar idi. İzzetbegoviç, anlaşmanın taraflı ve haksız olduğunu bilmekle birlikte Bosna-Hersek'teki Müslümanların var oluşla yok oluş arasında bir tercihle karşı karşıya bırakıldıklarını gördüğünden kabul etmek zorunda kaldı.
Anlaşma sonrası ilk Cumhurbaşkanlığı Konseyi seçimlerinde İzzetbegoviç 729 bin oyla üçlü konseyin başkanı oldu.
Onu bütün dünya Müslümanları davasında samimi, kararlı ve bilge bir kişi olarak tanıdı. Hem dava önderliğiyle ve siyasi liderliğiyle hem de fikirleriyle çevresini etkiledi. Verimli bir şekilde ve önemli faaliyetlerle geçirdiği 78 yıllık ömrün ardından sonsuzluk alemine göç etti. Kendisini bir kez daha rahmetle anıyoruz.