6 Ağustos 2021 Cuma, Yeni Akit
Çağımızda bilgi teknolojisi çok gelişti. Bilgi akışını sağlayan birçok araç var. Özellikle Internet oldukça hızlı bir şekilde ve dünyanın her tarafından bilgi akışı sağlıyor.
Bilgi teknolojisi gelişiyor ama gerek kamusal düzeyde ve gerekse bireysel düzeyde güçlü bir doğrulama sistemi yok. O yüzden faydasız bilgiler tarafından işgal edilen zihinlerde ya faydalı bilgilere ayrılacak alanlar gasp ediliyor ya da o bilgiler önceden yerleştikleri alanlardan çıkarılıyor. Bu sebeple "biliyorum" demek pek marifet sayılmaz. Neyi bildiğine, neye inandığına, Yüce Allah'ın sana verdiği kabiliyet ve kapasiteyi ne tür amaçlar için değerlendirdiğine de bakman gerekir. Onun için en azından bireysel düzeyde bir doğrulama yani kritik etme sistemimizin olması gerekir.
Bilgi kirlenmesinin en önemli boyutlarından birini medya kuşatması oluşturuyor. Bu, insanımızın bilgilenmede seçici olmasını engelleyen en önemli etkendir. Kaldı ki çağımızın toplumları her ne kadar bilgi toplumları olarak nitelendirilse de bu toplumlarda bilgilenmede seçicilik bilincine sahip olanların oranı fazla değildir. Günümüzde özellikle sosyal medya bağımlılığı bu seçicilik bilincini yok ediyor.
Yüce Allah: "Allah Kitap'ta size: "Eğer Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini duyarsanız, başka bir konuya dalmadıkları sürece yanlarında oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Şüphesiz Allah münafıkların ve kâfirlerin tümünü cehennemde bir araya getirecektir." (Nisa, 4/140) diye buyurduğu halde insanlarımız, dinî değerlerle alay eden, onları hafife alan filmleri veya sözde tartışmaları geç vakitlere kadar izlemekte sakınca görmez.
Medya kuşatması bir konunun gündemi meşgul etmesi durumunda diğer konunun iyice arkalara itilmesine sebep oluyor.
Başta haberciliğin sorumluluk yüklediğini, bir kişiyi, kurumu veya oluşumu töhmet altına sokan iddiaları gündeme taşırken "doğru bilgi" veriyormuş edasına girmeden, töhmet altına sokulan tarafların savunmalarına veya açıklamalarına da yer vermek gerektiğini bilmek gerekir. Ne var ki günümüzde özellikle Internette kolay, ucuza mal edilen hatta herhangi bir maliyeti olmayan enformasyon faaliyeti yaygınlaştığından bir araştırma, soruşturma zahmetine katlanılmaksızın "kopyala yapıştır" uygulamasına başvuruluyor.
Bu arada sansasyonculuğun ilgi ve merak uyandırması, enformasyon faaliyetiyle uğraşanların ilgiyi kendilerine çekme arzularını harekete geçiriyor. Piyasaya sürdükleri malzemelerin kendi ürünleri olmadığını, başkalarından alıp "kopyala - yapıştır" usulüyle vitrine koyduklarını, üstelik sansasyonel ürünleri kullanırken birilerinin haklarına tecavüz edilmesinin yüklediği sorumluluğu da dikkate almadıklarını düşünmüyorlar. Doğru bilgi verme hassasiyeti ve bu yolla kazanılacak güven sansasyon yoluyla insanların ilgilerini kendi vitrinine çekmeye çalışmaktan daha iyi ve faydalıdır. Çünkü doğru bilgi verme hassasiyeti ile kazanılacak güvenin oluşturacağı ilgi kalıcı, sansasyonel faaliyetlerin sebep olacağı ilgi ise geçici, vitrine koyduğun malzemenin kalış süresincedir.
Çağımızda bir "bilgi anarşisi" var. Anarşi, kargaşa, disiplinsizlik, düzensizlik gibi anlamlara gelir. Çağımızda da bilgi kaynaklarının artmasına rağmen bu alanda bir anarşi ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla doğrulara ulaşabilmek için çok seçici olmaya ihtiyacımız var. Ne var ki günümüz insanının bu konuda yeterince duyarlı olmadığını, seçici ve eleyici davranmadığını, hatta akli muhakeme kurallarını bile tam işletmediğini, belli mihrakların kitleleri yönlendirme araçları haline gelen medya organlarının piyasaya sürdüğü bilgileri ve haberleri aldığı gibi kafasının bir köşesine "doğru bilgi ya da haber" olarak yerleştirdiğini, sonra bakış açısını, tavrını ona göre belirlemeye çalıştığını görüyoruz. Yüce Allah'ın: "Size bir fasık haber getirdiğinde onun doğruluk derecesini araştırın" uyarısına muhatap olanlar bile, bu uyarıyı akıllarına getirmeyerek medyanın yönlendirmesine kendilerini kaptırabiliyorlar.