MBS'yi kaybetmemek için her şeye razı

15 Aralık 2018 Cumartesi, Yeni Akit

Son günlerde ABD gündeminde Cemal Kaşıkçı cinayeti konusu bayağı bir yer tuttu. ABD'nin ileri gelenlerinin zihinlerini asıl meşgul eden konu ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi MBS'nin bu cinayetten sorumlu tutulup tutulamayacağı.

CIA Direktörü Gina Haspel ABD Temsilciler Meclisi'nde Cumhuriyetçi ve Demokrat bazı Meclis üyelerinin katıldığı bir oturumda Kaşıkçı cinayetine dair bir brifing verdi. Oturum basına kapalı yapıldığı için Haspel'in katılanlara ne tür bilgiler verdiğini tam olarak bilmiyoruz. Ama bu oturumdan sonra, Demokrat Parti üyesi ve yeni dönemde Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı olması beklenen Eliot Engel, Dış İlişkiler Komitesi'nin yeni yılın başında Kaşıkçı cinayeti kapsamında Suud yönetiminin davranışlarını soruşturacağını ifade etti.

Engel, soruşturmanın Trump'ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner'in Veliaht Prens MBS ile ilişkisini kapsayıp kapsamayacağına dair soruya verdiği cevapta da bunun seçenek dışı olmadığını dile getirdi.

Bu arada Cumhuriyetçilerin önde gelen senatörlerinden Marco Rubio, Trump'ın cinayet konusunda Suudi Arabistan'a yönelik olarak izlediği politikaya tepki göstererek MBS'ye yakınlığıyla bilinen 17 Suudi vatandaşının ondan emir almadan, en azından onun haberi olmadan böyle bir cinayeti gerçekleştiremeyeceklerini dile getirdi.

Normalde Netanyahu'nun politikası gereği MBS'ye destek verdiği bilinen siyonist lobiye oldukça yakın biri olmasına rağmen, ABD'nin BM Daimi Temsilciliği'nden istifa ettiğini açıklayan ancak yıl sonuna kadar bu görevi sürdürecek olan Nikki Haley de Kaşıkçı cinayetiyle ilgili açıklamasında bu cinayetin sorumluluğunun tamamen Suudi yönetiminde ve yönetimin başında bulunan Veliaht Prens MBS'de olduğunu söyledi.

ABD'nin başka ileri gelenlerinden de cinayetin asıl sorumluluğunun MBS'de olduğunu dile getirenler oldu.

Ama ABD Başkanı Trump ne pahasına olursa olsun MBS'ye toz dokundurmamaya ve ABD'nin onun konumunun sarsılmasına neden olacak herhangi bir adım atmasına fırsat vermemeye çalışıyor. Ancak onun derdi farklı. Yani bu cinayetten MBS'nin sorumlu tutulamayacağına olan inancı veya bunu ispat etme imkânının bulunduğu iddiası değil.

Trump, Reuters Haber Ajansı'nın kendisiyle yaptığı röportajda, CNN'nin cinayet emrini MBS'nin verdiği iddiasına rağmen kendisinin onun yanında durmaya devam ettiğini söyledi. Onun cinayetle doğrudan bir bağlantısının olup olmadığı, cinayet emrini vermiş olup olmayacağı hakkında yorum yapmaktan kaçınarak "O Suudi Arabistan'ın lideridir, bu ülke de iyi bir müttefiktir" dedi. Reuters'in "Yani Suudi Arabistan'a desteğiniz onun Veliaht Prensine desteğiniz anlamına geliyor" demesi üzerine de "Doğru.. Şu aşamada kesinlikle bu anlama geliyor" dedi.

Trump'ın verdiği cevaplar, Kaşıkçı cinayetinin, bu cinayet için kimin emir verdiğinin, cinayetin son derece korkunç ve vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmiş olmasının, cesedinin ortadan kaybolmasının, böyle bir vahşete ortak olanların hak ettikleri cezaları almalarının kendisini ilgilendirmediğini, onun için önemli olanın sadece ABD'nin çıkarları, ABD politikalarına destek veren bir liderin ayağının kaydırılmasına fırsat vermemek, her ne suç işlerse işlesin onun mevkisinin korunması olduğunu ortaya koyuyordu. Hatta bu konuda izlediği siyasetin kendisine yönelik bir sorgulamanın başlatılmasına neden olmasını da hiç önemsemediğini, senatörlerin bu konuda kendisine yönelttiği eleştirileri de hiç nazarı dikkate almadığını ortaya koyuyordu. Gördüğümüz kadarıyla MBS'nin babası Kral Selman bile oğlunun yanında durma ve ona sahip çıkma konusunda bu derece cüretkâr davranamadı.