Özerk Yönetim Vahşeti

İsrail rejiminin yönetim kadrosunun değişmesine paralel olarak Arafat yönetimi de kendi sorumluluğuna verilen bölgelerde yaşayan Filistinliler üzerindeki zulüm ve baskısını iyice şiddetlendirdi. Bu doğrultuda kendi sorumluluğuna verilen bölgelerdeki tutuklamaları artırdı. Tutuklananlar arasında üniversite öğretim görevlilerinin, doktorların, mühendislerin, gazetecilerin ve diğer üst düzey elemanların da bulunduğu bildiriliyor. Özerk yönetimin zindanlarından alınan haberlerde ayrıca buralarda tutuklulara çok kötü muamele edildiğine ve bu yüzden birçoklarının sağlık durumlarının kötüleştiğine dikkat çekiliyor. Alınan bilgilere göre aşırı derecede sağlık durumları kötüleşenlerden bazıları tedavi için Gazze'deki hastanelere kaldırıldılar. Arafat'ın zindanlarında bu şekilde insanlık dışı muamelelere başvurulduğu ve tutukluların bazılarının hastaneye kaldırıldığı haberleri bağımsız insan hakları kuruluşları ve çeşitli hukuk kurumları tarafından hazırlanan raporlarda da doğrulandı.

Özerk yönetimin zindanlarında bulunan tutuklular karşı karşıya oldukları insanlık dışı muameleleri ve vahşeti protesto etmek amacıyla geçtiğimiz ay bir açlık grevi başlattılar. Ancak özerk yönetimin güdümündeki basın yayın organları olayı görmezlikten gelirken bu yönetimin ileri gelenleri de protesto eyleminin dünya kamuoyuna yansımasını önleyebilmek için yoğun çaba harcıyorlar. Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS) olayla ilgili olarak yaptığı açıklamada sözde özerk yönetimin, kendi zindanlarındaki tutukluların sürdürdüğü açlık grevini görmezlikten gelmesini kınadığını bildirerek dünya kamuoyunun bu olayı görmesini ve Arafat yönetiminin Filistin halkına yönelik zulmüne "dur" demesini istedi. Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS) uluslararası insan hakları kuruluşlarına yönelttiği bir çağrıda da, Arafat yönetiminin kendi sorumluluğuna verilen bölgelerdeki muhalif grupları susturmak için çok şiddetli zulüm uygulamalarına başvurduğuna dikkat çekerek bu zulümlerin durdurulması amacıyla girişimlerde bulunulmasını istedi.

Özerk yönetim zindanlardaki tutuklulara karşı vahşice muamelelerle yetinmeyerek işgale karşı direnen güçlerle irtibatlarının olabileceği şüphesiyle özel sağlık kurumlarına, eğitim kurumlarına, hayır kurumlarına ve benzeri sosyal kurumlara sık sık baskınlar düzenliyor. Bu baskınlarda zaten bağışlarla ve hayır sahiplerinin yardımlarıyla ayakta duran söz konusu kurumlara ciddi maddi zararlar da veriliyor.

Özerk yönetim, gelişmelerin doğru bir şekilde dünya basınına yansıtılmasını önlemek amacıyla gazetecilerin çalışmalarını da zorlaştırıyor. Bu yüzden bazı gazetecileri tutukladı. Mâhir el-Alemi ve Fâyiz Nuruddin tutuklanan gazetecilerden ikisi.

Arafat zulmünden insan hakları savunucuları da nasiplerini alıyorlar. Örneğin insan hakları savunucularından ve bir insan hakları örgütünün yetkililerinden olan İyâd Serrâc, özerk yönetim polisleri tarafından gözetim altına alındı. İyâd Serrâc'ın işkenceye maruz kaldığı da haberlerde dile getirildi. Öte yandan Filistin Ulusal Dayanışması İçin Halk Komiteleri başkanı Azmi eş-Şuyuhi de özerk yönetim polisleri tarafından el-Halil'de tutuklandı. Polislerin onu işgal yönetiminin isteğiyle tutukladıkları bildirildi. Azmi eş-Şuyuhi, işgale karşı olan Filistinli grupları bir araya getirerek ortak hareket etmelerini sağlamak için çalışıyordu.