Bir Dosya

Filistin'in Sembolü Zeytin

24 Kasım 2004 Çarşamba

Kur'an-ı Kerim'de "mübarek" yani bereketli olarak nitelendirilen zeytin Filistin'in sembolüdür. Bilindiği üzere zeytin dalı aynı zamanda barışın sembolü olarak kullanılmaktadır. Ne var ki barışa ve bütün beşeri faziletlere düşman olan Siyonist zihniyetin insanlık dışı saldırıları sebebiyle Filistin'de barışı sembolize eden zeytin de yara almıştır. İşgalci Siyonistler Filistin halkının bu mübarek ağacın bereketinden yararlanmalarını önlemek için her yola başvuruyorlar. Onların çabalarını boşa çıkarmak için Müslümanların bir şeyler yapmaları Filistin'de yürütülen çabalara el vermeleri gerekir. Bu dosya sizleri bu konuda bilgilendirecektir.

Bu bereketli ağacın Filistin'i sembolize etmesinin sebebi elbette ki topraklarının adeta zeytin ormanlarıyla kaplı olmasıdır. Asırlardan beridir Filistinlilerin en önemli geçim kaynakları zeytindir.
İşgalci saldırganlar tarafından ateşe verilen bir zeytin bahçesi. Ne yazık ki işgalci Siyonist zihniyet, tüm beşeri faziletlere düşman olduğu gibi Allah'ın kullarına lütfettiği bereketlere de düşman olduğunu her hal ü kârda ortaya koyuyor. Bu yüzden Filistin topraklarında kundaktaki bebeklerden yetmişlik ihtiyarlara kadar insanları vahşice katlettiği gibi zeytin ağaçlarını da aynı vahşet üslubuyla katletmektedir.
Aksa İntifadası süreci içinde işgalci Siyonist güçlerin vahşi katliamları sebebiyle binlerce zeytin ağacı sökülüp atıldı. İşgalcilerin Rachel Corrie gibi barış gönüllülerini ezen araçları barışın sembolü olan zeytine de insaf etmeyerek binlercesini söküp savurdular.
Yine işgalci saldırganlar tarafından ateşe verilen bir başka zeytin bahçesi.
İşgalci Siyonist devletin bütün saldırgan tutumuna rağmen Filistin halkı kendi varlığını sürdürmede ısrarlı davrandığı gibi bereketli topraklarının sembolü durumundaki zeytinin varlığını korumada da ısrarlı davranıyor.

Zeytin dalı genellikle barış ve kardeşliğin sembolü olarak kullanılır. Zeytin aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'de adı geçen hatta adına yemin edilen bir ağaç türüdür. Yüce Allah şöyle buyurur: "And olsun incire ve zeytine, Sina dağına, Ve şu güvenli beldeye!" Bazı tefsircilere göre burada kendilerine yemin edilen dört şeyden ilk üçü Filistin'e sonuncusu ise Kabe'nin bulunduğu harem beldesine delalet etmektedir. Çünkü incir ve zeytin ağaçları özellikle de zeytin tarih boyunca sürekli Filistin'in sembolü olagelmiştir. Sina dağı ise Filistin toprakları içinde yer alan ve Hz. Musa (a.s.)'ya ilk vahyin geldiği kutsal dağdır.

Kur'an-ı Kerim'in bir başka ayet-i kerimesinde zeytinden mübarek ağaç olarak söz edilir. Bu ayette zeytin ağacı aynı zamanda kutsal bir nurun kaynağı olarak tarif edilir ve şöyle buyurulur:

"Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun örneği içinde çerağ bulunan bir kandil yuvası gibidir. Çerağ bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi bir yıldızdır. O, doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Onun yağı neredeyse kendine ateş dokunmasa bile ışık verir. (Bu) nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna iletir. Allah insanlar için örnekler vermektedir. Allah her şeyi bilendir." (Nur, 24/35)

Allah bilir de, muhtemelen bu ağacın "mübarek" olarak nitelenmesi bereketinden ileri gelmektedir. Çünkü mübarek kelimesi kutlu anlamında kullanılsa da kelime kaynağı yönünden "bereketli" anlamına gelir. Kur'an-ı Kerim'de de genellikle bu anlamda kullanılır. Mescidi Aksa'nın çevresinin de böyle nitelenmesi bereketli olmasına işaret içindir.

Yüce Allah, Mescidi Aksa'yla ilgili ayet-i kerimede şöyle buyurur: "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek (bereketli) kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir." (İsra, 17/1)

Mescidi Aksa'nın etrafındaki toprakların bereketli vasfına lâyık görülmesinin sebeplerinden biri ve belki en önemlisi yukarıda da ifade ettiğimiz üzere bir başka ayette "bereketli ağaç" olarak nitelenen zeytin yönünden zengin olmasından ileri geliyordur. Bu yorum Kur'an-ı Kerim'de iki ayrı ayette, iki farklı şey için kullanılan mübarek yani bereketli nitelemesi arasındaki irtibatı da ortaya çıkarmaktadır.

Zeytin gerçekten, Yüce Allah'ın birçok yönden faydalı kıldığı oldukça bereketli bir ağaçtır. Yaprağından, ürününün çekirdeğine kadar her şeyinden istifade edilmektedir. İnsanlar çekirdeklerini gereği gibi değerlendirmeyi becerebilseler zeytinin çöpü çıkmayan ağaç olarak nitelendirilmesi isabetli olur. Diğer meyvelerden farklı olarak ürünü karın doyuran katık olarak ve oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Birçok yağ insan bedeninde kolesterol sorunlarına yol açarken zeytinyağı vücutta kolesterol dengesini sağlamaktadır. Bu yüzden zeytinyağı adeta ilaç gibi kullanılmaya lâyık bir yağdır. Elektriğin olmadığı dönemlerde zeytinyağı aydınlatmada kullanılan en önemli yakıtlardan biriydi. Bu yüzden olacak ki yukarıda verdiğimiz ve Yüce Allah'ın nurunu izahta gösterilen ışık örneğinin kaynağı olarak da mübarek zeytin ağacından söz edilir. Zeytini bereketli kılan en önemli vasıflarından biri de oldukça hızlı bir şekilde gelişmesi ve ürün vermesidir.

Bu bereketli ağacın Filistin'i sembolize etmesinin sebebi elbette ki topraklarının adeta zeytin ormanlarıyla kaplı olmasıdır. Asırlardan beridir Filistinlilerin en önemli geçim kaynakları zeytindir. Ama ne yazık ki işgalci Siyonist zihniyet, tüm beşeri faziletlere düşman olduğu gibi Allah'ın kullarına lütfettiği bereketlere de düşman olduğunu her hal ü kârda ortaya koyuyor. Bu yüzden Filistin topraklarında kundaktaki bebeklerden yetmişlik ihtiyarlara kadar insanları vahşice katlettiği gibi zeytin ağaçlarını da aynı vahşet üslubuyla katletmektedir. Soykırım uygulamasında sadece insanları değil zeytin ağaçlarını da hedef almaktadır.

Aksa İntifadası süreci içinde işgalci Siyonist güçlerin vahşi katliamları sebebiyle binlerce zeytin ağacı sökülüp atıldı. İşgalcilerin Rachel Corrie gibi barış gönüllülerini ezen araçları barışın sembolü olan zeytine de insaf etmeyerek binlercesini söküp savurdular.

Siyonist saldırganlar Filistin'i sembolize eden mübarek ağacı söküp etrafa savurmakla kalmıyor, sökemediklerinden de istifade edilmesini engellemeye çalışıyorlar. Bunun için muhtelif yollara başvuruyorlar. Bunların başında geleni ürünlerinin toplanmasını engellemektir. Örneğin işgal devleti 22 Ekim 2002 tarihinde bir askeri karar alarak Batı Yaka'daki Filistinli ziraatçıların zeytin ağaçlarının ürünlerini toplamasını yasaklamıştı. Bu kararın tek amacı tabii ki Filistinlilerin en önemli gelir kaynaklarını kurutmak suretiyle onları yoksulluğa ve açlığa mahkûm etmekti.

Yine aynı günlerde Yediot Aharanoot gazetesinde yayınlanan bir haberde, Filistinli ailelerin zeytin ürünlerini toplamalarına karşılık Yahudi yerleşimcilerin yapabilecekleri saldırılar karşısında İsrail ordusunun bir güvence veremeyeceği ifade edilmişti. İşgalci Siyonist devlet de sözünü ettiğimiz askeri kararını böyle bir risk gerekçesine dayandırıyordu. İşgalci devlet böyle bir iddiayı gündeme getirerek, sanki Filistinlilerin iyiliğini düşünüyormuş imajı oluşturmaya çalışarak: "Siz eğer zeytin ağaçlarınızın ürünlerini toplarsanız, Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalabilirsiniz. Biz de bu saldırılara karşı sizin güvenliğinizi sağlama garantisi veremiyoruz. En iyisi canlarınızı kurtarmak için mallarınızdan fedakârlık ederek zeytinlerinizi toplamaktan vazgeçin" mesajı veriyordu. Aslında bu mesaj Batı Yaka'ya yerleştirilen Yahudi yerleşimcilerin işin esasında işgalci Siyonist devlet tarafından bir tehdit aracı olarak kullanıldıkları gerçeğini gözler önüne seriyordu. Bu gerçek işgalci devletin "sivilleri"nin gerçek yüzünü ortaya koyması açısından düşündürücü ve ibret vericiydi. Ne kadar ilginçtir ki bu yerleşimciler Filistinlilere saldırdıklarında "radikal gruplar" oluyorlar ve işgal devleti onların saldırılarına karşı bir güvence veremeyeceğini söylüyor. Ama Filistinliler onlara karşı savunma haklarını kullandıklarında İsrail'in sivillerine saldırmış oluyorlar! Filistin topraklarında yaşanan gerçeklerin ne kadar saptırıldığını anlamak için şu vakıa üzerinde biraz kafa yormak bile yeterlidir.

İşgalci Siyonist devletin, Filistinlilerin zeytinin bereketinden yararlanmalarını engellemek için başvurduğu metotlardan biri de zeytinin ve zeytinyağının ihracını önlemektir.

İşgalci Siyonist devletin bütün saldırgan tutumuna rağmen Filistin halkı kendi varlığını sürdürmede ısrarlı davrandığı gibi bereketli topraklarının sembolü durumundaki zeytinin varlığını korumada da ısrarlı davranıyor. Filistin'in gayretli hanımları işgalcilerin söktüğü veya kestiği zeytin ağaçlarının yerine yeni fidanlar dikiyorlar. Zeytin ürünlerinin ihracı için muhtelif sivil kuruluşlar örgütlü faaliyetler yürütmeye çalışıyorlar. Bunu yürütenlerden biri de Tarım İşleri Komiteleri Birliği.

Filistin zeytin yönünden zengin olduğu gibi, zeytin ürünleri de oldukça kalitelidir. İşgalci Siyonist devletin bu toprakları sembolize eden o mübarek ağacın bereketini yok etme çabalarını boşa çıkarmak için o insanların ürünleriyle ilgilenilmesini tavsiye ediyoruz. Filistin'deki insanların mağduriyetini önleme çabalarına katkı için her aile aylık kahvaltılıklarının arasına yarım kilo da Filistin yani Mescidi Aksa bir diğer ifadeyle ilk kıble beldesinin zeytininden eklese fazla bir yükün altına girmiş olmaz. Ara sıra sarmalarını isra ve mirac beldesinin zeytinyağıyla pişirse o kutsal beldenin bereketini sofrasına taşımış olur. Ticaretle uğraşan birileri de bu konuda duyarlılık gösterenlere öncülük ederlerse Siyonist saldırganların çabalarını boşa çıkarmak mümkün olabilir.

Sizlere bu konuda irtibat kurabileceğiniz bir adres vererek konuyu bitirelim:

Filistin Tarımı Geliştirme Cemiyeti (Palestine Agricultural Development Association -PARC)
Office Tel: +972-2-5833818 / 2963840
Mobile: 52-868634
Fax: 2-5831898
Adres: P. O. Box: 25128 Jerusalem (Kudüs) - Shu'fat
E-mail: pr@pal-arc.org