16 Temmuz 2021 Cuma, Yeni Akit
Lübnan, ekonomik krizlerden, para değerinin düşmesi sebebiyle insanların alım gücünün iyice azalmasından dolayı uzun süreden beri kriz yaşıyor. Bunda tabii ki ülkede dokuz aydan beri devam eden hükümet krizinin de önemli bir payı var. Ancak Lübnan’daki Gelecek Partisi’nin lideri Sa’d El-Hariri, hükümeti kurmakla görevlendirilmesinden dokuz ay sonra 14 Temmuz Çarşamba günü genellikle teknokratlardan yani siyasi kimlikli şahsiyetlerden ziyade uzmanlardan oluşan 24 bakanın yer aldığı bir hükümet formülünü Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a takdim ettiğini açıkladı.
Hariri, sunduğu hükümet formülünün ülkedeki ekonomik krizi çözebilecek bir nitelikte olduğunu söyledi. Bunu söylemesinde biraz kurduğu dış bağlantılarda aldığı desteklerin de payı olduğu tahmin ediliyor. Çünkü mevcut şartlarda Lübnan’ın dışarıdan destek almadan karşı karşıya olduğu sorunları aşması ve istikrarsızlıktan kurtulması pek mümkün görünmüyor.
Hariri’nin, hükümet formülünü cumhurbaşkanına sunmadan önce ziyaret ettiği Mısır’daki Sisi cuntası Lübnan’da Hariri’nin girişimini desteklediklerini ve bu ülkenin istikrara kavuşması için yardımcı olacaklarını açıkladı. Ancak Lübnan’ın mevcut şartlarda sözlü yağlama ve siyasi destekten ziyade ekonomik desteğe ihtiyacı var. Mısır’daki Sisi cuntasının durumu ortada. Kelin ilacı olsa başına sürer. Bir sürü ekonomik sıkıntıyla boğuşan Mısır’ın Hariri’ye destek ve yardımı ancak çocuklara verilen bayram harçlıkları miktarında olabilir.
Lübnan’ı kendi evlatlığı gibi gören ve daha fazla batmasından rahatsız olduğunu belli etmeye çalışan Fransa’nın cumhurbaşkanı Macron bu ülkeye, Beyrut limanı patlaması sonrası özel bir ziyaret düzenleyerek, sorunlarının çözülmesi için yardım vaadinde bulunmuştu. Şimdi de Hariri’nin hükümet kurma çabalarını ve siyasi girişimlerini desteklediği söyleniyor. Ancak Fransa’nın da bu sıralarda başı dertte ve Lübnan’ın ekonomik sıkıntılarının aşılması için yaptığı vaatlerini yerine getirme konusunda şimdiye kadar göz doldurur bir şey yapmadı. Hariri döneminde sözlerini yerine getirir mi bilmiyoruz.
Hariri, bundan önce Aralık 2020’de yine teknokratlardan oluşan 18 bakanlı bir hükümet formülü sunmuş ama Cumhurbaşkanı Avn, listedeki birtakım isimlere ve özellikle hıristiyanlardan seçilen bakanların belirlenmesinde kendisinin önerilerinin dikkate alınmamasına itiraz etmesi sebebiyle formülü geri çevirmişti. Daha sonra Meclis Başkanı ve Emel Partisi’nin lideri Nebih Berri’nin de tavsiyesiyle bakanlar listesi 24’e çıkarıldı. Ancak yorumcular cumhurbaşkanının yeni listeyi de gözden geçirme ihtiyacı duyduğunu ve bu yeni liste üzerinde anlaşmalarının da biraz zaman alabileceğini söylüyorlar.
Bu arada gelişmeleri değerlendiren bazı yorumcular ise Hariri’nin sunduğu hükümet formülünün, neredeyse bir yıla yakın bir süredir hükümet krizi yaşayan ve ekonomik krizle boğuşan Lübnan için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğuna dikkat çekiyorlar.
Lübnan'da 2019’da yaşanan olaylar sebebiyle Başbakan Sa’d El-Hariri’nin istifa etmesi üzerine Cumhurbaşkanı Mişel Avn yeni hükümeti kurma görevini Hasan Diyab’a vermişti.
İran güdümlü Hizbullah örgütüne yakın bir siyasi duruşa sahip olan Diyab 21 Ocak 2020’de hükümet listesini cumhurbaşkanına sunmuştu.
Diyab da hükümetinin belli siyasi partilerin önde gelen şahsiyetlerinden değil teknokratlardan oluştuğunu söylemişti.
Fakat bu, kitlesel hareketliliğin ve tepkilerin durmasını sağlayamadı.
Uzun süre ekonomik problemlerden dolayı toplumsal olaylara ve çalkantılara sahne olan Lübnan'ın başkenti Beyrut'un limanında 4 Ağustos 2020 akşamı büyük bir patlama meydana geldi. Bu patlama ülkede çok büyük sarsıntılara ve sıkıntılara neden oldu. Çünkü sebep olduğu hasar çok fazlaydı. Bu olay üzerine gelen tepkiler karşısında Diyab hükümeti istifa etti.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, hükümeti kurma görevini yeniden Sa’d El-Hariri’ye verdi. Ancak ülkedeki sıkıntılar, Hariri’nin bir koalisyon hükümeti kurmaya yetecek siyasi ittifak oluşturmasını zorlaştırdı.
17 Temmuz 2021 Cumartesi, Yeni Akit
Gazetemizde, dün (15 Temmuz Cuma) yayınlanan yazımızı, bizim bir gün önce yazıp göndermemizden sonra Lübnan’da hükümet kurma çalışmaları yürüten Sa’d El-Hariri, verdiği bakanlar kurulu listesi konusunda Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile anlaşma sağlayamadığını ve görevi iade ettiğini açıkladı. Ancak ben yine de, göndermiş olduğum yazıda herhangi bir değişiklik yapmaya gerek görmedim. Çünkü dünkü yazı, hükümet kurma çalışmaları ve hazırlanan formülün cumhurbaşkanına sunulması aşamasıyla ilgili bilgileri içeriyordu. Bu aşamayla ilgili düzeltilmesi gereken bir şey yoktu. Sonrasındaki gelişmeleri de bugünkü yazımızda tahlil etmeye çalışacağız.
Dünkü yazımızda da, hazırlanan bakanlar kurulu listesi konusunda Cumhurbaşkanı Avn ile hükümeti kurma işlerini yürüten Hariri arasında bazı önemli ihtilaflar olduğunu ve anlaşmalarının zaman alabileceğini; buna karşılık bazı yorumcuların da Hariri’nin hazırladığı formülün Lübnan için kaçırılmaması gereken fırsat olduğunu vurguladıklarını dile getirmiştik.
Ancak anlaşıldığı kadarıyla Cumhurbaşkanı Avn’ın dayatmacı tutumunda ısrarı iplerin kopmasına neden oldu ve Hariri bu şartlarda hükümeti kurmasının mümkün olamayacağını bildirerek görevi iade etme kararı aldı.
Lübnan toplumu dini ve etnik çeşitliliğe sahip. Bu çeşitlilik, küresel emperyalizmin fitne politikalarını etkin bir şekilde devreye sokmasından önce pek sorun oluşturmuyordu. Ama emperyalizmin fitne temelli politikalarının doğurduğu sosyal şartlardan dolayı siyasette de söz konusu çeşitlilikle ilgili dengelerin gözetilmesi gerekiyor. Zaten parlamentoda etnik ve dini kimliklere göre kontenjanlar oluşturulmuş olduğu gibi resmi makamların dağıtılmasında da bu dengelerin dikkate alınması gerekiyor. Hangi parti olursa olsun hükümeti kurarken bakanlıkları paylaştırmada bu dengelere riayet etmek zorunda.
Cumhurbaşkanı Avn, bu dengeleri esas alan bakanlık atamalarını beğenmemiş ve bazı isimlere itirazlar olabileceğini ileri sürerek değiştirilmesini istemişti. Yapılan açıklamalardan anlaşıldığına göre Hariri, sunulan bakanlar kurulu listesi üzerinde biraz düşünmesi için Mişel Avn’ın karar vermesini bir süre bekleyebileceğini bildirdi. Ancak Avn hızlı bir şekilde cevap vererek sunduğu isimler üzerinde anlaşmalarının mümkün olmadığını söyledi. Bunun üzerine Hariri de kesin tavır koyarak; “Hükümeti kurma işini sürdüremeyeceğim için mazur görülmemi istedim. Artık ülkeye Allah yardım etsin” diye mesaj yayınladı.
Sonrasında cumhurbaşkanlığı adına yapılan açıklamada da Hariri’nin teklif edilen değişikliklerin hiçbirini kabul etmeye yanaşmadığı ileri sürüldü.
Aslında Hariri dokuz aydan beri hükümet kurma çalışmalarını sürdürüyordu. Üstelik Lübnan’da ekonomik, siyasi ve toplumsal yönden önemli krizlerin sürdüğü zor bir dönemde hükümeti kurma teklifini kabul ederek zor bir yükümlülüğü üstlenmişti. Meclis’te çoğunluğun desteğini kazanması için de epey bir çevreyle irtibat kurması ve anlaşması gerekiyordu. Lübnan’ın içinde bulunduğu zor şartlardan bunu başarmanın da zor olduğunun farkındaydı. Aralık 2020’de sunduğu teklif Mişel Avn tarafından geri çevrilmişti. Sonra hassas dengeler üzerine bir formül oluşturarak, ikinci teklifini sundu. Ama maalesef Avn beğenmediği isimlerin listeden çıkarılması konusunda ısrarcı davranarak bu isimlerle anlaşmalarının mümkün olmadığı konusunda kesin tavır koydu. Onun bu tutumu da düğümün açılmasını engelledi.
Lübnan, zor bir dönemden geçiyor. Ekonomisi gittikçe kötüleşiyor. 1 ABD dolarının değeri son günlerde 22 bin Lübnan lirasına ulaştı. Yani Lübnan lirası tarihinin en kötü durumunda ve halkın satın alma gücü çok düştü. Hariri’nin devreden çıkmasından sonra yeni bir hükümetin kurulması işinin ise çok daha zorlaşacağı düşünülüyor. Hükümet krizi ise ekonomik krizi çözme sorumluluğunu yüklenecek bir kadronun görevi devralmamış olması anlamına geliyor. Çünkü mevcut hükümet istifa etmiş durumda ve yeni hükümet kuruluncaya kadar zorunlu olarak görevi sürdürecek.