Barak'ın Zaferi "Barış"ın Zaferi mi?

İsrail işgal devletinde iki gün önce (17 Mayıs 1999 Pazartesi günü) gerçekleştirilen parlamento ve başbakanlık seçimlerini İşçi Partisi lideri Ehud Barak'ın önemli bir zaferle kazandığı açıklandı. Verilen resmi olmayan sonuçlara göre başbakanlık için verilen oyların % 56,1'ini Ehud Barak, % 43,8'ini ise Likud Partisi lideri Benjamin Netanyahu aldı. Birçokları bu sonucu "barış'ın zaferi" olarak lanse ediyorlar.

Biz daha önce Cuma dergisinde yayınlanan ve İsrail'deki seçim öncesi siyasi havayla ilgili ayrıntılı bilgiler içeren yazımızda Likud Partisi'yle İşçi Partisi'nin temel noktalarda ayrılmadıklarını, sadece aralarında bir metot farkı olduğunu, bunlardan hangisi kazansa da Filistin davası açısından değişen bir şey olmayacağını, ancak İsrail'in önündeki tıkanıklığın açılması için bir vizyon değişikliğine ihtiyaç olduğunu, bundan dolayı Barak'ın öne çıkarıldığını dile getirmiştik.

Bugün dünya kamuoyuna "barış güvercini" olarak lanse edilen Ehud Barak, elli yıllık ömrüne altı büyük savaşı ve yüzlerce silahlı baskını, saldırıyı, katliamı sığdırmış İsrail işgal devletinde genelkurmay başkanlığı yapmış biridir. 1956 ve 1967 savaşları başta olmak üzere birçok savaşta ve saldırıda da önemli görevler yürütmüştür. 1956 Savaşı'nda Mısırlı esirlerin topluca katledilmelerinde kendisinin de rolü olduğunu bizzat ağzıyla itiraf etmişti. Savaş ve saldırı konusundaki fonksiyonlarından dolayı İsrail'in en çok madalya alan generallerinden biridir. Seçim propagandalarında bu savaşlarda gösterdiği başarılarla övünüyordu. Yaptığı açıklamalarda Gazze ve Batı Yaka'da herhangi bir toprak tavizinde bulunmayacağını, Kudüs'ün tamamı üzerindeki İsrail hakimiyetini sürdürme konusunda kararlı olduğunu söyledi. Öyleyse geriye "barış" için ne kaldı? Kudüs davası Filistin davasının özü ve kalbidir. Kutsal Kudüs üzerindeki işgal sürdürülecekse, Batı Yaka ve Gazze'de milyonlarca insanın yurtlarından çıkarılmalarına yol açan toprak gasplarından geri adım atılmayacaksa, halen mülteci durumunda olan milyonlarca insanın yurtlarına dönmelerine imkan sağlanmayacaksa geriye "barış" için ne kalacak? Siyonist işgal devletinin kazıklarını biraz daha sağlam çakmasına imkan verecek göstermelik anlaşmalar mı? Bu yolun hiçbir yarar sağlamadığını Filistin halkı yıllardan beridir tecrübe ediyor. Bundan dolayı Filistinliler arasında yapılan ankette bu halkın büyük çoğunluğunun Barak'la Netanyahu arasında fark görmediğini ortaya çıkarmıştı.

Biz Allah izin verirse İsrail seçimlerinin daha geniş bir tahlilini yapmayı ve dizi yazı şeklinde vermeyi düşünüyoruz. Ondan dolayı şimdilik bu kadarına temas etmekle yetinmek istiyoruz.

dy>