Arafat'ın polisleri tarafından yaralanan bir genç
Arafat'ın polislerinin bir saldırısı
 

Arafat Yönetimi İsrail'den Geri Kalmıyor

Arafat Yönetiminin İnsan Hakları İhlalleri

15 Mart 2000

Filistin Vatandaş Hakları Bağımsız Heyeti adlı insan hakları kuruluşu özerk yönetimin kontrolünde bulunan bölgedeki insan hakları ihlalleriyle ilgili yıllık raporunu yayınladı. Raporda Filistin topraklarındaki halkın durumunda 1999 yılı içinde herhangi bir düzelme olmadığı ve yapılan tespitlere göre 1999 yılı içinde özerk yönetim tarafından toplam 332 insan hakkı ihlalinin gerçekleştirildiği dile getirildi. Heyetin genel başkanı Dr. Ali el-Cirbavi, Batı Yaka'nın Ramallah kentinde düzenlediği basın toplantısında, özerk yönetimin kontrolündeki bölgede bazı alanlarda gerileme olduğuna dikkat çekti. Gerileme yürütme, yasama ve yargı alanlarının tümünü kapsıyor.

Adı geçen heyetin hazırladığı rapora göre özerk yönetimin insan hakları ihlalleri özetle şunlar:

-156 işkence olayı. (Bu, sadece işkence gördükleri konusunda şikayette bulunanların sayısı. Maruz kaldıkları tehditler sebebiyle işkence gördüklerini açıklamaktan ve herhangi bir şikayette bulunmaktan çekinenler bunun dışında.)

-Dört ayrı idam kararı verilmesi. Bunlardan biri infaz edildi.

-150 kişinin siyasi sebeplerle veya güvenlik gerekçesiyle tutuklanması.

-8 gazetecinin görüşlerini açıklamalarından dolayı mahkum edilmeleri.

-3 kişinin özerk yönetime ait polis merkezlerinde ve sorgulama yerlerinde hayatlarını kaybetmesi. Buralardaki ölüm olayları büyük ölçüde işkenceden kaynaklanmaktadır.

-Güvenlik güçlerinin silahı hatalı kullanmaları veya dikkatsiz davranmaları sebebiyle 7 kişinin öldürülmesi. (Güvenlik güçlerinin attığı kurşunların sebep olduğu ölüm olaylarında genellikle hata veya dikkatsizlik gerekçesine sığınılmaktadır. Ancak bu olaylarda kasıt olması da ihtimal dışında değildir.)

-Bir kişinin görüşünü açıklaması sebebiyle seyahatten men edilmesi.

Raporda ayrıca güvenlik güçlerinin, yasaların kendilerine tanıdığı yetkileri aştıklarına ve bu yüzden insanlara kötü muamelelerde bulunduklarına, haksızlıklara sebep olduklarına dikkat çekildi. Raporda ayrıca güvenlik güçlerinin sadece yetkilerini aşmakla kalmadıkları aynı zamanda yasalara göre suç sayılan fiilleri de işledikleri dile getirildi.

Özerk yönetim despotizminin dikkat çeken uygulamaları arasında basın yayın organlarına yönelik baskılar da yer alıyor. Sözünü ettiğimiz raporda ortaya konduğuna göre geçtiğimiz yıl içinde çok sayıda gazeteci görevlerini yerine getirmeleri esnasında özerk yönetimin güvenlik güçleri tarafından gözetim altına alındı. Gazetecilerin gözetim altında tutulmalarının süresi bir saatten birkaç haftaya kadar değişiyor. Bu uygulamalar gazetecilerin özgürce hareket etmelerini ve mesleklerinin gereğini yerine getirmelerini dolayısıyla insanlara doğru bilgileri ulaştırmalarını engelliyor. Özerk yönetimin onlara baskı yapmasının ana amaçlarından biri de kendisinin gerçek yüzünü halka yansıtmalarını engellemek. Dikkat çeken bir nokta da tutuklanan gazetecilerin genelinin haklarında mahkemede dava açılmaksızın emniyetteki sorgulamalarından sonra serbest bırakılmaları. Bu durum onların tutuklanmalarının yasal bir gerekçesinin olmamasından kaynaklanıyor. Ancak bu tür tutuklamalarla, baskılarla ve zaman zaman da kendilerine işkence edilmesi suretiyle üzerlerinde bir tehdit havası oluşturulmaya çalışıyor.

Geçtiğimiz yıl içinde özerk yönetimin gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerinin birinci sırasında ise insanların sırf düşüncelerini açıklamalarından dolayı tutuklanmaları ve haklarında soruşturma açılması oldu. Bu şekilde gözetim altına alınanların başta gelenleri ise İslami çizgideki bir siyasi parti olan İslami Kurtuluş (Halas) Partisi'nin genel başkanıyla Siyasi Büro üyeleriydi. Bu kişiler özerk yönetime bağlı Devlet Güvenlik Mahkemesi'ni eleştiren bir bildiri yayınlamalarından dolayı gözetim altına alınmış ve birkaç saat süren bir soruşturmadan geçirilmişlerdi. Bu olayda, söz konusu partiye yakınlığıyla bilinen er-Risale gazetesinin yazı işleri müdürü de gözaltına alınmış ve beş gün süreyle polis merkezinde tutulmuştu. Bu kişiye aynı zamanda söz konusu bildiriyi yayınlaması durumunda gazetesinin kapatılacağı tehdidinde bulunulmuştu.

Özerk yönetimin geçtiğimiz yıl içinde gerçekleştirdiği ve düşünceye baskı niteliği taşıyan türdeki insan hakları ihlallerinden dikkat çeken bir uygulama da "Aydınlar Bildirisi" diye ün kazanan bir bildiriye imza atanların zindana atılması olayıydı. Filistin'in tanınmış birçok yazarının ve akademisyeninin imzasını taşıyan bu bildiride özerk yönetimin uygulamaları tenkit edilmiş ve özerk yönetim güvenlik güçleri bildiriye imza atanları teker teker tutuklayarak günlerce soruşturmadan geçirmişti.

Filistin Vatandaş Hakları Bağımsız Heyeti'nin hazırladığı yıllık rapora göre özerk yönetimin insan hakları ihlalleri sadece şahıslara münhasır değil. Kurumlar üzerinde de yoğun bir baskı var ve bu baskı insan hakları ihlallerini beraberinde getiriyor. Rapora göre, özerk yönetimin yasalarına göre resmi izine gerek olmadan sivil toplum kuruluşlarının oluşturulmasına ve sivil kültürel etkinliklerin düzenlenmesi imkan olmasına rağmen özerk yönetim güvenlik güçleri buna fırsat vermiyorlar. Özellikle muhalif siyasi oluşumlar ve siyasi partiler karşısında oldukça katı bir tutum içine giriyorlar. Bu tür kuruluşların herhangi bir umumi toplantı, konferans vs. düzenlemeleri durumunda 48 saat önceden emniyete bilgi vermeleri şart koşuluyor.

Bütün bu uygulamaları gözden geçirince insan: "Zalimler birbirine ne kadar da çok benziyorlar" demeden edemiyor.

edemiyor.