8 Temmuz 2021 Perşembe, Yeni Akit
2010 yılında 7 şiddetinde ve 360 bin kişinin ölümüne neden olan korkunç bir deprem sarsıntısı geçiren Orta Amerika ülkelerinden Haiti son yıllarda da önemli siyasi depremlere ve çalkantılara sahne olmuştu.
Dün (7 Temmuz Çarşamba) Haiti’nin cumhurbaşkanı Jovenel Moise, başkent Port-au-Prince’te bulunan evine baskın düzenleyen bir grup tarafından gerçekleştirilen cinayetle öldürüldü. Olayda Moise’in eşinin de yaralandığı ve hastaneye kaldırıldığı bildirildi.
Cinayet olayını ilk olarak kamuoyuna duyuran başbakan Claude Joseph, cumhurbaşkanının görevini kendisinin devraldığını bildirerek halktan panik yapmamalarını istedi ve emniyet teşkilatıyla ordunun durumu kontrol altına alacağını ifade etti.
Başbakan Joseph, cumhurbaşkanı Moise’in evine baskın düzenleyenlerin İspanyolca ve İngilizce konuşan yabancılardan oluştuğunu dile getirdi.
53 yaşında, arka planı hakkında henüz herhangi bir bilgiye sahip olmadığımız bir cinayetle hayatını kaybeden Jovenel Moise, eski cumhurbaşkanı Michel Martelly’nin görevden çekilmesinden sonra 2016’da düzenlenen iki aşamalı seçimlerin ardından 7 Şubat 2017 tarihinde cumhurbaşkanlığı görevini devralmıştı. Ancak Martelly’nin çekilmesi sonrasında cumhurbaşkanlığı görevine geçici olarak Jocelerme Privert geçtiği için Moise görevi ondan devralmıştı.
26 Haziran 1968 doğumlu olan Moise’in dört yıldan fazla süren cumhurbaşkanlığı dönemi oldukça çalkantılı bir dönem oldu. Cumhurbaşkanlığı görevine gelmeden önce eşiyle birlikte büyük çapta ticari faaliyetlerde bulunan Moise, yolsuzluk suçlamalarına maruz kaldı. Gerek bu sebeple ve gerekse ülkedeki muhtelif ekonomik sıkıntılardan dolayı başkent Port-au-Prince başta olmak üzere ülkenin muhtelif şehirlerinde büyük çapta gösteriler düzenlendi.
Bu yılın başından itibaren de bütün ülkeyi etkileyen gösteriler ve eylemler düzenlenmiş, göstericiler Moise’in görevden istifa etmesini istemişlerdi.
Orta Amerika’da Karayip Denizi’yle Büyük Okyanus arasında bulunan Büyük Antiller’den Hispaniola adasının batısında ve Dominik Cumhuriyeti’yle sınır olan Haiti, mafya çetelerinin etkili olduğu ülkelerden biridir. Bu yüzden, yıllardan beri istikrarsızlıkla mücadele ediyor ve cinayet, adam kaçırma ve fidye isteme olayları sıkça görülebiliyor. Bu durum, şimdi cumhurbaşkanına suikast düzenlenmesi sonrasında her ne kadar başbakan emniyet teşkilatının ve ordunun kontrolü sağlayacağını iddia etse de, işin aslında fiili olarak bu teşkilatların kontrolü sağlayamamış olduklarını gözler önüne seriyor. Zaten cumhurbaşkanının evine baskın düzenlenerek öldürülebilmesi de bundan kaynaklanmaktadır.
Ancak bu cinayetin ülkeyi bir iç çatışmaya sürükleyecek sosyal hadiseleri tetiklemesi de güçlü bir ihtimal değildir. Çünkü özellikle bu yılın başından beri yaşanan hadiseler toplumda Moise’in uygulamalarından ve politikalarından dolayı bir memnuniyetsizliğin ve muhalefetin yaygın olduğunu gösteriyor.
Başta da belirttiğimiz üzere Haiti denince ilk akla gelen 2010 depremi olmaktadır. Bu deprem ülkede önemli bir sarsıntıya ve ciddi tahribata neden olmuştu. 360 bin kişi hayatını kaybetmiş, 300 bin kişi yaralanmış, bir milyon kişi de evsiz kalmıştı. Bu ülkenin bulunduğu bölge tarihte de önemli depremlere sahne olmuştu. Normalde Haiti ekonomik yönden de dünyanın fakir ve geri kalmış ülkelerinden biridir. 2010 depremindeki tahribatın ve can kaybının çok olmasının da sebebi binaların depreme dayanıklılık düzeyinin düşük olmasıydı.
Haiti’de sayısı gittikçe artan bir Müslüman azınlık bulunuyor. Müslümanların sayısı özellikle 1980’den sonra ciddi artış gösterdi. Başkent Port-au-Prince’te Haiti Müslümanları Cemiyeti adında bir cemiyetleri bulunuyor. Ülkenin başka şehirlerinde de Müslümanların eğitimden sağlığa değişik alanlarla ilgili hizmetler veren sosyal kurumları bulunuyor. Müslümanlar arasındaki dayanışma ve işbirliğinin güçlendirilmesi, ülkedeki Müslüman olmayan kesime de İslam’ın tanıtılması için muhtelif kültürel faaliyetler yürütülüyor.