1994 Değerlendirmesi

Çiller'in İsrail Ziyareti

1994'te gerek Türkiye'de ve gerekse Ortadoğu'da önemli yankılar uyandıran gelişmelerden birisi başbakan Tansu Çiller'in 3-7 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirdiği İsrail ziyaretiydi. Bu ziyaretin yankılanmasının iki önemli sebebi vardı. Birincisi ilk kez bir İslâm ülkesi başbakanının İsrail'i resmi olarak ziyaret etmesi, diğeri de Çiller'in ziyaret esnasında Filistin topraklarını işgal edenlere: "Vaadedilmiş topraklarda oturmak hakkınız" sözünü sarf etmesiydi. Öncelikle Çiller'i böyle bir ziyarete yönelten en önemli sebebin Kazablanka zirvesinde gündeme gelen konular ve projeler çerçevesinde İsrail'in bölgede önemli rollere aday olduğunun, ABD'nin de bu konuda İsrail'e her türlü desteği verdiğinin ortaya çıkması olduğuna işaret etmekte yarar görüyoruz. Çiller işte bu manzarayı görünce İsrail'in İslâm ülkeleri üzerinde kurmak istediği ekonomik hâkimiyete ortak olmak yahut en azından İsrail'in yanında bir taşeronluk rolü alabilmek için Kazablanka'dan döner dönmez hemen ayağının tozuyla İsrail'e koştu ve yahudi yöneticilerin gönlüne girebilmek için, Tevrat'tan birtakım cümleler okuduktan sonra: "Vaadedilmiş topraklarda oturmak hakkınızdır" sözlerini sarf etti. Ancak "vaadedilmiş topraklar"ın Türkiye'nin de bir kısmını içine aldığını dikkatinden kaçırdı. Bu durum, müsteşarlarının Çiller'i yanıltması olarak değerlendirildi. Çiller, "herkese bir mavi boncuk" politikası gereği Mescidi Aksa'yı, Kudüs'teki Orient House'u (Şarkiyat Enstitüsü'nü) ve Gazze'yi ziyaret etmeyi de ihmal etmedi. Başbakan Çiller'in ziyareti esnasında Türkiye'yle İsrail arasında bazı önemli anlaşmalar imzalandı. Anlaşmaların bazıları Güneydoğu'da kurulacak bazı tesislerin İsrail'e satılmasını ve İsrail'in bu bölgede yeni tesisler kurmasına imkân verilmesini öngörüyordu. Bunun yanı sıra Manavgat suyunun İsrail'e satılması konusunda da bazı ön anlaşmalar gerçekleştirildi. En önemli anlaşma ise güvenlik ve istihbarat konusunda karşılıklı işbirliğini öngören anlaşmadır. Türkiye bu anlaşma doğrultusunda PKK hakkında İsrail'in kendisine bilgi sağlayacağını ümit ediyordu. Ancak İsrail'in PKK'yla yakın ilişkiler içinde olduğu düşünülürse bu anlaşmanın Türkiye'nin güvenliği açısından bir yarar sağlamayacağı anlaşılır.