Gözlemci Binbaşıyı Kim Öldürdü?

28 Mart 2002 Perşembe

Öncelikle Batı Yaka'nın el-Halil şehrinde öldürülen Binbaşı Cengiz Toytunç'un ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralanan yüzbaşı Hüseyin Özaslan'a da geçmiş olsun diyoruz. İki günden beridir bir Türk binbaşının ve bir İsviçreli kadın gözlemcinin öldürüldüğü bu saldırının kimler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği tartışılıyor. Biz de Filistin meselesiyle yakından ilgilenen biri olarak bu konuyla ilgili fikir ve tespitlerimizi arz etmek istiyoruz.

Bir konuda doğru tespite varılabilmesi için değişik ihtimalleri göze alıp eleme yaparak bu ihtimalleri teke indirmek gerekir. Tıpkı test metodunda olduğu gibi. Burada zaten iki ihtimal var: Saldırıyı ya Filistin tarafı ya da İsrail tarafı gerçekleştirmiştir.

Önce birinci ihtimal üzerinde duralım. Böyle bir saldırı şu an İsrail saldırganlığı karşısında bütün dünyanın, özellikle de BM'in ilgi ve desteğine büyük ihtiyaç duyan Filistin tarafına hiçbir yönden yarar sağlamayacağı gibi her yönden zarar getirir. Yaralanan yüzbaşı saldırıyı düzenleyen kişinin Filistin polisi üniforması taşıdığını söylemiş. Bu husus üzerinde ayrıca duracağız. Ancak saldıran kişinin söz konusu üniformayı taşımasından yola çıkarak özerk yönetimin böyle bir şeyi planlamış olabileceğini düşünmek hiç de isabetli olmaz. Çünkü özerk yönetim şimdiye kadar uluslararası alanda kendisine zarar getirecek bu tür saldırılardan her zaman kaçındığı gibi mevcut hassas şartlarda böyle bir eyleme başvurmasının kendisine daha büyük zararlar getirebileceğini bilir. Bu durumda: "Böyle bir saldırı İsrail'e de aynı derecede zarar verir. Belki özerk yönetimin adamları kendileri yapıp İsrail'in üzerine atmak istemiş olabilirler?" sorusu sorulabilir. İşte bu soru karşısında mesele daha bir açıklığa kavuşur. Çünkü özerk yönetimin adamları böyle bir şeyi hedeflemiş olsalardı o zaman polis kıyafetiyle bu saldırıyı gerçekleştirirler miydi? Bilakis özerk yönetim polisinin kıyafetiyle yapılmış olması bu işi İsrail'in yapmış olması ihtimalini daha da kuvvetlendirir.

Normal şartlarda böyle bir saldırının İsrail'e de diplomatik alanda büyük bir zarar vereceği kesindir. Ancak onun işi özerk yönetime yüklemek maksadıyla bu saldırıyı gerçekleştirmiş olması hiç de ihtimal dışı değildir. Özellikle İsrail'le özerk yönetim arasında güvenlik görüşmelerinin devam ettiği bu günlerde bütün dünyanın ve BM'in özerk yönetim tarafını sıkıştırması ve onun uluslararası platformda zayıf kalması dolayısıyla İsrail'in dayatmalarını kabul etmeye zorlanması için bu yola başvurmuş olması mümkündür. Kaldı ki İsrail'in tarihinde bunun örnekleri az değildir. İsrail yerine göre askeri ve diplomatik ataklarına gerekçe oluşturmak amacıyla kendi insanlarına yönelik saldırılar bile düzenleyebilmiştir. 1982'de Lübnan işgaline gerekçe oluşturmak amacıyla Londra'daki büyükelçiliğine MOSSAD'ın adamlarının bomba attığı İngiltere'deki istihbarat tarafından ortaya çıkarıldı. Ama bu gerçek ortaya çıkarıldığında Lübnan işgalinin üzerinden yıllar geçmişti ve dünya kamuoyu da bütün her şeyi unutmuştu.

Filistin polisi kıyafetinin kullanılması konusuna tekrar dönersek: Böyle bir şey İsrail işgal devleti açısından hiç de zor değildir. İsrail'in aynen Filistinliler gibi konuşan onlar gibi giyinen ancak kendileri yahudi kökenli birçok ajanı bulunmaktadır. Ayrıca Filistinliler arasından da satın alınmış bazı ajanları bulunmaktadır ki bu tür hainler her milletin içinde çıkabilir. Dolayısıyla özerk yönetim polisinin kıyafetleriyle bir İsrail elemanının saldırı düzenlemesi hiç de zor değildir. Ayrıca yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, bu tür olaylarla ilgili soruşturmalarda genellikle dışa yansıyan argümanların yanıltma amaçlı olarak kullanılmış olması ihtimali daha ağırlıklı bir şekilde ele alınır.

Siyonist işgalciler yarın bir gün "top da elimizde tüfek de" diyerek masum bir Filistinliyi tutup suçlu ilan edebilirler. Bu tür iddialar karşısında dikkatli davranmamız ve Yüce Allah'ın: "Bir fasık size bir haber getirdiğinde onun aslını araştırın" prensibine göre düşünmemiz gerekmektedir.