Türkiye'nin Aracılığı

21 Ocak 2004 Çarşamba, Vakit gazetesi

Şam'da bulunduğum günlerde Lübnan'daki el-Menar televizyonunda Türkiye-Suriye yakınlaşması hakkında bir tartışma programı yayınlanmıştı. Programı sonuna kadar izledim. Türkiye'den de kendisine değer verdiğimiz (ama orada serd ettiği fikirlerin bazılarını isabetli bulmadığım) bir milletvekili dostumuzun iştirak ettiği programda Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasında aracılık etmesi konusu da gündeme geldi. Katılanlardan Suriyeli bir yazar bu konuda oldukça yerinde şeyler söyledi. Söyledikleri özetle şöyleydi: Türkiye'deki yönetim Suriye ile İsrail arasındaki meselenin basit bir sınır meselesi olduğunu sanıyor. Oysa burada önemli bir insanlık meselesi, ciddi bir işgal sorunu ve temel insan hakları sorunları yaşanmaktadır. Bu meselelerde Amerika'nın aracılığı bir sonuç getirmedi.

İsrail işgal devletinin yapmak istediği Suriye'yle masaya oturup pazarlık yapmak ve "biraz sen ver, biraz ben vereyim" diyerek uzlaşmaya yanaşmak değil, bütün taleplerini karşı tarafa dikte ettirmek ve hiçbir şey vermeden tüm istediklerini almaktır. Eğer İsrail'in tutumu uzlaşmaya yakın olsaydı zaten aracıya gerek görülmeden ikili görüşmeler mümkün olurdu. Ayrıca ortada pazarlığa tabi tutulması gereken bir mesele de yok. Bütün mesele İsrail'in işgalci, saldırgan, gasıp ve şiddet yanlısı tutumundan kaynaklanmaktadır. Eğer ki siyonist işgalciler bu tutumlarından vazgeçer, gerçekleştirmiş oldukları işgallere son verirlerse zaten mesele sonuçlanmış, herhangi bir aracıya gerek kalmadan istenen netice elde edilmiş olacaktır. Eğer bugün İsrail'e yönelen tehditler varsa bu, İsrail'in bilfiil tehdit olmasından ileri gelmektedir. Birileri İsrail karşısında kuvvete başvurarak hak istiyorlarsa, bunun sebebi İsrail'in kuvvet kullanarak onlara haksızlık etmiş olması ve bu haksızlığı yine kuvvet kullanarak sürdürmesidir.

İsrail bütün bölgede sorun oluşturmaktadır. Suriye'nin, Lübnan'ın ve Filistin'in İsrail'le pazarlık edecekleri bir şeyleri yok. Çünkü siyonist devlet gasp ve işgal etmiştir. İşgallerinin devamının onaylanmasını; kendisine yönelen tüm tehditlerin ortadan kalkmasını, ama kendisinden kaynaklanan tehditlere dokunulmamasını; gayr-i meşru konumuna meşruiyet kazandırılmasını istemektedir. Bütün bunların diplomatik pazarlıklarla, karşılıklı görüşmelerle gerçekleştirilemeyeceğini biliyor. Bu yüzden de çağdaş emperyalizmin gücünü kullanarak istediği şartların tümünü karşı tarafa kabul ettirmek istiyor. Bu durumda herhangi bir ülkenin "aracı, uzlaştırıcı" sıfatıyla araya girmesinin ne yararı olacak?

Türkiye'nin bir de Suriye'yle ABD arasında aracılık etmesi meselesi var. Biz bu konudaki girişimi olumlu buluyor, ama sonuç vermesi ihtimalini çok zayıf bir ihtimal olarak görüyoruz. Çünkü Amerika'daki siyonist lobilerin ABD politikası üzerindeki tesirleri Türkiye'nin yapacağı tesirden kat kat fazladır. Türkiye'nin bile kendi menfaatleri konusunda söz konusu lobilerden yararlanma ihtiyacı duyması bu konuda yeterince fikir vermektedir.