Putin'in "Başarılı (!)" Operasyonu: Kurtarma mı Kurtulma mı?

29 Ekim 2002 Salı, Cuma dergisi

Geçtiğimiz hafta tüm dünyanın birinci gündem maddesi Rusya'nın başkenti Moskova'da gerçekleştirilen rehine kurtarma operasyonuydu. Biz bu operasyonla ilgili fikirlerimizi Vakit gazetesinde geçtiğimiz Pazar günü yayınlanan makalemizde arz etmiştik. Ancak konunun ehemmiyeti, hala gündemde olması ve uzun süre de gündemde kalması ihtimalinin bulunması sebebiyle burada biraz daha ayrıntılı olarak üzerinde durma ihtiyacı duyduk.

Temelli Uyuttular

Kurtarma operasyonu geçtiğimiz Cumartesi günü (26 Ekim 2002 tarihinde) sabahın erken saatlerinde gerçekleştirildi. Ancak hadiseyi sonuç açısından değerlendirdiğimizde bir kurtarma operasyonu isimlendirmesi yapmanın imkansız olduğunu görürüz. Rusya belki operasyonla rehineleri değil kendini rehineler krizinden kurtarmayı hedeflemişti. Bu itibarla Putin yönetimi açısından bir kurtulma operasyonu denilebilir. Ama rehineler açısından kesinlikle bir kurtarma operasyonu olmadığı ortadadır.

Rusya operasyonun ilk saatlerinde rehineler tarafındaki can kaybını açıklamadı. Sonra gerçek rakamlara nispetle çok düşük sayılar verdi. Bunun amacı hadisenin ilk sıcaklığında kamuoyu nezdinde büyük bir tepkiyle karşı karşıya gelmemekti. Çünkü kamuoyunu yavaş yavaş hadiseye ısındırmak ve tepkiyi asgari düzeye çekmek istiyordu. Bu amaçla da ölü sayısını tedrici bir şekilde artırdı.

Operasyonun gerekçesiyle ilgili açıklamalar da yanıltıcıydı. İddiaya göre sabahın erken saatlerinde içeriden birtakım patlama sesleri duyulmaya başlamıştı. Bunun üzerine Rus silahlı güçleri hemen hadiseye müdahale ederek önce içeriye "uyku gazı (!)" salarak eylemcileri etkisiz hale getirmiş, sonra da içeriye dalıp rehineleri serbest bırakmışlardı. Oysa daha sonra ortaya çıkan gerçekler bu iddiaların doğru olmadığını gösterdi. Çünkü rehinelerden sadece birinin silahla öldürüldüğü diğerlerinin tamamının içeriye sızdırılan gazla öldüğü ortaya çıktı. Ayrıca eylemcilerin üzerindeki bombalar da patlamamıştı. Belli ki operasyon öncesinde içeride herhangi bir patlama filan olmamıştı. Patlama iddiaları Rusya'nın daha önce Çeçenistan'a müdahale etmek için kendisinin iki büyük binaya patlayıcı yerleştirerek onları yıkmasına ve yüzlerce insanı öldürmesine benziyordu. Bu patlamaların arkasında Rus istihbaratının olduğunu bizzat Rus kaynakları ortaya çıkardı.

Olayın en çok tartışılan ciheti ise operasyonda kullanılan gaz meselesi oldu. Rusya bunu "uyku gazı" diye açıkladı. Bu ismi duyanlar "çağdaş teknoloji ne kadar çok gaz çeşidi üretmiş demek ki!" diye düşünmeye başladılar. Ne var ki atılan gaz eylemcileri rehinelerden ayıracak "akıllı gaz" türünden değildi. Dolayısıyla eylemcilerle birlikte rehineleri de uyutmuştu. Ama birçokları yeniden diriliş gününde uyanmak üzere uyudular. Diğerleri ise hafızalarını kaybettikleri için başlarına nelerin geldiğinin bile farkında değillerdi. Üstelik operasyonda rehinelerin serbest bırakıldıkları iddiasının da yalan olduğu ortaya çıktı. Çünkü operasyoncular sağ kalan rehineleri tiyatrodan alıp hastanelere taşımışlardı. Gazın tesiri en az altmış saat süreceği için hastanelerde yoğun bakıma veya en azından gözetim altına alınmışlardı. Zavallılar tiyatroda 57 saat rehin tutulurken hastanelerde en az 60 saat rehin tutuldular. Üstelik hayatla ölüm arasında çok ince bir çizginin üzerinde. Kısacası Putin'in adamlarının operasyonu sebebiyle maruz kaldıkları ölüm tehdidi öbür tarafta maruz kaldıklarından çok daha kötüydü. Bu durumu görenler bu "uyku gazı"nın nasıl bir şey olduğunu merak etmeye başladılar. Yapılan araştırmalar neticesinde onun kimyasal gaz olduğu kanaati hakim oldu. Belli ki Moskova yönetiminin hedefi kurtarmak değil kurtulmaktı. Putin yönetimi rehineleri kurtarmayı değil kendisi rehineler krizinden kurtulmayı amaçlamıştı.

Putin'in Kafa Yapısı ve Başarı Anlayışı

Rusya Federasyonu'nun cumhurbaşkanı Viladimir Putin, Moskova'da gerçekleştirilen rehine kurtarma daha doğrusu rehinelerden kurtulma operasyonunu başarılı bir operasyon olarak nitelendirdi. Aklı başında herkesin böyle bir başarı anlayışına güldüğünü sanıyoruz. "Bir sizden on bizden" tarzı bir kurtarma operasyonu ama başarılı. Tabii Putin gibi birinin kafa yapısı açısından bakıldığında bu başarılı bir operasyondur. Ayrıca başarı amaca göre değerlendirilir. Hadiseye insani açıdan bakanlar, böyle bir operasyon hakkında "başarı" hükmünü vermek için can kaybı olup olmadığına ve kimseye bir zarar gelip gelmediğine bakarlar. Ama Putin'in amacı zaten kurtarma değil kurtulmaydı. Sonuç itibariyle onun amaçladığı gerçekleşmiş oldu. Artık bu işi büyük bir başarı olarak nitelendirmemesi için herhangi bir sebep yoktu. Zaten Rusya yönetiminin kendi vatandaşlarına çok fazla değer verdiği de yok. Eğer değer veriyor olsaydı, Çeçenistan'a saldırıyı gerekçelendirebilmek için yüzlerce vatandaşının ölümüne sebep olan patlamaları gerçekleştirmezdi.

Bu anlayış sadece Rusya için değil makyavelist devlet felsefesini benimsemiş tüm devlet yönetimleri için geçerlidir. Bu felsefeyi benimsemiş devletlerin başında ise ABD gelir. ABD'nin birtakım devlet planları için kendi vatandaşlarına ne gibi oyunlar oynadığı birçok kitapta belgeleriyle ortaya konmuştur. Bu açıdan 11 Eylül olaylarına ben hala şüpheyle bakıyorum. Usame bin Ladin bu saldırıları ne kadar üstlenmiş olsa da ben bu konuda hala ikna olmuş değilim. Aynı tereddüdü bu ülkede son zamanlarda yaşanan "keskin nişancı" olayıyla ilgili olarak da yaşıyorum.

Hepsini Rus Güçleri Öldürdü

Haberlere yansıyan bilgilere göre, operasyonu gerçekleştirenler tiyatro salonuna gaz sızdırınca eylemciler hemen ölüm uykusuna geçmiyor, hemen bilinçlerini kaybetmiyorlar. Yapılanların farkına varıyorlar. Ancak üzerlerindeki bombaları patlatmayıp rehineleri serbest bırakmaya ve şehit oluncaya kadar, ellerindeki silahlarla Rus güçlerine karşı çarpışmaya karar veriyorlar. Ne var ki gazın tesiri artınca bunu yapamıyor ve hayata veda ediyorlar. Yani hayatlarını kaybedenlerin tamamının katili operasyonu gerçekleştiren Putin yönetimi. Bir tanesini bile eylemciler öldürmemiş. Rehinelerden sadece bir tanesinin silahla öldürüldüğü ortaya çıktı ki muhtemelen onu da operasyoncular öldürmüş olabilir. Sonucun böyle olmasında büyük bir hikmet olduğunu düşünüyorum. Eğer ki gazın içeriye sızmasıyla birlikte eylemciler: "Rus silahlı güçleri bir şeyler yapıyor, biz de üstümüzdeki bombaları patlatıp tiyatroyu havaya uçuralım" deseydi sonuçtan tamamen onlar sorumlu tutulacaktı. Böyle bir şey de belki Çeçenistan'daki direnişi zor durumda bırakacaktı. Ayrıca kimyasal gaz kullanma işi de arada kaynayıp gidecekti. Hatta belki Putin yönetimi: "Biz bir şey yapmadık, onlar hiçbir sebep yokken bombaları patlattılar" diyerek işin içinden sıyrılacaktı. Ama onlar öyle yapmayınca bütün vebal Moskova yönetiminin üzerinde kaldı. Putin her ne kadar işi başarılı olarak nitelendirse de Rusya'da mevcut durumun komünist rejim dönemindeki durumdan farklı olduğunu düşünüyoruz. Gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyet yürüten insan hakları kuruluşları bu işin peşini bırakmayacak ve kullanılan gazın ne olduğunu ortaya çıkarmaya çalışacaktır. Ayrıca operasyonda yapılan yanlışlıklar ve arka planda duran siyasi hesaplar gün yüzüne çıkarılıp tartışılacaktır. Bu yüzden Putin'in bu işten dolayı pek rahat edemeyeceğini sanıyoruz.

Amaç Neydi?

Dediğimiz gibi her ne kadar Putin bu işi başarılı olarak nitelese de, sonuç açısından son derece aptalca bir operasyon gerçekleştirilmiştir. Rusya yönetimi burada ciddi riskleri göze alarak operasyon gerçekleştirmiştir. Belki hesapları farklıydı ve yalanlarını tutturabileceğini umuyordu ama umdukları olmadı. Böyle bir ihtimali işin başında düşünmüş olması gerekir. Hal böyleyken niçin böyle bir riski göze aldı? Bizim kanaatimize göre böyle bir riski göze almasının en önemli sebebi, Çeçenistan'daki savaşta zor durumda kalmasıdır. Çünkü rehineler olayı yüzünden Moskova, Çeçenistan'da mücahitlere karşı yeni saldırılar gerçekleştirmekte zorlanacaktı. Bu da onun, zaten zoraki savaştırılan ve sürekli moral yönünden yıpranan askerlerinin daha da zayıf düşmelerine, mücahitlerin son günlerde gerçekleştirdikleri başarılarına yenilerini eklemelerine sebep olacaktı. İkinci bir sebep de Rusya içinde savaş karşıtlığının daha da yaygınlaşması ihtimaliydi. Rusya halkı Çeçenistan'daki savaştan zaten pek memnun değil. Askere gönderdikleri çocukları yüzünden sürekli psikolojik huzursuzluk ve endişe yaşıyorlar. Bu huzursuzluk ve endişe onları yıpratıyor. Dolayısıyla bu savaşın Çeçenistan'ın bağımsızlığının tanınması pahasına da olsa bitirilmesini istiyorlar. Ama Rusya bazen siyasi oyunlarla bazen de devletin gücünü kullanarak bu tepkileri bertaraf etmeye çalışıyor. Ama son rehine olayıyla birlikte bu tepkiler yeniden hareketlenmeye başladı ve kısa zamanda hızla yayılması ihtimali de vardı. İşte bu yüzden Putin yönetimi rehine olayından bir an önce kurtulmak istedi. Bundan dolayı gerçekleştirilen operasyon bir kurtarma değil kurtulma operasyonudur.

Kanla Beslenen Şakşakçılar

Ne yazık ki günümüzde insanlığa hükmedenlerin birçoğu kanla beslenmektedir. İnsanlığın bu derece geniş imkanlara rağmen böylesine huzursuz olmasının sebebi de işte budur. Bu kanla beslenenler, Moskova'daki operasyonun ardından hemen Putin'e karşı şakşakçılık yapmaya ve onun yaptığını başarılı olarak nitelendirmeye başladılar. Şakşakçılardan biri de kanla beslenenlerin başında gelen İsrail işgal devleti başbakanı Ariel Şaron'du. Aslında Şaron'a göre rehinelerin tümü ölseydi operasyon çok daha başarılı olacaktı. Çünkü o, kendi hayatlarını başkalarının ölümünde görenlerdendir. Başkalarının kimliği ise onun gibiler için önemli değildir. Bu anlayıştan dolayı onunla aynı düşünceyi ve inancı paylaşanlar tarih boyunca sürekli fitne kaynağı olmuşlardır. Binlerce insanın yok edildiği, öldürüldüğü, binlercesinin perişan edildiği savaşların kıvılcımını çakan gelişmeler onların fitneleridir. Bugünlerde Irak'a karşı saldırı düzenlenmesi için sürekli teşvik ve tahrik faaliyetleri yürütenler, sürekli fitne ateşinin üzerine benzin dökenler onlar değil midir?

Şakşakçılardan biri de Irak lideri Saddam oldu. Saddam güya bugün Amerika'nın hedefi olan bir adam. Bu yüzden de ona karşı kalplerin yumuşadığını görüyoruz. Fakat şunu bilelim ki her ne kadar insanların kalpleri ona karşı yumuşasa da onun kalbi başkalarına karşı yumuşamaz. Saddam'a göre Putin'in operasyonu başarılı olabilir. Çünkü o kendisi de benzer bir başarıyı (!) Halepçe'de gerçekleştirmişti. Havadan zehirli gaz bombaları atarak binlerce insanın ölümüne sebep olmuştu. Annelerin yavrularına sarılarak can verdikleri o manzaralar hala gözlerimizin önünden gitmiş değil. ABD'nin de Saddam'la fazla bir meselesinin olduğunu sanmıyoruz. Saddam sadece, Amerika'nın İslam aleminin kalbine İsrail benzeri yeni bir hançer saplama planlarının bir gerekçesidir. Bugün Saddam'ın elinde toplu imha silahları olduğunu iddia ederek bir ülkenin halkını topluca imha etmeye kalkışan Amerika dün ona Halepçe'de kullandığı bombaları vermemiş miydi?

İntikam Saldırıları

Rusya, Moskova'daki operasyonun hemen ardından Çeçenistan'da intikam saldırıları gerçekleştirmeye başladı. Aslında bu saldırılar bizim yukarıda dile getirdiğimiz şeyi teyit etmektedir. Putin, rehineler cenderesinden kurtulduğunu düşününce Çeçen mücahitlere yönelik saldırılarını şiddetlendirdi.