Filistin'de askeri tatbikat

31 Aralık 2020 Perşembe, Yeni Akit

Filistin'in Gazze bölgesinde, 12 direniş grubunun askeri kanatlarının işbirliğiyle oluşturulan Direniş Ortak Odası'nın komutasında 29 Aralık Salı sabahı "Güçlü Sütun (er-Ruknu'ş-Şedid)" adı verilen geniş çaplı bir askeri tatbikat başlatıldı. Bu, Filistin'deki direniş gruplarının şimdiye kadar gerçekleştirmiş olduğu en geniş çaplı askeri tatbikat niteliği taşıyor.

Bu tatbikatın önemli bir özelliği herhangi bir devlet ordusu adına değil işgale karşı bağımsızlık mücadelesi veren direniş grupları tarafından gerçekleştirilmesi. Gerçi zaman zaman, belli bir devletin ordusu niteliği taşımayan gerilla güçleri tarafından da tatbikatlar düzenlenir. Ama bunlar genellikle dikkat çekmez ve gündeme taşınmaz. Daha çok devlet ordularının askeri tatbikatları gündeme gelir ve konuşulur. Ancak Filistin direnişinin askeri tatbikatı siyonist işgale karşı sürdürülen aktif bir mücadelenin planlı ve organize bir faaliyeti olarak dikkat çekti ve gündem oluşturdu.

İkinci olarak da Filistin'deki belli bir direniş hareketinin değil sahada, fiili mücadelenin içinde yer alan bütün direniş hareketlerinin ortak tatbikatı olması hasebiyle önem taşıyor. Çünkü böyle bir tatbikat Filistin direnişinin kendi içinde bir ittifak, işbirliği ve dayanışma gerçekleştirmesinin göstergesi. Böyle bir tatbikat aynı zamanda işgal rejiminin herhangi bir saldırı gerçekleştirmeye kalkışması durumunda da Filistin'deki tüm direniş oluşumlarının organize bir şekilde ve ittifak halinde karşı çıkacağını göstermesi açısından anlam taşıyor. Yani böyle organize bir çalışmanın, direniş ve savunma eylemlerini tek merkezden komuta etmenin, yönlendirmenin bir denemesi yapıldı. Elbette işgale karşı direniş hareketlerinin kendi içlerinde ittifak oluşturmaları ve savunma mücadelesini güçlü bir koordinasyon içinde yürütmeleri siyonist işgalden kaynaklanan tehditler karşısında bileklerinin daha da güçlenmesine vesile olacağı gibi işgalcinn de gözünü daha çok korkutacaktır.

Tatbikat aynı zamanda, Arap dünyasındaki ihanet rejimlerinin işgalciyle ilişkileri normalleştirme yarışına girmelerine rağmen Filistin direnişinin işgali tanımadığını, ona karşı fiili mücadelede kararlı ve ısrarlı olduğunu, işgal edilmiş vatan bağımsızlığına kavuşuncaya, yurtlarından zorla çıkarılmış mülteciler geri dönünceye kadar mücadelenin süreceğini dünyaya duyurması açısından anlam taşımaktadır. Unutmamak gerekir ki Filistin'de verilen silahlı mücadele bir iktidar kavgası değil işgal edilmiş vatanı bağımsızlığına kavuşturma ve gayri meşru işgale son verme mücadelesidir. Dolayısıyla haklı ve meşru mücadeledir. ABD'nin veya onun emperyalist politikalarına destek verenlerin bu mücadeleyi "terör" olarak tanımlaması gerçeği değiştirmez. Çünkü burada gayri meşru olan siyonist işgaldir. İşgale son vermek, işgal edilmiş vatanı bağımsızlığına kavuşturmak için verilen mücadele her zaman meşrudur.

Tatbikat Gazze'nin birçok bölgesinde kara, deniz ve hava tatbikatı şeklinde ve gerçek askeri malzemelerle düzenlendi. Tabii Filistin direnişinin elindeki imkanların kısıtlı olduğu bilinen bir gerçek. Ama yapılan son tatbikat, işgale karşı verilen mücadelede imkanlarını ve hazırlık çalışmalarını sürekli geliştirdiğini, geriye gitmediğini göstermesi açısından anlamlı. Karada işgal güçlerinin saldırı ihtimallerine karşı muhtelif senaryolar geliştirilerek savunma operasyonları yapıldı. Denizde botlarla işgal güçlerine müdahale ve onların askerlerinin esir alınması denemeleri yapıldı. Havada ise hem deneme amaçlı füze atışları gerçekleştirildi hem de insansız hava araçları uçurularak ortam hakkında bilgi toplanmaya, gidişatın kontrol edilmesine çalışıldı. İHA'ların bu kadar etkin bir şekilde devreye sokulması ise ilk kez gerçekleşen bir hadise.

Doğal olarak Filistin'in özgürlüğünü ümitle bekleyen bütün mağdurlar açısından bu tatbikat heyecan oluşturdu. 12 direniş grubunun ortak askeri tatbikatı olması işgale karşı kararlı direnişin süreceği ümitlerini artırdı.