İslâm Dünyasındaki Gelişmeler

Haziran 2018, Davet Mektebi

ABD'nin Büyükelçiliğini Kudüs'e Taşıması

ABD parlamentosu 1995'te Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak kabul edilmesini ve ABD İsrail büyükelçiliğinin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınmasını isteyen bir yasa çıkarmıştı. Fakat Turmp’tan önceki ABD yönetimleri yasada belirtilen erteleme gerekçelerini değerlendirerek ve özellikle de güvenlik gerekçesini ileri sürerek bu işlemi altı ayda bir erteliyorlardı.

Trump Başkan seçilmek için aday olduğunda bu yasayı uygulamaya geçirme, Kudüs’ü resmen siyonist işgal rejiminin başkenti olarak tanıma ve ABD büyükelçiliğini de Kudüs’e taşıma taahhüdünde bulundu. O da seçilmesinden sonraki ilk dönemde yani erteleme süresinin bittiği ilk tarihte yine şartların uygun olmamasını gerekçe göstererek bir altı aylık süre için daha erteledi. Fakat bu sürenin bitmesinden sonra artık ertelememe kararında olduğunu göstermeye çalıştı. Bu konuda Arap ülkeleri yönetimlerinin ciddi bir tepki göstermeyeceklerini tahmin ediyordu. Onların sergileyecekleri tutum konusunda edindiği intiba da zaten ona cesaret verdi. Sonunda 6 Aralık 2017 tarihinde Kudüs’ü resmen İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ilan etti. Ancak büyükelçiliği taşıma işlemini bir altı aylık süre için daha erteledi. Fakat daha sonra taşıma işleminin özellikle işgal rejiminin kuruluş yıldönümüne denk getirilmesi amacıyla tarihi öne aldı ve 14 Mayıs’ta bu işlemi gerçekleştirdi.

Filistin halkı ve genelde İslâm dünyası Trump’ın kararına ve büyükelçiliği taşıma işlemine ciddi tepki gösterdi. Ancak yönetimlerin ciddi anlamda bir tavır göstermemesi Trump’ın kararını uygulamasının önünü açtı. İslâm dünyasından Filistinlilerin mücadelesine ciddi anlamda destek verilmemesinden cesaret alan ABD, siyonist devletin kuruluş yıldönümünde işgalcilere bir hediye olarak büyükelçiliği Kudüs’e taşıma işlemini gerçekleştirdi. Bu günde Filistinliler de Gazze’de bir milyonluk protesto gösterisi düzenlediler. Ancak ABD’nin ve küresel emperyalizmin desteğinden dolayı son derece cüretkâr davranan siyonist işgalci bu protesto eylemine karşı korkunç saldırılar gerçekleştirdi. Bu saldırılar yüzünden 60’tan fazla Filistinli şehit edilirken üç bine yakın Filistinli de yaralandı. Şehit edilenlerin ve yaralananların arasında çok sayıda çocuk bulunuyor. Yaralıların birçoğunun durumunun ağır olduğu bildirildi.

Filistin'de Nekbe'nin 70. Yıldönümü

14 Mayıs 1948, İngiliz işgali döneminde Filistin’de kurulmuş olan siyonist terör örgütlerinin bir araya gelerek “İsrail” adında bir devletin kuruluşunu ilan ettikleri tarihtir. Filistinliler bu olayı “Nekbe (Büyük Felaket)” olarak isimlendirmektedirler. Bu yıl Toprak Günü olarak ihya edilen 30 Mart tarihinden itibaren Filistinlilerin vatanlarından ve topraklarından vazgeçmeyeceklerinin dünyaya duyurulması amacıyla “Büyük Dönüş Yürüyüşü” adı verilen bir etkinlikler silsilesi başlatıldı ve bu etkinliklerin, eylemlerin Nekbe yıldönümüne kadar sürdürüleceği duyuruldu. Bu yıl Nekbe’nin yetmişinci yıl dönümü olması ve aynı zamanda ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı almış olması dolayısıyla özellikle Nekbe yıldönümünde geniş çaplı gösteriler ve yürüyüşler düzenlendi.

BAE'nin Yemen'in Sokotra Adasını Gasp Etmesi

Yemen’de İran’la Suudi Arabistan’ın hakimiyet savaşına dönüşen iç savaş devam ediyor. Fakat bu savaş bir yandan devam ederken Aden hükümetine destek verdiklerini ileri süren ülkelerin Yemen’in topraklarına göz dikmeleri de ilginç gelişmelerin yaşanmasına neden oluyor. Normalde Suudi Arabistan’ın kurduğu koalisyon çatısı altında Aden hükümetine destek verdiğini iddia eden Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen’in stratejik ve turistik Sokotra adasını ele geçirdi. BAE önce bu adaya disiplin ve düzeni sağlama iddiasıyla asker gönderdi. Sonra adanın limanını ve havaalanını ele geçirerek Yemenli yetkilileri zorla çıkardı. Buna tepki gösteren Aden hükümeti BAE’den Yemen’in topraklarına göz dikmemesini ve Sokotra adasındaki askerlerini çekmesini istedi. Ancak BAE, kendisinin Yemen’in topraklarında gözü olmadığını iddia etmesine rağmen söz konusu adadaki askerlerini çekmeme konusundaki ısrarını da sürdürdü. Görünüşte meselenin halledilmesi için Suudi Arabistan devreye girdi. Daha sonra yapılan görüşmeler neticesinde BAE, Sokotra adasındaki askerlerini çekeceğini açıkladı. Ancak çekme işleminin ne kadar zamanda gerçekleşeceği konusunda bilgi vermedi.

Malezya Seçimleri

Malezya’da 9 Mayıs 2018 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimleri 92 yaşındaki eski başbakan Mahathir Muhammed’in başını çektiği Halkın Umudu İttifakı kazandı. Bu ittifak 222 sandalyeli parlamentoda 115 sandalye kazanarak hükümeti kurma imkânı elde etti. Böylece başını Birleşik Malay Milli Organizasyonu (UMNO)’nun çektiği Ulusal Cephe’nin 1957’den bu yana yani altmış yıldan fazla süredir devam eden iktidarı son bulmuş oldu. Ancak bu altmış yıllık iktidarın 22 yıllık kısmını 1981-2003 arasında UMNO’nun genel başkanlığını ve ülkenin başbakanlığını yapan Mahathir Muhammed’in iktidarının oluşturduğunu söylememiz gerekir.

Malezya’da iktidarı elinde bulunduran Ulusal Cephe’nin birinci partisi olan UMNO’nun liderliğini yapan eski başbakan Necib Abdurrezzak’ın bu seçimleri kaybetmesinde özellikle yolsuzluk söylentilerinin önemli rolü olduğu tahmin ediliyor.

Halkın Umudu İttifakı’nın seçimi kazanmasında ise Mahathir Muhammed’nin kişisel popülaritesinin ve karizmasının önemli rol oynadığı tahmin ediliyor. Çünkü onun başbakanlığı döneminde Malezya önemli ataklar ve başarılı yatırımlar gerçekleştirmişti.

Tunus'ta Yerel Seçimler

Tunus’ta 6 Mayıs 2018 tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimlerde Nahda Partisi birinci oldu. Bu seçimler aynı zamanda Tunus’ta 2011’de halk devriminin gerçekleştirilmesinden sonra düzenlenen ilk yerel seçimlerdi.

Nahda’nın yerel seçimlerde birinci parti olması kendi oyunu artırmasından değil 2014’te gerçekleştirilen genel seçimlerde birinci olan Nida Tunus (Tunus’un Sesi) Partisi’nin ciddi miktarda oy kaybetmesinden kaynaklanıyordu.

Normalde Nahda Partisi, Halk devriminden sonra 2011’de gerçekleştirilen genel seçimlerde %39 oranında oy alarak birinci parti olmuş ve hükümeti kurma hakkı elde etmişti. Fakat gerek Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin ve gerekse Avrupa ülkelerinin bu partinin hükümetini sıkıştırmaları Tunus’taki hükümetin önemli zorluklar yaşamasına neden oldu. Aleyhine yürütülen propaganda savaşı da etkili oldu ve 2014’te laik Batıcı çizgideki Nida Tunus Partisi %39 oy alarak birinci oldu. Bu seçimlerde Nahda Partisi ise %31 oy almıştı. 2018 yerel seçimlerinde ise %27.5 oyla birinci oldu ve başkent Tunus’un belediye başkanlığını da kazandı.

Nida Tunus Partisi’nin oy kaybetmesinde onun başını çektiği koalisyon hükümetinin başarısızlığındaki rolünün önemli etkisi olduğu tahmin ediliyor. Nahda’ya olan desteğin ise büyük ölçüde devam etmesi halkın ona güveninin devam ettiğini göstermesi açısından önemliydi.

Lübnan Seçimleri

Öncelikle Lübnan’da 128 sandalyeli bir parlamento bulunduğunu ve bu parlamentoda sandalyelerin dinî ve etnik unsurlara kontenjanlara göre dağıtıldığını hatırlatalım. Anayasaya göre parlamento sandalyeleri Hırıstiyan kabul edilen kesimlerle Müslüman kabul edilen kesimler arasında yarı yarıya yani 64-64 paylaştırılır. Bu paylaştırmada itikadi yönden gulat yani İslâmî temellerin dışına çıkmış kesim olarak kabul edilen Dürziler ve Nusayriler, Müslüman kesime dâhil edilmektedir. Buna göre hıristiyanlara tahsis edilen sandalyelerin 34’ü Arap Katolik olarak bilinen Marunilere, 14’ü Rum Ortodokslara, 8’i Yunan Katoliklere, 5’i Ermeni Ortodokslara, 1’i Ermeni Katoliklere, 1’i Protestanlara, 1’i de diğer hıristiyanlara verilmektedir. Müslümanlara tahsis edilen sandalyelerin 27’si Sünnilere, 27’si Caferi Şiilere, 8’i Dürzilere, 2’si de Nusayrilere verilmektedir. Ancak bir siyasi partinin farklı kesimlerin kontenjanlarından o kesimlere mensup kişileri seçmek şartıyla aday göstermesi mümkün olabiliyor.

Lübnan’da dokuz yıl aradan sonra 6 Mayıs 2018 tarihinde genel seçimler yapıldı. Lübnan Anayasası’na göre seçimlerin beş yılda bir yapılması gerekiyor. Ancak cumhurbaşkanının seçilmesi konusunda kriz yaşanması sebebiyle parlamento seçimleri de dört yıl ertelendi.

Her ikisi de Şii partisi olan Hizb ile Emel’in oluşturduğu ittifak bu seçimlerin galibi olarak görülüyor. Ancak onun seçimlerin galibi olarak gösterilmesinin asıl sebebi ülkede iktidarı elinde bulunduran koalisyonun başını çeken Müstakbel Partisi’nin ciddi anlamda oy kaybetmesidir. Çünkü Müstakbel Partisi daha önce 33 sandalye elde etmişti. Son seçimlerde elde ettiği sandalye sayısı 21’e düştü.

Hizb – Emel ittifakı ise bir önceki seçimde 28 sandalye elde etmişti. Bunun 14’ü Hizb’e 14‘ü Emel Partisi’ne aitti. Son seçimde ittifakın meclisteki toplam sandalye sayısı 1 artarak 29’a çıktı. Fakat Hizb’in sandalye sayısı 13’e düşmüş, Emel’in sandalye sayısı 16’ya çıkmıştı. Hizb – Emel ittifakının performansını korumasında Suriye’deki savaşın önemli rolü olduğu tahmin ediliyor. Çünkü özellikle Şii ve Nusayri tabanın bu savaştan dolayı bu ittifakın arkasında daha çok kenetlendiği tahmin ediliyor. Şii ve Nusayrilerin parlamentodaki toplam kontenjanları ise 29’u buluyor. Bunun 27’si Caferi Şiilere, 2’si Nusayrilere aittir.

Müstakbel Partisi’nin oy kaybetmesinde lideri ve Lübnan Başbakanı Sa’d el-Hariri’nin Suudi Arabistan’da istifa kararını açıklamasının ve bu ülkenin çok fazla etkisinde kalmasının önemli rolü olduğu tahmin ediliyor. Fakat onun oylarının Hizb – Emel ittifakına kaydığı söylenemez. Diğer siyasi partilere kaymış olabilir. Çünkü Hizb – Emel ittifakı toplamda sadece bir sandalye artırmıştır, onun da Suriye meselesinden dolayı Şii ve Nusayri kesimin bu ittifaka desteğinin artmasından kaynaklandığı tahmin ediliyor. Bu seçimde cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın kurduğu Güçlü Lübnan oluşumunun önemli oy topladığı görüldü. Çünkü o da parlamentoda 29 sandalye elde etti.

Bu seçimlerde katılım oranının düşmesi dikkat çekti. Bir önceki seçimlerde %54 katılım gerçekleştiği halde bu seçimlerde bu oran %49,2’ye düştü.

Ayrıca Lübnan Anayasası’na göre cumhurbaşkanının Maruni hıristiyanlardan, başbakanın Sünnilerden, Meclis Başkanının ise Şii Caferilerden olması gerekiyor. O yüzden hükümeti kuracak partilerin başbakanlık için Sünni kesimi temsil eden bir siyasi liderle anlaşması gerekiyor. Bundan dolayı yeni dönemde de Sa’d el-Hariri’nin başbakan olması kuvvetli ihtimal olarak görülüyor. Fakat onun tek başına hükümeti oluşturma imkânı olmadığından muhtemelen Hizb – Emel ittifakını da içine alan bir koalisyon hükümeti içine girmesi mümkündür. Diğer partilerin Sünni kesimden kabul edilen bir başka siyasi liderle anlaşma yaparak koalisyon hükümeti kurmaları ihtimali de var.

Irak Seçimleri

12 Mayıs tarihinde Irak’ta genel seçimler yapıldı. Bu seçimde büyük ölçüde Şii partiler birbirleriyle yarıştılar. Bağdat’ta en çok oy alan Mukteda es-Sadr’ın desteklediği Sairun Hareketi oldu. Katılımın %44.5 oranında olduğu seçimlerde hile yapıldığı iddiasıyla bazı partiler seçimlerin iptal edilmesini ve yeniden yapılmasını istediler. Ülkede ilk kez elektronik cihazlarla oy kullanma işlemi gerçekleştirildi. Bazı yerlerde cihazların kullanılmasında zorluklar yaşandı. Bu yüzden bazı oyunlar oynandığı ve hileler yapıldığı iddia edildi.

Fas'ın İran'la İlişkilerini Kesmesi

Fas, ülkenin Batı Sahra bölgesinde ayrılıkçı bir gerilla savaşı veren Polisaryo Cephesi’nin militanlarına askerî malzeme ve eğitim desteği verdiği gerekçesiyle İran’la ilişkilerini kesti. Fas yönetimi İran’ın Polisaryo Cephesi’ne Lübnan’daki Hizb örgütü vasıtasıyla Cezayir’deki büyükelçiliği üzerinden yardımda bulunduğunu iddia etti. Hizb örgütü ve İran yönetimi iddiaları yalanladı. Ancak Fas yönetimi ellerinde bu yardımı ve eğitim desteğini kanıtlayan pek çok belge olduğunu ileri sürdü.

ABD’nin İran’la Nükleer Anlaşmadan Çekilmesi

ABD Başkanı Trump, ABD’nin Obama döneminde AB ile birlikte nükleer teknolojinin kullanılması konusunda İran’la yaptığı anlaşmadan çekildi. Bu anlaşmaya göre İran, nükleer teknolojiyi silah yapımında kullanmamayı taahhüt etmiş ve bu teknolojiyi kullandığı tesisleri Batının denetimine açmıştı. Ancak Trump, İran’ın gizli bir şekilde nükleer silah üretmeye devam ettiğini ileri sürerek anlaşmadan çekildi. ABD’nin çekilmesi İran’a ambargoyu yeniden başlatması anlamına geliyor. AB ülkeleri anlaşmayı sürdüreceklerini açıkladılar.