23 Temmuz 2021 Cuma, Yeni Akit
Son zamanların en çok konuşulan konularından biri de yakın takip. Eskiden yakın takip daha çok hakim sistemler için tehlike oluşturacaklarından endişe edilen siyasi ve ideolojik akımlara ve suç örgütlerine yönelik oluyordu. Bu amaçla muhtelif teknolojiler ve cihazlar geliştirildi. Otel odalarına, ofislere, çalışma masalarının yakınında bir yerlere keşfedilmesi neredeyse imkânsız dinleme cihazları ve bazen de kameralar yerleştiriliyordu. Bu şekilde kayda geçirilen konuşmalar veya görüntüler zaman zaman kumpas amacıyla da kullanılıyordu.
Şimdi ise herkesin cebinde, yakın takibe imkân sağlayan bir cihaz var: Cep telefonu.
Cep telefonları ortaya çıkmadan önce bilindiği üzere kablolu telefonlar vardı ve onların istihbarat teşkilatları tarafından dinlenmesi sürekli konuşulan bir konuydu. O yüzden özellikle belli oluşumların ileri gelenleri, birtakım siyasi partilerin yöneticileri, hakim sistem tarafından fişlenen şahıslar, onların kurduğu ve yönettiği derneklerin ileri gelenleri vs. telefon görüşmelerinde özel konularını gündeme getirmekten kaçınırlardı.
Cep telefonları ilk çıktığında, bunların dinlenemediği iddiası piyasaya sürülmüştü. Kablolu telefonları dinlemek için paralel kablolar çekmek gerektiği, ama cep telefonlarıyla kablosuz bağlantı kurulduğu için bunların dinlenmesinin pek mümkün olamayacağı iddiaları insanların aklına yatıyordu. O yüzden dediğim fişlenmiş isimlerin çoğu cep telefonları almakta acele ettiler. Sonra da bu telefonlardan yaptıkları görüşmelerde sırlarını ifşa etmekte herhangi bir sakınca görmediler. Ama sonrasında cep telefonlarının çok daha kolay dinlenebildiği bilgisi ortaya çıkınca herkes apışıp kaldı.
Günümüzde yakın takibe sadece hakim sistemlerin geleceğinin güvence altına alınması amacıyla, bu sistemleri tehdit edeceklerinden korkulan siyasi ve ideolojik akımların ve suç örgütlerinin mensupları için ihtiyaç duyulmuyor. Başta kapitalizmin belkemiğini oluşturan tüketimi yönlendirme amacına yönelik reklam ve pazarlama faaliyetleri olmak üzere çok geniş yelpazede ihtiyaç duyuluyor. Bunun için de herkesin neye ihtiyaç duyduğunun, neleri benimsediğinin ve nelere ilgi gösterdiğinin tespiti önem taşıyor.
Bunun yanı sıra toplumsal faaliyetleri yönlendirmede insanların kişisel ve sosyal ilişkilerinin keşfedilmesine gerek görülüyor. Siyasi amaçlı ilişkilerde yararlanılacak bilgilerin toplanmasına önem veriliyor. Kısacası hayatın bütün alanlarını kapsayan çerçevede bir yakın takip stratejisine ihtiyaç duyuluyor.
Dediğimiz gibi artık herkesin cebinde onun izlenmesine imkan veren bir cihaz var. Önemli olan bu cihazlara, kişinin bağlantılarını, konuşmalarını ve hatta çektiği videoları ve fotoğrafları, sahiplerinin haberleri olmadan kopyalayıp bir yerlere gönderecek birtakım programlar yerleştirilmesi.
Son günlerde de Pegasus diye bir casus yazılım medya organlarında bayağı gündem oluşturuyor. Yazılımın İsrail merkezli, NSO adlı firma tarafından üretildiği ve muhtelif ülkelerin istihbarat teşkilatlarına pazarlandığı haber verildi. İddiaya göre bu yazılım vasıtasıyla dünyada ileri gelen pek çok gazeteci, yazar ve araştırmacının telefonu yakın takibe alınmış. Takip edilenler sadece basın mensupları değil. Siyasilerden, aktivistlerden, sivil toplum kuruluşlarının ileri gelenlerinden birçok önemli ismin de telefonlarının bu yazılım vasıtasıyla izlemeye alındığı iddia edildi.
NSO adına yapılan açıklamada iddiaların yalan ve iftira olduğu ileri sürüldü. Fakat ortada bir gerçek var: Bu firmanın güvenlik amaçlı takip işlemleri yapan yazılımlar geliştirdiği. Ancak firma, bu amaçla geliştirilen yazılımların sadece askeri kuruluşlara, emniyet teşkilatlarına ve istihbarat teşkilatlarına pazarlandığını, müşterilerin çok iyi araştırıldığını ve yazılımların kötü amaçla kullanılmasına fırsat verilmemesine çalışıldığını iddia ediyor. Ama bu konuda yapılan açıklamalar yeterince ikna edici değil. En başta böyle kirli bir işi yapan firmanın dürüst davranacağını düşünmek çok aşırı bir iyimserlik olur.