Katar gizli taviz vermiş midir?

14 Ocak 2021 Perşembe, Yeni Akit

Kesin olmayan bir konuda ihtimaller söz konusudur. İhtimaller tümüyle gözardı edilemez. Ama bir kesinlik de ifade etmez.

İhtimaller iki çeşittir. Bir tanesinin doğruluğu kesindir ama onun hangisi olduğu kesin değildir. İkinci türden olanlar ise hepsi de sadece "olabilir" türdendir ama doğruluğu kesin olan bir şey yoktur. Bu ikinci kategoriye girenler daha zayıf türden ihtimallerdir.

Bir ihtimal üzerine yapılan yorumlar sadece tahmindir, varsayımdır yani zandır. Zan ise bir gerçeklik ifade etmez. Yüce Allah şöyle buyurur: "Onların çoğu zandan başka bir şeye uymamaktadır. Zan ise gerçek açısından bir şey kazandırmaz." (Yunus, 10/36) Yani bir kimse doğru bilgiye ulaşmamışsa sadece zanna göre hareket eder. Zan ise insanı doğruya, gerçeğe ulaştırmış bir bilgi, ilim değildir.

Suudi Arabistan'ın Katar'a ablukanın kaldırılması kararından sonra; "Acaba Katar gizli taviz vermiş olabilir mi?" sorusu sorulmaya başlandı. Bu sorunun sorulması normaldir. Ama çoğu zaman soruyu sorarken cevabı "evet"miş gibi bir varsayımla hareket edildiğine şahit oluyoruz. Oysa ortada kesin bir şey bulunmadığı için bu sadece bir ihtimaldir ve bu yöndeki tahminler ilmi açıdan geçerliliği olmayan "zan"na dayanmaktadır.

Böyle bir ihtimalin "olabilir"lik düzeyi üzerinde ise vakıaya, olayın görünen tarafına bakarak fikir yürütme imkanımız var.

Üç buçuk yıl önce başını Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri'nin çektiği diktatörler çetesi Katar'a 13 maddelik bir ültimatom vermişti. Katar bu konularla ilgili bir uzlaşma sağlanması için diyalog teklif etti. Ama karşı taraf, "ya bu şartların tümünü kabul edersin; ya da seninle tamamen ilişkiyi keseriz" dedi. Yani "ya hep ya hiç" tercihine zorladı. Katar'ın istenenlerin tümünü kabul etmesi mümkün değildi. Yani "hep" olamazdı. Karşı taraf da pazarlığı kabul etmeyince zorunlu olarak "hiç" tercih edilmiş oldu.

Aradan üç buçuk yıl geçtikten sonra ablukacılar, Katar'ın ileri sürülen şartlardan herhangi birini kabul ettiğini ibraz anlamına gelecek bir anlaşmaya imza atmasına gerek görmeden ablukayı kaldırma kararı verdi. Yani resmiyette yine geçerli olan "hiç" tercihiydi.

Ama tabii uluslararası ilişkilerin bir perdenin önünde bir de arkasında kalan tarafı olduğu için "Katar gizli pazarlıklarda istenenlerden bazılarını vermiş olabilir" yorumları yapıldı.

Ablukacıların talepleri, ana başlıklar halinde şu konularla ilgiliydi:

1.Türkiye ve İran'la ilişkiler

2.Medya organlarına, düşünürlere ve ilim adamlarına Arap dünyasındaki dikta rejimlerini de rahatça eleştirebilen bir özgürlük tanınması

3.Müslüman Kardeşler başta olmak üzere Arap dünyasındaki dikta rejimlerine karşı çıkan siyasi hareketlerin ileri gelenlerine sığınma imkanı verilmesi

4.Filistin halkına insani yardımlar ve direnişin siyasi kanadının liderlerine kapıların açılması

Şimdi Katar'ın gizli taviz vermiş olabileceğini söyleyenler bunlardan bazılarının, örneğin Filistin direnişine veya Müslüman Kardeşler'e desteğin Katar açısından çok da önem arz etmediğini, dolayısıyla Arap dünyasıyla ilişkilerini düzeltmek için bu konularda tavizler vermesinin ihtimal dışı olmadığını söylüyorlar. Aynı şey ulusal çıkarların hatırına medyanın kısmen susturulması, hizaya sokulması açısından da söz konusu olabilir.

Öncelikle şunu belirtelim ki Katar, Filistin'deki fiili direnişe zaten maddi bir destekte bulunmuyor. Onun yaptığı insani yardımdır ve Filistin halkı da kendi açısından ondan daha fazlasını beklemiyor. Direnişin siyasi kanadının ileri gelenlerine sağladığı kolaylıkların yani lojistik desteğin sonlandırılması konusunda ise mevcut şartlarda onu zorlayan bir sebep yoktur. Ayrıca Körfez krizinin sonlanmasından Filistin direnişi en az Katar halkı kadar memnun oldu.

Diğer konularda da Katar'ı zorlayan ve perde arkasında gizli tavizler vermesini gerektirecek gelişmeler yaşandığını gösteren bir işaretten söz edilemez. Dolayısıyla şimdilik böyle bir ihtimali destekleyen dayanak mevcut değildir. Buna karşılık diğer tarafı ablukayı sonlandırmaya zorlayan sebepler daha güçlüdür.