3-4 Eylül 2021 Cuma-Cumartesi, Yeni Akit
Bu sıralarda dünyanın gündeminde, son ABD askerinin de çekilmesi sebebiyle Afganistan sürekli birinci sırada yer alıyor. Ancak Filistin’le irtibatlı olarak da özellikle son iki hafta içinde bazı önemli gelişmeler yaşandı. O yüzden bugünkü ve müteakip yazımızda bunlardan seçtiklerimiz hakkında özet bilgiler vermek ve kısa değerlendirmelerde bulunmak istiyoruz.
Filistin’de son dönemdeki hareketlilik 21 Ağustos Cumartesi günü Mescidi Aksa’nın yakılmasının 52. yıldönümü münasebetiyle Gazze’nin sınır bölgesinde gerçekleştirilen gösterilere işgal güçlerinin müdahalesi sebebiyle yaşanan olaylarla başladı.
Mescidi Aksa’nın yakılmasının yıldönümü münasebetiyle düzenlenen gösteriler aynı zamanda siyonist işgal rejiminin Gazze’ye uyguladığı ablukayı ve ambargoyu da kırmak için yeni bir süreç başlatma amacı taşıyordu. Filistin’deki direniş örgütlerinin ortak komisyonu tarafından yapılan açıklamada bu eylemlerin ablukanın kaldırılmasıyla ilgili isteklerinin kabul edilmesine kadar sürdürülmesinin hedeflendiği dile getirildi.
Gazze Şeridi’nin orta kesiminde yer alan Gazze şehrinin doğusundaki dönüş kampında gerçekleştirilen eylemde göstericilerin sınır çitlerine yaklaşmaları üzerine işgal güçleri tarafından ateş edildi. Bu müdahalede Filistinlilerden kırktan fazla kişi yaralandı. Bunların yarıya yakını çocuktu. İki kişi de ağır yaralanmıştı. Olayda işgal güçlerinden bir keskin nişancı da Filistinli bir gencin tabancasından çıkan mermilerle ağır yaralandı.
Filistinli yaralılardan ikisi ve ağır yaralanan işgalci asker daha sonra hayatını kaybetti. Tabii Filistinli yaralılardan ölenler çok konuşulmadı, ama işgalci askerin ağır yaralanması ve sonra da dokuz gün yoğun bakımda tutulmasına rağmen kurtarılamaması bayağı gündem oldu.
Askerin ailesi işgal ordusunu suçlayarak, göstericilerin sınır duvarına yanaşmalarına fırsat verildiğini, askerlere “ateş” emri verilmediğini, çocuklarının da o yüzden saldırıya uğradığını iddia etti. Ama daha sonra olayla ilgili bizzat ordu görevlileri tarafından yapılan araştırmanın sonuçları yayınlandı ve verilen bilgiler askerin ailesinin iddialarının geçersiz olduğunu ortaya çıkardı. Hazırlanan rapora göre, asker saldırıya uğramadan önce Filistinli göstericilere ateş etmiş ve bazı gençler yaralanmıştı. Bu sırada göstericilerden bir genç duvara yanaşarak askerin Filistinlilere ateş etmek için kullandığı delikten ona tabancasıyla ateş etmiş ve mermilerden birinin kafasına isabet etmesi sebebiyle ağır yaralanmıştı. Onun yaralanması üzerine de işgalci askerler göstericilere yoğun bir şekilde ateş etmişlerdi ve onlarca kişi yaralanmıştı.
Bu olayın hemen ardından İsrail Başbakanı Naftali Bennett, ABD’yi ziyaret etti. 25 Ağustos Çarşamba akşamı ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile görüştü. Austin bu görüşmesinde siyonist işgal rejimine desteklerinin devam ettiğini hatırlatarak askeri ve siyasi yardımlarını aynen sürdüreceklerini dile getirdi. İşgalci siyonistlerin Filistinlilerin topraklarındaki gayri meşru işgallerini sürdürmeleri için çocukları katletmelerini de yine kendini savunma hakkı olarak tanımlayıp, ABD’nin İsrail’in kendini savunma hakkını teyit ettiğini söyledi.
Bennett’in Austin’le görüştüğü akşam Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’un doğusunda yine sınıra yakın bölgede Filistinli gençler Gazze’ye uygulanan ablukayı protesto amacıyla “Kudüs kılıcı kınına girmeyecek” sloganıyla başlattıkları gösterilerin ikincisini düzenliyorlardı.
Bennett ertesi gün yani 26 Ağustos Perşembe akşamı için Başkan Joe Biden’dan randevu almıştı. Ancak o gün Afganistan’ın başkenti Kabil’de meydana gelen bombalamalar ve bu ülkeden çekilmeye hazırlanan bazı Amerikan askerlerinin ölmesi sebebiyle görüşmeyi ertelemek zorunda kaldı. Görüşme daha sonra gerçekleştirildi ancak Biden’ın görüşme esnasında uyuması ve Bennett’in de ayıp olmasın diye konuşmaya devam ederken kendi söylediklerini sadece kendisinin dinlemesi dikkatlerden kaçmadı. Belli ki Biden fena halde bitkin ve yorgundu.
İşgal rejiminin Gazze’ye yönelik ablukasının kaldırılması talebiyle bölgedeki gençlerin protesto eylemleri başlatmaları üzerine işgal devletinin Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi, bu bölgeye yeni bir operasyon düzenleyebileceklerini söyledi. Hatta bu kez düzenlenecek operasyonun başarılı olması için yapılacak planları tamamlamaları üzere ordu yetkililerine talimat verdiği iddiasında da bulundu.
Kochavi’nin bu açıklamasına karşı, Filistin direnişi, işgal ordusunda Kudüs Kılıcı Harekatı karşısındaki yenilginin tesirinin devam ettiğini ve bölgeye yeni bir operasyon düzenlemeyi kolay kolay göze alamayacağını dile getirdi.
İşgal rejiminin Genelkurmay Başkan Yardımcısı Herzl Halevi’nin 26 Ağustos sabahı yaptığı açıklama da direnişin tahminlerini haklı çıkarır nitelikteydi. Halevi, Gazze’yle yeniden karşı karşıya gelmeye istekli olmadıklarını ama başka bir seçeneklerinin kalmaması durumunda böyle bir şey için de hazırlıklı olduklarını söyledi. Halevi’nin “hazırlıklıyız” iddiası başkanını tümüyle yalancı çıkarmamak içindi. Onun açıklaması böyle bir operasyon için askerine güvenemediğinin bir itirafı anlamına geliyordu.
Gazze’de hareketliliğin başlamasının hemen ardından Mısır da, bu bölgenin dünyaya açılan tek kapısı durumundaki Refah sınır kapısını 23 Ağustos Pazartesi sabahı çift taraflı olarak kapattı. Kapının kapatılması giriş ve çıkış işlemleri için kayıt yaptırmış çok sayıda insanın mağdur olmasına neden oldu. Filistin tarafının girişimleri sonucu Mısır, 26 Ağustos Perşembe sabahı sadece dışardan gelenlerin Gazze’ye girmesi için tek taraflı açtığını duyurdu. 29 Ağustos Pazar günü de çift taraflı açtı. Bu seferki son birkaç ay içinde gerçekleştirilen en uzun süreli kapatma oldu. Mısır hükümeti bunun Gazze’de yaşanan olaylarla bir ilgisinin olup olmadığı hakkında herhangi bir açıklama yapmadı.
Bu olaylardan sonra işgal rejimi Gazze’ye yönelik ablukada bazı hafifletmeler yapacağını, güneydeki Kerem Ebu Salim (işgalcilerin isimlendirmesiyle Kerem Şalom) Kapısı’ndan ticari ürünlerin girmesine izin vereceğini, kuzeydeki Erez Kapısı’ndan geçmesine izin verilecek tüccar sayısının artırılacağını duyurdu. Bu arada bu hafifletmelerin güvenlik ve istikrarın devamıyla irtibatlı olduğunu, şartların uygun olması durumunda daha da genişletilebileceğini belirterek direniş hareketlerine bir bakıma eylemleri durdurmaları için mesaj vermeye çalıştı.
Ancak Filistin direnişi dilenci parası değil Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılmasını ve zincirlerin kırılmasını istiyordu. Bu yüzden daha önce değişik zamanlarda uzun süreli olarak gerçekleştirilen gece şaşırtması eylemlerini 28 Ağustos’tan itibaren yeniden başlatma kararı aldı. Bu eylemler Gazze Şeridi’yle 1948’de işgal edilmiş bölgeyi ayıran sınır çit ve duvarlarına yakın bölgelerde her gece düzenlendi. İşgal güçleri bu eylemlere hem gerçek ve lastik mermilerle, hem de gaz ve ses bombalarıyla müdahale etti. İşgalcilerin saldırılarında birçok gösterici yaralandı. Bunların bazılarına mermi isabet etmiş, bazıları da gaz bombalarından etkilenmişti. 2 Eylül Perşembe gecesi düzenlenen eylemlerde de bir genç hayatını kaybetti.
Gazze’de bu olaylar yaşanırken Batı Yaka’daki Ramallah’ta, Filistin Başkanı Mahmud Abbas işgal rejiminin Savunma Bakanı Benny Gantz’la, 29 Ağustos Pazar akşamı iki buçuk saat süren bir görüşme yaptı. Abbas’ın bu görüşmesi Filistin’deki bütün direniş hareketlerinin tepkisine neden oldu. İslami Cihad Hareketi de konuyla ilgili açıklamasında işgalcilerin şehit ettiği Filistinli gençlerin kanları kurumadan, onun ordusundan ve askeri müdahalelerinden sorumlu bakanıyla böyle bir görüşme yapılmasının Filistin halkının arkadan hançerlenmesi anlamına geldiğine vurgu yaptı.
2 Eylül Perşembe günü de Filistin Başkanı Abbas, Mısır diktatörü Sisi ve Ürdün Kralı II. Abdullah, Kahire’de üçlü zirve gerçekleştirdi. Zirvenin amacının ABD yönetimini Filistin’de iki devletli çözüm konusunda verdiği sözleri yerine getirmeye teşvik olduğu söylendi.