12 Ağustos 2021 Perşembe, Yeni Akit
Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, 6 Eylül 2019 tarihinde yaptığı açıklamada Suudi Arabistan'da yaşayan veya bu ülkeye ziyarette bulunan 60 Filistinlinin kayıp olduğunun tespit edildiğini açıkladı. Bu insanların Suudi Arabistan'ın zindanlarında tutulduğu tahmin ediliyor ve ailelerine nerede, hangi şartlarda yaşadıkları hakkında herhangi bir bilgi de verilmiyordu. Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, bu kişilerle ilgili endişesini Eylül 2019’da düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi 42 Dönem Toplantısı’nda da dile getirdi.
Söz konusu insan hakları kuruluşu, kayıp kişilerin kesin sayısının bilinmediğine ancak açıklamanın yapıldığı tarihe kadar toplam 60 kişinin isminin tespit edildiğine dikkat çekti.
Suudi Arabistan'da zindanda tutulan Filistinliler arasında otuz yıldan beri Cidde'de ikamet eden ve yirmi yıldan beri de Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas)'ın Suudi Arabistan'la ilişkilerini takip eden, yaşı sekseni geçmiş Dr. Muhammed El-Hudari ile oğlu Hani El-Hudari de vardı. Hamas o zaman bu konuda yaptığı açıklamada, Dr. El-Hudari'nin 4 Nisan 2019'dan beri gözaltında tutulduğunu, diplomatik girişimlerden sonuç alınması beklentisiyle konuyu kamuoyu gündemine taşımadıklarını ancak yaptıkları tüm girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine konu hakkında bir açıklama yapmak zorunda kaldıklarını dile getirdi.
Yapılan çalışmalarda, kaybolanlar arasında Ürdün vatandaşlarının da bulunduğu tespit edildi. Ama bunların da önemli bir kısmını Filistin davasına destek verenler ve genellikle de Filistin asıllılar oluşturuyordu. Ayrıca onlara yardımcı olmakla suçlanan bazı Suud vatandaşları da ortadan kaybolmuştu.
Tabii, insanların hukuki gerekçelerle ve tutanak tutularak gözaltına alınmaları yerine habersiz şekilde gizlice kaçırılmaları hukuk devletinin değil eşkıya düzeninin başvurduğu bir yöntemdir. Zaten Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı’yı İstanbul Başkonsolosluğu’nda alıkoyup sonra da korkunç bir cinayetle ortadan kaldırması bu yönteme sadece kendi sınırları içinde değil başka ülkelerin topraklarında da başvurmaktan hiç çekinmediğini çok açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Başlangıçta sayıları bilinmeyen kayıp Filistinliler ve Ürdünlülerin sayısının 69 olduğu daha sonra Suud yönetiminin resmi itirafı neticesinde ortaya çıktı. Ayrıca bir de onlara destek ve yardımcı olma suçlamasıyla gözaltına alınan Suud vatandaşları vardı.
Suud yönetimi bir yıla yakın bir süre sorgusuz ve sualsiz bir şekilde hapiste tuttuğu, Filistin davasıyla irtibatlı bu insanları yargılamaya 8 Mart 2020 tarihinde başladı. Hepsine yöneltilen suçlama Filistin'deki direnişe yardımcı olmaktı.
Çünkü Suud rejiminin Filistin'deki hak ve özgürlük mücadelesine bakışı İsrail işgal rejiminin bakışı ile aynı. İşgal edilmiş topraklarını kurtarmak, gasp edilmiş haklarını geri almak, yurtlarından çıkarılan insanlarının geri dönmelerini sağlamak amacıyla mücadele edenlerin bu mücadelelerini terör olarak nitelendiriyor.
Suud yargısı bu kişilerle ilgili nihai kararlarını geçtiğimiz Pazar günü yani 8 Ağustos 2021 tarihinde açıkladı. Suudi Arabistan mahkemesi, Filistin direnişine destek oldukları gerekçesiyle yargılanan 69 Filistinli ve Ürdünlü ile 10 Suudi Arabistan vatandaşını 3 yıl ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırdı.
Yaşı seksenin üzerinde olan ve yıllarca Hamas’ın Suudi Arabistan’da temsilciliğini yapan Muhammed Salih El-Hudari’ye ise 15 yıl hapis cezası verildiği bildirildi.
Bu cezalar aslında, hukuk mantığına göre ve herhangi bir suçtan dolayı değil İsrail işgal rejiminin siparişi ile verilmiş cezalardır. Çünkü bu kişilerin gerek hukuk kurallarına göre ve gerekse Suudi Arabistan yasalarına göre işlemiş oldukları bir suç yok.
Mahkum edilmelerinin tek sebebi Filistin halkının mücadelesini haklı bulmaları ve destek vermeleri, siyonist işgal rejiminin mağdur ettiği Filistinlilere tamamen insani amaçlarla yardım etmeleri. Böyle bir sebepten dolayı insanları mahkum eden yargı mekanizması İsrail işgal rejiminin hesabına çalışan bir mekanizmadır.