5 Kasım 2020 Perşembe, Yeni Akit
Karanlık güçlerin örgütü IŞİD tarafından yine geçtiğimiz Pazartesi günü Avusturya'nın başkenti Viyana'da ve Afganistan'ın başkenti Kabil'de saldırılar düzenlendi.
Viyana'nın merkezinde 6 farklı noktayı hedef alan saldırılarda 4 sivilin hayatını kaybettiği ve 22 kişinin de yaralandığı açıklandı. Saldırıyı en az üç kişinin gerçekleştirdiği ifade edildi. Bunlardan biri polis tarafından öldürüldü ve onun Makedonyalı bir IŞİD sempatizanı olduğu ve hem Kuzey Makedonya hem de Avusturya kimliği taşıdığı belirtildi. Saldırıyı daha sonra IŞİD'in üstlendiği haberlerde dile getirildi.
Aynı gün yine akşam saatlerinde Afganistan'ın başkenti Kabil'de Kabil Üniversitesi'ne yönelik de bir saldırı düzenlendi. Kabil Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde bir kitap sergisinin açılışının yapıldığı ve bazı devlet yetkililerinin de orada olduğu sırada en az üç kişi tarafından gerçekleştirildiği belirtilen bir saldırı düzenlendi. Çoğunluğu üniversite öğrencilerinden oluşan 22 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 20 kişi de yaralandı. Polis daha sonra saldırganları bulmak için altı saat süren bir operasyon gerçekleştirdi ve üç kişiyi ölü olarak ele geçirdi. Olay sonrasında Taliban, olayla bir ilgisinin olmadığını ve saldırıyı onaylamadığını dile getirdi. Sonrasında bu saldırıyı da IŞİD'in üstlendiği haberlerde dile getirildi.
Avusturya'daki saldırılar başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere bütün dünyada geniş yankı bulduğu halde Kabil Üniversitesi'ne yönelik olarak gerçekleştirilen ve çoğu üniversite öğrencisi 22 kişinin hayatını kaybettiği, 20 kişinin yaralandığı olay çok fazla gündem konusu olmadı. Saldırılar birbirine yakın saatlerde gerçekleştirildiği için muhtemelen Viyana'daki saldırılar Kabil'deki üniversite saldırısı olayını gölgede bırakmıştı. Çünkü küresel güçler ve onların sesi durumundaki medya organları açısından Viyana'daki saldırılar daha önemliydi ve Kabil'deki saldırı hen ne kadar tam bir katliam tarzında olsa da onun çok konuşulması belki Viyana'daki saldırılara odaklanılmasını engelleyebilirdi.
IŞİD'in son dönemde bayağı mevzi kaybetmesinden ve gerilla gücünün zayıflamasından sonra böyle saldırılarla öne çıkmaya çalışması muhtemelen yeni bir güç gösterisi atağına geçtiğine işaret etmektedir. Ancak bu atağında bir taraftan Viyana'da saldırılar gerçekleştirirken diğer taraftan aşağı yukarı aynı saatlerde Kabil'de de geniş çaplı bir saldırı düzenlemesi ve Müslüman öğrencilere yönelik olarak tam anlamıyla bir katliam gerçekleştirmesi aslında savaşını belli bir kesime karşı değil doğrudan insanlığa karşı yürüttüğünü belgelemektedir. Onun böyle bir tavır içinde olması ise onu piyasaya çıkarmak ve kirli oyunları için kullanmak isteyenlerin de insana ve insanî değerlere saygılarının olmadığının göstergesidir.
IŞİD'in hangi bayrağı salladığına, hangi maskeyi taktığına değil kimlerin hesaplarına ve çıkarlarına yarayacak faaliyetler yaptığına dikkat etmek gerekir. Onun bugüne kadar gerçekleştirdiği eylemler içinde İslamî değerlerle örtüşen ve İslamî mücadelenin amaçlarına yarayanı bulmak imkânsız gibidir. Irak'ta da Suriye'de de işgale ve zulme karşı verilen mücadeleyi sürekli arkadan vurdu. Öte yandan sergilediği vahşetin görüntülerini de medya organlarına dağıtırken bunları İslam adına yaptığını ileri sürmek suretiyle İslam karşıtı propaganda yürütmek isteyenlerin eline hazır, paket malzeme verdi. Son Viyana saldırısını düzenleyenlerden söz edenlerin de "IŞİD teröristi" yerine "İslamcı terörist" nitelemesini kullanmaları onların işlerini ne kadar kolaylaştırdığını göstermesi açısından düşündürücüdür.
Viyana, saldırıları doğrudan İslam'a ve onun peygamberine savaş açarak bütün İslam dünyasında büyük tepkilere neden olan Macron'un işini kolaylaştırdı. Bütün ahlakî değerlerlere ters düşen bir yöntemle Müslümanları aşağılamaya çalışan Macron bu karanlık saldırılar karşısında kendine tutunacak bir dal buldu. IŞİD'in eylem tarzına baktığımızda bunu çokça yaptığını görmemiz, gerçekte kimlerin işine yaradığını göstermesi açısından dikkat çekicidir.