İslâm Dünyasındaki Gelişmeler

Mayıs 2017, Davet Mektebi

İdlib'de Kimyasal Katliam

Suriye'deki katil Baas rejimi 4 Nisan Salı günü sabaha doğru başlattığı ve İdlib vilayetine bağlı Han Şeyhun kasabasını hedef alan korkunç saldırısında kimyasal bombalar kullanarak büyük bir katliam gerçekleştirdi. Katliamda çoğunluğu kadınlardan ve çocuklardan oluşan 100 civarında insan hayatını kaybederken 400 kişi de yaralandı. Yaralananların bazıları çevredeki hastanelere götürüldü. Gerek Baas güçleri ve gerekse Baas'a destek amacıyla Suriye'de bulunan işgalci Rus uçakları bu hastanelere yönelik olarak da saldırılar gerçekleştirdiler.

Gerek hayatlarını kaybedenlerin üzerinde yapılan otopsiler ve gerekse yaralılar üzerindeki laboratuvar teşhisleri saldırılarda kimyasal bombaların özellikle de zehirli sarin gazıyla klor gazının kullanıldığını gösteriyordu.

Saldırı hakkında BM öncülüğünde soruşturma yapılması için BM Güvenlik Konseyi'ne verilen karar Rusya tarafından veto edildi.

Aylık Vuslat dergisinin Mayıs 2017 sayısı için yazdığımız dosyada Han Şeyhun saldırısı başta olmak üzere Baas rejiminin muhtelif kimyasal saldırıları hakkında ayrıntılı bilgi vermeye çalıştık. Bu yazımızı derginin yayınlanmasından sonra kişisel web sitemiz olan www.vahdet.info.tr adresinden de okumanız mümkündür.

Kassam Komutanı Mazin Fukaha'nın Şehit Edilmesi

Filistin İslâmî Direniş Hareketi (Hamas)'ın askerî kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri'nin komutanlarından ve özgürleştirilmiş eski esirlerden olan Mazin Fukaha 24 Mart 2017 Cuma akşamı Gazze'nin Tellu'l-Heva bölgesinde bulunan evinin önünde gerçekleştirilen bir saldırıda şehit edildi. Saldırının siyonist işgal rejiminin aynı zamanda bir cinayet şebekesi olarak çalışan istihbarat teşkilatı olan Mossad tarafından planlandığı ve organize edildiği, cinayetin infazında da ihanetçi ajanların kullanıldığının tahmin edildiği olayla ilgili açıklamalarda dile getirildi.

Şehit komutan Mazin Fukaha, Batı Yaka bölgesindeki Cenin vilayetinin Tubas mıntıkasında dünyaya gelmişti. İzzettin Kassam Birlikleri'nin komutanı Salah Şehade'nin şehit edilmesinden dolayı gerçekleştirilen ve dokuz siyonistin hayatını kaybettiği intikam eylemini planladığı gerekçesiyle işgal rejimi tarafından dokuz kez müebbet hapse mahkûm edilmişti. Fakat daha sonra esirlerin takası işleminde özgürlüğüne kavuştu. Ancak işgal rejimi onun Batı Yaka bölgesinde kalmasına izin vermeyerek Gazze bölgesine sürgün etti. Fukaha, Gazze bölgesine geçmesinden sonra da işgale karşı verilen özgürlük mücadelesinin komutanlığını yapmaya devam etti.

Suikast hakkında İzzettin Kassam Birlikleri adına yapılan açıklamada cinayetin Mossad tarafından planlandığı konusunda herhangi bir şüphelerinin olmadığına ve işgal rejiminin bunun bedelini ödemek zorunda kalacağına dikkat çekildi.

Filistin'de Esirlerin Açlık Grevi

Siyonist işgal rejiminin zindanlarında tutulan yedi bin kadar esirden 1500 kişi, Filistinli Esirler Günü olarak değerlendirilen 17 Nisan tarihinin hemen öncesinde genel açlık grevi başlattı. Açlık grevinin işgal zindanlarında tutulan esirlerin karşı karşıya olduğu şartların iyileştirilmesi, idari hapis uygulamasına son verilmesi ve hasta esirlerin sağlık hizmetlerinin ihmali politikasının son bulması talebiyle başlatıldı.

"Onur Grevi" adı verilen ve esirlerin önemli bir kısmı tarafından başlatılan açlık grevine zindanların dışındaki Filistinliler tarafından da çeşitli etkinliklerle destek verildi.

Ancak siyonist işgal rejimi yetkilileri esirlerin taleplerini kabul etmemek, zindanlardaki hakim şartların iyileştirilmesi konusunda herhangi bir girişimde bulunmamak için açlık grevinde bulunan esirlere gerek gördüklerinde zorla yemek yedirebileceklerini, kanunun kendilerine bu yetkiyi verdiğini ve ihtiyaç duyduklarında da bu yetkiyi kullanmaktan çekinmeyeceklerini ifade ettiler. İşgal rejiminin 2015'te çıkardığı bir kanun Filistinli esirlerin açlık grevine gitmeleri halinde, sağlık durumları tehlikeye girdiğinde cezaevi yetkililerinin kendilerine zorla yemek yedirmesine imkân tanıyor.

İşgal zindanlarında tutulan Filistinli esirler çok kötü muamelelere maruz kaldıkları gibi cezaevlerindeki şartlar da son derece kötü. Ayrıca hasta esirlerle de ilgilenilmiyor.

Bunun yanı sıra işgal zindanlarındaki esirlerin birçoğu idarî hapis uygulamasıyla hapiste tutuluyor. İdarî hapis ise herhangi bir dava dosyası açılmasına ve bir suçlamada bulunulmasına gerek görülmeden bir kişinin hapse atılmasına deniyor. İşgal yönetiminin bu konudaki yasası bir işgal savcısına, herhangi bir Filistinliyi, hakkında dava dosyası açma ve suçlamada bulunma gereği duymaksızın altı ay süreyle hapse atma, sürenin dolmasından sonra da on kereye kadar idarî hapis cezasını tekrar etme yetkisi tanıyor.

Gazze'de İşbirlikçi Ajanların İdamı

Gazze'de siyonist işgal rejimiyle ilişkiye giren ve onun hesabına çalışan işbirlikçi ajanlara önce pişmanlık fırsatı verildi. Ancak bu imkândan yararlanmayan ve siyonist işgal rejimiyle ilişki içine girdiği belgelenen ajanlardan bazıları idam edildi. Bu bölgede siyonist rejimle ilişki içine giren ajanlar Filistin direnişine karşı çeşitli çirkin işlerde ve hatta cinayetlerde kullanılıyor. Komutan Mazin Fukaha'nın şehit edilmesinde de işbirlikçi ajanların kullanıldığı tahmin ediliyor.

Musul'da Sivil Katliamı

IŞİD bahanesiyle, Bağdat yönetimi, İran ve ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon tarafından Musul'a yönelik olarak sürdürülen saldırılarda büyük ölçüde siviller zarar görüyor. IŞİD'in bölgeye çekilmesinin de bölge halkını Bağdat rejimine teslim olmaya zorlama amaçlı bir taktik olduğu artık iyice anlaşılıyor.

İhanet çetesinin Musul'a yönelik saldırıları sivillerden birçok kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Bu saldırılar aynı zamanda çok sayıda sivilin evini yurdunu terk ederek başka yerlere iltica etmek zorunda kalmasına neden oldu. Bölge ahalisinden, saldırılar yüzünden evlerini terk ederek başka yerlere iltica etmek zorunda kalanların sayısının yarım milyonu aştığı tahmin ediliyor.

IŞİD ise Musul'a yönelik olarak sürdürülen insanlık dışı saldırıların ve sivilleri perişan eden vahşetin bir gerekçesi.

Fas'ta Hükümet Kuruldu

Fas'ta Ekim 2016'ta gerçekleştirilen seçimlerde birinci olan ancak hükümet kurmak için yeterli çoğunluğu elde edemeyen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı Abdulilah Benkiran'a kral tarafından hükümet kurma görevi verilmiş fakat Benkiran beş aydan fazla süren çalışmalarından netice alamamış ve hükümeti kuramamıştı. Bunun üzerine Kral 6. Muhammed Mart 2017'de yine aynı partinin ileri gelenlerinden ve genel başkan yardımcılarından olan Sadettin Osmani'yi hükümeti kurmakla görevlendirdi.

Sadettin Osmani aralarında sol partilerin de bulunduğu beş ayrı siyasi partiyle ittifak kurarak hükümeti kurma konusunda anlaştı. Oluşturulan koalisyona giren partilerin 395 üyeli parlamentoda toplamda 240 sandalyeleri bulunuyordu. O yüzden güven oyu alma konusunda da herhangi bir sıkıntı yaşamayacağı ifade edildi.

Arap Birliği Zirvesi

28. Arap Birliği Zirvesi, Ürdün'ün Ölü Deniz bölgesinde 29-30 Mart tarihlerinde gerçekleştirildi. Bu seferki zirvenin belirlenen ev sahibi Yemen idi. Ancak Yemen'de şartların müsait olmamasından dolayı Arap ülkelerinin liderleri Ürdün'de toplandılar. Toplantıya Arap Birliği teşkilatına üye ülkelerin tümünün liderleri katılmadı. Zirve on beş maddelik Amman Bildirisi'nin okunmasıyla sona erdi.

Amman Bildirisi'nde öne çıkarılan konuların başında Suriye ve Filistin meseleleri yer alıyordu. Suriye'deki meselenin barışçı yoldan halledilmesi çalışmalarına destek verileceği ifade edildi. Bu arada terör örgütlerine son verilmesi çalışmalarının da destekleneceği dile getirildi.

Filistin'de yine iki devletli çözüm formülü üzerinde duruldu. ABD'nin İsrail büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması projesine de tepki gösterildi.

Bildiride Irak konusu üzerinde de durularak Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiği vurgulandı.

29. Arap Birliği Zirvesi'ne de Suudi Arabistan'ın ev sahipliği yapması kararlaştırıldı.

Somali ve Nijerya'da Açlık ve Hastalık Salgınları

Ciddi anlamda açlık probleminin yaşandığı Somali ve Nijerya'da son zamanlarda aynı zamanda bazı salgın hastalıkların yayılması dikkat çekiyor. Somali'de kolera salgınının, Nijerya'da ise menenjit salgınının ülke halkını tehdit ettiği haberlerde dile getirildi. Bu hastalıklardan dolayı şimdiye kadar yüzlerce insanın hayatını kaybettiği binlercesinin de hastalığa yakalandığı ifade edildi.

Açlık ve gıda yetersizliği insan bedeninin hastalıklar karşısında da direncini kaybetmesine neden oluyor. O yüzden insanlar hastalıkları yayan mikroplar karşısında zayıf ve dirençsiz bir duruma düşüyorlar. Bu da birtakım salgın hastalıklara yakalanmalarına neden oluyor. Hastalıklar bulaşıcı olduğundan ve çevredeki insanların bedenlerinin de dirençsiz olması sebebiyle çok hızlı bir şekilde yayılıyor.

Normalde bu ülkelerdeki açlık sorununun çözümü için çok büyük bir harcama yapılmasına ihtiyaç yok. Birkaç savaş uçağı parasıyla insanların ihtiyaç duyduğu gıda maddelerinin temin edilmesi ve açlık sorununun çözülmesi mümkün. Fakat küresel emperyalizm savaş sanayisine yaptığı harcamanın yüz binde birini bile aç insanların hayatlarını kurtarmak için yapmıyor.

Sisi'nin ABD Ziyareti ve Trump'ın Cuntaya Desteği

Demokrasiden yana olduğunu iddia eden Batı ülkeleri ve küresel emperyalizm Mısır'daki askerî cuntaya destek vermeye devam ediyor. Geçtiğimiz ay da ABD'nin yeni başkanı Donald Trump Mısır cuntasının lideri Abdülfettah Sisi'yi ağırladı. Trump yaptığı görüşmelerde aynı zamanda Sisi'nin uygulamalarına destek verdiğini ve onun arkasında durduğunu ortaya koymaya çalıştı.

Sisi'nin ABD'nin yeni başkanı Trump tarafından ağırlanması konusunda yorum yapanlar onları bir araya getiren en önemli iki hususun Müslüman Kardeşler cemaatine karşı mücadele ve siyonist işgal rejimine destek olduğuna dikkat çektiler. Sisi, ABD'yi endişelendiren Müslüman Kardeşler cemaatine karşı savaş verdiği gibi aynı zamanda siyonist işgal rejimi hesabına da bekçilik yapıyor. Gazze üzerindeki ablukanın devam etmesinde Mısır'ın uygulamalarının büyük rolü olduğu biliniyor. Cunta lideri Sisi buna ek olarak Filistinlileri çeşitli yönlerden sıkıştırmak suretiyle siyonist işgalcilere destek vermeye çalışıyor.

Kerkük'te Bayrak ve Referandum Tartışması

Geçtiğimiz ay Kerkük'te resmî dairelere IKBY bayrağının asılması çeşitli tartışmalara ve gerginliğe neden oldu. Tartışmanın sebebi ise bayrağın asılmasından ziyade bunun taşıdığı anlamdan kaynaklanıyordu. Çünkü bu bayrağın asılması Kerkük'ün Irak Kürdistan bölgesine dâhil edilmesi anlamına geliyordu. Bayrağın asılmasında IKBY'ne çalışan Kerkük valisinin önemli rol oynadığı biliniyor. Bu bayrağın asılmasına Bağdat yönetimi tarafından da Türkiye tarafından da tepki gösterildi. Kerkük'le ilgili pazarlıklarda buranın petrolünün önemli rolü olduğu biliniyor.

Bu bölgede tartışmaya konu olan gelişmelerden biri de Irak'ın Kürdistan bölgesinin bağımsızlığı konusunda referanduma gidilmesi kararı alınması oldu.

Libya'da Haftar Tehdidi Devam Ediyor

Batı ülkeleriyle ve küresel emperyalizmle işbirliği içindeki Halife Haftar'ın Libya'nın iç meselesinin halledilmesi amacıyla imzalanan Suheyrat Anlaşması'na uymaması sebebiyle bu ülkede sıkıntı ve çatışmalar devam ediyor. Haftar tehdidinden dolayı bazı bölgelerdeki sivil halk evlerini terk etme ihtiyacı duyuyor. Geçtiğimiz ay içinde de özellikle Bingazi bölgesinde çok sayıda sivil, Haftar tehdidi sebebiyle evini terk etti.

Cezayir'de Genel Seçim Hazırlığı

Cezayir'de 4 Mayıs 2017 tarihinde parlamento seçimleri yapılacak. Fakat ülkedeki bazı partiler seçimlerin güven verici olmadığı ve vatandaşın siyasi iradesinin siyaset sahnesine yeterince yansıtılmasına fırsat vermediği gerekçesiyle seçimlere katılmama kararı verdi. Bunun yanı sıra muhalefet partilerinden bazıları da seçimlere katılmamaları durumunda tamamen hadisenin dışında kalacakları ve içten değişimde bir etkilerinin olmayacağı gerekçesiyle katılmayı kararlaştırdı. Bununla birlikte vatandaşlardan seçime iştirakin ve oy kullanma oranının yine düşük çıkması bekleniyor. Ülkede cuntanın yönetime el koyduğu tarihten bu yana seçime katılma oranı sürekli yüzde ellinin altında kalıyor. O yüzden yorumlarda cuntanın iş başına gelmesinden bu yana Cezayir'de yapılan seçimleri sürekli sessiz çoğunluğun kazandığına dikkat çekiliyor.

Cezayir yönetimi seçimlere katılma oranının yüksek olması için yoğun bir şekilde faaliyet yürütüyor. Bu amaçla camilerdeki hutbelerde ve vaazlarda da teşvik yapılıyor.

İran'da Ahmedinejad'ın Adaylığı Reddedildi

İran 19 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleştirilmesi beklenen yeni bir cumhurbaşkanı seçimine hazırlanıyor. Fakat bu seçimlerin de önemli tartışmalara neden olacağı öncesindeki gelişmelerden anlaşılıyor. İran'ın eski cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın adaylığı ise dinî lider Ali Hamaney tarafından veto edildi. Ülkede resmî siyaseti büyük ölçüde dinî lider belirlediğinden cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ülkedeki gidişatı ve özellikle Suriye'yle ilgili tutumu etkilemesi beklenmiyor.

Mısır ve Sudan Arasında Yeniden Halayib Meselesi

Emperyalist güçlerin İslâm coğrafyasıyla ilgili kirli oyunlarından biri de komşu ülkeler arasında sınır sorunları bırakmaları olmuştur. Mısır ile Sudan arasında da Halayib meselesi devam ediyor. Mısır, Sudan'ın bağımsızlığından bu yana bu ülkenin hakimiyetinde olan Halayib üçgeninin kendisine ait olduğunu iddia ediyor. O yüzden Sudan'ı sıkıştırmak istediğinde Halayib meselesini gündeme getiriyor. Son zamanlarda bu meseleyi yine kaşımaya başladığı ve Halayib üçgenine yakın sınır bölgelerindeki Mısır askerlerinin Sudanlı sınır askerlerini tahrik ettiği bunun yanı sıra Mısır yönetiminin bölgeye asker takviyesi yaptığı Sudanlı yetkililer tarafından dile getirildi.

Akdeniz'de Yine Tekne Faciası

Sık sık mültecileri taşıyan teknelerin batmasından dolayı büyük faciaların yaşandığı Akdeniz'de geçtiğimiz ay yine büyük bir felaket yaşandı. Avrupa'ya sığınmak isteyen mültecileri taşıyan bir teknenin batması sebebiyle yüzden fazla insan hayatını kaybetti.

Moritanya'da Anayasa Değişikliği Tartışması

Moritanya yönetimi ülkedeki anayasada değişiklik yapmak istiyor. Bunun için hazırladığı paketin referanduma sunulması isteği parlamentonun alt meclisinde kabul edildi. Ancak üst meclis yani senato reddetti. Çünkü anayasa değişikliği senatonun kaldırılmasını istiyor. Buna karşılık cumhurbaşkanı kendi yetkisini kullanarak referanduma gitme kararı aldı. Buna da muhalefet partileri itiraz ettiler.

Avrupa'da Müslümanlara Yönelik Irkçı Şiddet

Avrupa'da Müslümanlara yönelik ırkçı şiddet gittikçe artıyor. Özellikle ırkçı partilerin yönlendirdiği şiddet Türkiye'deki anayasa referandumunda çoğunluğun evet demesi üzerine biraz daha arttı. Irkçı partilerin mensupları Türkiye vatandaşlarına tehdit yazıları gönderdiler.

Avrupa ve Amerika'daki ırkçı şiddeti Ribat dergisinin Mayıs sayısı için hazırladığımız "Batı'da Yükselen Irkçılık" başlıklı dosyamızda ayrıntılı bir şekilde ele almaya çalıştık. Bu yazımızı da derginin yayınlanmasından sonra kişisel web sitemizden okumanız mümkündür.