Taliban hükümeti

9 Eylül 2021 Perşembe, Yeni Akit

Afganistan’de yeni bir iktidar kavgasının tohumlarını atmak için Pençşir vilayetinde, Ahmed Mesud’un liderliğinde oluşturulan Halk Direnişi Hareketi tahmin edilenden çok daha kısa bir süre içinde dağıldı. Normalde Pençşir’in (Anlamı: Beş aslan) çok sarp bir bölge olması ve Taliban’a teslim olmak istemeyen hükümet askerlerinin silahlarıyla birlikte Mesud hareketine iltihak etmeleri sebebiyle onun muhalif hareketini tasfiye etmenin zor olacağı yönündeki tahminlere rağmen Taliban bu bölgeyi de tahmin edilenden çok daha kısa süre içinde ele geçirdi. O yüzden buranın kontrol altına alınması da Kabil’in ele geçirilmesi gibi sürpriz oldu.

Ahmed Mesud’un kontrolündeki bölgenin de ele geçirilmesinden sonra, ister eleştirsin ister onaylasın bütün herkes artık Taliban’ı Afganistan’ın bir realitesi olarak görmek ve bu ülkede siyasi iktidarın onun elinde olduğunu kabul etmek zorunda. Bu durum karşısında onu bir şeylere zorlamak için kullanılabilecek askeri yöntemlerin tüketildiği söylenebilir. Ama tabii etkilemek için diplomatik ve ekonomik baskı araçlarının kullanılması suretiyle birtakım mesajlar verilmeye çalışılıyor.

Bu doğrultuda mesajların verilmesinin devam ettiği sırada Taliban da bir yandan siyasi mekanizmasını oluşturma amaçlı çalışmalarını sürdürüyor ve “geçiş süreci hükümeti” olarak nitelendirdiği ilk hükümetinin kuruluşunu resmen ilan etti.

Haberlerde genellikle hükümette yer alan kadro ve bu kadroyla ilgili yorumlar gündeme getiriliyor. Ancak biz önce siyasi otoritenin başındaki kişiden söz ederek başlamak istiyoruz.

Hareketin lideri Hibetullah Ahundzade’nin “emir” yani siyasi otoritenin başı olarak kalacağı açıklandı. Ülkenin yeni resmi adı Afganistan İslam Emirliği olduğu için başındaki kişi de emir olarak nitelendiriliyor.

Bu şahsın ismi bazı kaynaklarda Heybetullah olarak da yazılıyor. Ancak hareketin kendi kaynaklarında yer alan bilgilerden anlaşıldığına göre doğrusu Hibetullah. Zaten anlam yönünden makul olan da bu. Hibetullah, Allah’ın hediyesi anlamına gelir. Taliban’ın bundan önceki lideri Ahter Mansur’un 2016’da öldürülmesinden sonra Şura Meclisi’nin kararıyla hareketin ve Afganistan İslam Emirliği’nin başına geçirilmişti. Hakkında yapılan açıklama ise statüsünün değişmediği yönünde. Bu da hareketin Kabil’i ele geçirmeden önce belirlemiş olduğu siyasi yapılanma ve bu çerçeve içinde üst otorite için yapılmış tanımlamanın devam ettirileceğini ilan anlamına geliyor.

Bazı kaynaklarda onun konumu “dini lider” olarak tanımlanıyor ve bu, İran’daki dini liderin konumuna benzetiliyor. Ancak tarihte sünni dünyanın siyasi yapılanmaları içinde böyle “dini lider” olarak tanımlanabilecek bir manevi veya üst otorite söz konusu olmamıştır.

Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinden 23 gün sonra resmen kuruluşu ilan edilen hükümetin başına ise başbakan sıfatıyla Molla Muhammed Hasan Ahund tayin edildi. Bu kişinin BM’nin isminin terör listesinde yer aldığına konuyla ilgili haberlerde özellikle dikkat çekiliyor.

Taliban’ın Doha’daki görüşmelerinde en çok öne çıkan ve bundan önceki kulislerde başbakan olacağından söz edilen Molla Abdülğani Berader’in ise başbakan yardımcısı olacağı açıklandı. Bu şahsın ismi İngilizce kaynaklarda Baradar diye yazıldığı için Türkçedeki bazı kaynaklarda da böyle yazılıyor. Bazıları da kelimenin Türkçedeki karşılığına binaen Birader diye yazıyorlar. Bu belki Türkçeye uydurma açısından makul görülebilir ama İngilizler gibi Baradar diye yazmaya bizim ihtiyacımız yok ve anlamsız.

Açıklanan isimlerin tümünü burada tek tek sıralama imkanımız yok. Ama genelde birçok yorumcunun da dikkatini çeken iki şey oldu: Bakanların özellikle Taliban mensuplarından seçilmesi ve kadın bakanın bulunmaması. Bu iki sebepten dolayı eleştiride bulunanlar oldu.

Taliban hükümeti ilan ettikten sonra tüm dünyayla olumlu ilişkiler içine girme arzusu içinde olduklarını vurgulamaya çalıştı. Bununla birlikte dünya ülkelerinin çoğu yine bir süre gidişatı izleme ve ona göre bir tavır belirleme niyetinde olduklarını ortaya koymaya çalıştı.