Tutsakların Açlık Grevi

20 Ağustos 2004 Cuma, Vakit gazetesi

Daha önce de dile getirdiğimiz üzere Filistin'de yaşananlar artık rutin yani güncel olaylar olarak algılandığından çok önemli dalgalanmalar olmadığı sürece kamuoyunun dikkatlerini üzerine çekmiyor. Yine aynı sebepten medyanın da önemli dalgalanmalar dışındaki gelişmelere bigane kaldığını görüyoruz.

Son günlerde Filistin'de bütün dünya medyasının dikkatini çeken bir açlık grevi eylemi var. Biz de bugün Türkiye medyasının büyük ölçüde göz ardı ettiği bu eylemden söz etmek istiyoruz.

Öncelikle kavram ve isimlendirme üzerinde durmak istiyoruz. Çünkü kavramlar ve isimlendirmeler insanların zihinlerindeki bakış açılarını, yaklaşımlarını ve değerlendirme tarzlarını belirler. Bu yüzden kavram ve isimlerin basite alınmaması gerekir.

Siyonist işgal devleti tarafından zindanlara atılan Filistinlilerin "mahkûmlar" olarak değil tutsaklar veya savaş esirleri olarak nitelendirilmeleri gerekir. Çünkü mahkûmiyet suçluluğu akla getirir. İsrail zindanlarında tutulan Filistinliler ise böyle değildir.

Birinci olarak: Siyonistlerin Filistin toprakları üzerindeki varlıkları gayri meşru bir işgaldir. Filistinlilerin mücadeleleri ise vatanlarını işgalden kurtarma amacına yönelik meşru ve haklı bir savaştır. Zindandakiler de bu mücadeleye katılma ya da onu sahiplenme sebebiyle, meşru olmayan işgali sürdürmekte ısrarlı Siyonistler tarafından tutuklanarak oraya atılmışlardır. Dolayısıyla savaş esiri durumundadırlar.

İkinci olarak: İşgalci devletin bu insanlara muamelesi de belli hukuki düzene göre değil, tamamen bir saldırgan devletin karşısına çıkanlara yaptığı muamele tarzındadır. Bu muamelenin herhangi bir yazılı metne göre yapılması "hukuki" olduğunu göstermez. Örneğin işgalci devletin "idari yargı" dediği bir uygulama var ki hâlen Filistinli tutsakların birçoğu bu uygulamayla tutulmaktadırlar. Bu uygulamaya göre bir Filistinlinin belli bir süre hiç mahkeme önüne çıkarılmadan, İsrail'in FBI'ı sayılan ŞABAK (Shin - Bet) tarafından sorgulanmasına izin veriliyor. Bu süre dolduğunda Shin-Bet mahkemeye müracaat ederek sürenin uzatılmasını istiyor ve sorgulama devam ediyor. Bu uzatma işlemine herhangi bir sınırlama getirilmiyor. Dolayısıyla işgal devletinin zindanlarında yıllardır "idari yargı"ya binaen tutulan ama haklarında herhangi bir mahkeme kararı verilmemiş binlerce Filistinli var. Böyle olmasının sebebi ise o insanlar hakkında İsrail'in yazılı metinlerine göre bile mahkûm edilmelerine imkân verecek bir ithamın bulunmamasıdır. Buna rağmen o insanların zindanda tutulmaları, meşru olmayan işgalin sürdürülmesi için yürütülen insanlık dışı savaşta esir alınmış olmaları sebebiyledir.

Üçüncü olarak: İsrail yasaları işgale karşı mücadele yüzünden tutuklananları diğer tutuklulardan ayırıyor ve bunlara işkence yapılmasına izin veriyor. Normalde işkence savaşta bile insanlık dışıdır. Tarihte tutsaklara işkence yapan devletler olmuş ama bunu yazılı metinle "yasal" hale getirenler pek yoktur. Siyonist devletin böyle bir şeyi yapabilmiş olması insani değerleri tanımadığını gösterir. Dolayısıyla herhangi bir muamelenin Siyonist devletin yazılı metinlerine uygunluğu onaylanabilir olabileceğini asla göstermez. Aksine işgal devleti savaş yasaları çıkarmış ve o insanlara da bu yasalara göre muamele etmektedir. Bu itibarla işgale karşı mücadele veya bu mücadeleyi sahiplenme ithamıyla zindana atılanlar kesinlikle hukuki açıdan geçerliliği olan yasalara göre "mahkûm" edilmiş olanlar değil savaş tutsaklarıdır.

Dördüncü olarak: Normalde en kötü cezaevlerinde bile "hukuki" açıdan belli standartlar aranır. Gerçi işgalci Siyonist devlet açısından bu standartların itibarı olamaz. Ama o durumda da "cezaevi" isimlendirmesi yerinde olmaz. Filistinli tutsakların tutulduğu mekânlar da kesinlikle cezaevleri değil esir kamplarıdır. Filistinli tutsaklar Guantanamo şartlarını yıllardan beridir yaşıyorlar. ABD, Ebu Gureyb'e doldurulan Iraklı tutsaklara yapılan işkencelerde Siyonistlerin tecrübelerinden yararlandığı gibi Guantanamo esir kampını şekillendirirken de onların tecrübelerinden yararlanmış olabilir. Siyonistler vahşette sınır tanımayan zihniyetleriyle çağdaş teknolojinin verdiği imkânları Filistinli tutsaklara işkence ve zulüm için birleştirmişlerdir. Bu yüzden Filistinli tutsaklar hem Guantanamo esir kampının hem de Ebu Gureyb zindanının şartlarını yıllardır yaşıyorlar.

Peki, Filistinli tutsaklar ne istiyorlar ve insanlık onların yaşadığı gerçeklerden ne kadar haberdar? Bu konuyu da inşallah müteakip yazımızda ele alacağız.